Kürtçe bilgi yarışması başlıyor

Kürtçe bilgi yarışması başlıyor

Türkiye’nin ilk büyük ödüllü Kürtçe bilgi yarışması bu akşam 20.30’da TRT Şeş ekranlarında. 16 kişinin yarışacağı Kî Diçe (Kim Gidecek) adlı yarışmanın büyük ödülü ise cip.

"Yasaklı dil Kürtçe"
Bir zamanlar yasaklı bir dildi Kürtçe. Tamam evlerde konuşulurdu, iki Kürt bir araya gelse ister istemez dil Kürtçeye dönerdi ama Şivan Perwer’in kasedi gizliden gizliye dinlenirdi, Kürtçe dergiler el altından okunurdu, yurtdışından birkaç saatlik yayın yapan radyolar en kısık sesiyle açılırdı evlerin gizli saklı köşelerinde. Kim ne derse desin, hiçbir Kürt bir gün kendi anadilini iyi konuşmakla övüneceğini hayal bile edemezdi. Ta ki TRT Şeş kurulana kadar.

"Kî Diçe (Kim Gidecek)"
Şimdi oyuncusundan seslendirme sanatçısına, sunucusundan montajcısına görünmeyen bir Kürtçe sektörü oluşmuş durumda. Ve bu sektörün en yeni çocuğu, Kî Diçe (Kim Gidecek) adlı Kürtçe bilgi yarışması. Türk televizyonlarının ilk büyük ödüllü Kürtçe yarışması olan Kî Diçe’nin büyük ödülü Cherry Tiggo marka bir cip. Parıltı Prodüksiyon’un yapımcılığında hazırlanan ve ilk bölümü bugün 20.30’da TRT Şeş’te yayınlanacak olan yarışmanın sunucusu ise yıllarını halk müziğine vermiş bir müzisyen olan Bilal Ercan.

DİLLER BİRBİRİNE DÜŞMAN OLAMAZ
16 yarışmacının yarışacağı ve her bölümde bir yarışmacının eleneceği Kî Diçe‘nin yapımcılığını üstlenen yazar Abidin Parıltı bu sayede Kürtçe bilen-bilmeyen herkesin bu dilde her şeyin yapılabildiğini göreceğine inanıyor. Kürtçenin bugüne kadar hor görülen ve ‘eksik’ olarak nitelenen bir dil olduğunu anımsatan Parıltı şunları söylüyor: “Yarışmamız
sayesinde Kürtçenin şu ana kadar antipatik olarak gösterilen yönleri sempatiye dönüşecek. Çünkü Kürtçe demek siyaset, örgüt, ideoloji demek değil, Kürtçe demek yaşam demektir.

"İhtiyacı olanın kazansın"
Diller birbirine düşman olamaz, birbirine düşman olan insanlardır ve ideolojilerdir.” Ki Diçe’nin çekildiği stüdyoda tıpkı Parıltı gibi düşünen ve siyasete bulaşmadan, anadillerinde bilgi düzeylerini yarıştıran 16 kişi de aynı fikirde olmalı ki, stüdyoda heyecan doruktaydı. Her biri ilk yarışmacı olmayı birer ‘onur’ sayarak başladılar sözlerine ve ödül ne kadar cazip olursa olsun, ‘ihtiyacı olanın kazanmasını’ dilediler olanca mütevazılıklarıyla. Söz Türkiye’nin ilk büyük ödüllü Kürtçe bilgi yarışmasına emek verenlerde...

ABİDİN PARILTI (Yapımcı): Yarışmacılarımız zorlu

“Yarışma projesinin üzerinde aylardır çalışıyordum. Bu konsepti belirlerken herhangi bir ulusal kanalda yayınlanabilecek bir düzeyde ve şıklıkta olmasına özen gösterdim. 10 bin soruluk bir soru bankası satın aldım ve bu bankadaki kategorilere ek olarak ‘Kürt dünyası’ diye bir kategori de ekledim. Aday başvuruları için önce bir telefon sistemi kurduk, binlerce telefon geldi, arayanların yüzlercesi doğru cevaplar verdi. Yarışmacılarımızı bir jüriyle birlikte seçtik. Tek eksiğimiz kadınların daha az başvurmasıydı. Şu anda yarışmamızda bir kadın yarışmacımız var. Yarışmanın spor, edebiyat, sosyal bilimler, genel kültür ve Kürt dünyasından oluşan beş aşaması var. Şu ana kadarki yarışmacılarımız bizi çok zorluyor, hepsi çok başarılılar. 16 yarışmacımız var. Her gün iki kişi yarışacak ve finalde kalan iki kişiden biri otomobili alacak.”

GEVHER KORKUTAN (33, uçuş hostesi): Tek kadın yarışmacıyım

“Kürtçeme güvendiğim için geldim. Yeni bir şey olduğu için ilgimi çekti. Çok heyecanlıyım, kaybedersem bu heyecanımdan kaybederim sanırım. Ailem yarışmaya katıldığımı biliyor, onlar da destekliyorlar. Bu yarışma Türkiye’de yaşayan diğer insanlar için çok önemli bir adım. Benim özel bir misyonum var, tek kadın yarışmacıyım. Bu yüzden kendimi biraz yalnız hissediyorum. Kürt kadınlarını temsil ettiğimi düşünüyorum ve başarılı olmak istiyorum. Kazanamazsam da benim için çok güzel bir anı olacak.

BİLAL ERCAN (52, yarışmanın sunucusu): TRT’nin kapısından geçemezdik

“40 yıldır halk müziğiyle uğraşıyorum, Hacettepe Üniversitesi’nde de öğretim görevlisiyim. Aslen Kahtalıyım ama Konya Kulu’da doğmuşum. Yarışmamız bir bilgi yarışması ve Kürtlerin tarihinde bir ilk. En önemli sloganımız, ‘bu yarışmada kaybeden yok’. Cipin yanı sıra kaybedenlere de kitap setleri, dizüstü bilgisayarlar, ev sinema sistemleri, fotoğraf makinelerini teselli ödülü olarak veriyoruz. Beni mutlu eden şey, adayların çoğunun eğitimli olmasıydı. Kürtlerin eğitimsiz olduğu yönündeki ciddi önyargıların olduğunu biliyorum ama bu doğru değil, biz asla cahil bir halk değiliz. Bir dönem Kürtçe eserler okuduğumuz için kapısından bile geçmemize izin verilmeyen TRT’de bugün Kürtçe bir program sunmak da benim için bir rüya gibi.”

ABDURRAHİM ÖZDEMİR (35,Kürtçe dublaj sanatçısı): Bir tabu yıkılacak

“Daha önce Urfa Ceylanpınar’da çiftçilik yapıyordum. Aslen Mardinliyim ama şu anda İstanbul’da yaşıyorum. Her yarışmacı gibi ben de kazanmayı düşünüyorum. Sanat, bilim, tıp, şov gibi alanlarla Kürtçenin yan yana gelemeyeceğini savunanlar vardı. Şimdi Kürtçenin ne kadar zengin ve bütün alanlarda kullanılabilir bir dil olduğu gözler önüne serilecek. Aynı zamanda bu yarışmanın bir devlet kanalında yayınlanması da birçok tabunun yıkılmasına neden olacak.”

MUSTAFA KARADAĞLI (35, öğretmen): Irklarla uğraşılacak zaman değil

“Siverek ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü’nde şube müdürüyüm. Gönüllü olarak geldim, bir mali beklentim de yok. Kurmanci ve Zazaki lehçelerinin ikisine de hakimim, bu diller üzerinde çalışmalar yapıyorum. Benim için önemli olan TRT Şeş’in sahiplenilmesi. Biliyorsunuz bu kanalı eleştiren önemli bir kesim var ve onlara muhalefet olsun diye buradayım. Aslında bölgede herkes TRT Şeş’i izliyor. Türkiye’nin artık ırklarla uğraşacak zamanının olmadığına inanıyorum, ırkımızı biz seçmedik. Hiç kimse ırkı nedeniyle aşağılanmamalı.”
Sabah