Kütahya yeni bir hizmet mekanına kavuşuyor
Hizmet binası Kütahya Dumlupınar Üniversitesi yolu üzerinde olup üniversiteye yakın mesafede
Ömer Özcan’ın haberi:
RİSALEHABER-Anadolu İlim ve Araştırma vakfı ile Düzgören Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Vakfı ortak yapımı olan Fevzi Ar Hizmet Binası’nın Temel atma töreni Kütahya Belediye Başkanı Kamil Saraçoğlu, Kütahya Milletvekilleri Şükrü Nazlı ve İshak Gazel, KÜTSO Başkanı Nafi Güral, Diyarbakırlı Hafız Ali Hoca ve Anadolu İlim ve Araştırma Vakfı onursal Başkanı Şerafettin Kartal ile birlikte Nur Hizmetine gönül veren kişilerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Yapılan hizmet binası külliye niteliğinde olup 730 metrekare sohbet salonu, okuma programı daireleri, talebe daireleri, hizmet katı, 300 kişilik yemekhane ve misafirhanelerin yer alacağı büyük bir kompleks olarak hizmet verecek.
Hizmet binası Kütahya Dumlupınar Üniversitesi yolu üzerinde olup üniversiteye yakın mesafede.
Temel atma töreninde konuşma yapan Anadolu ilim ve araştırma vakfı başkanı Habil Yılmaz, ”Bu hizmet binamızın en önemli işlevi inançlı insanların yetişmesine katkı yapmak olacak. Üniversitede maddi ilimleri tahsil ederken, burada da manevi ve imani ilimlerin seminerleriyle çift kanatlı gençlerimizin yetişmesine çalışılacaktır. Dünya menfaatleri karşısında fedakarlık bir ölçüde anlaşılıyor da, hem dünyasını hem de ahiretini, insan yetiştirmek için feda eden kahramanlar çok az yetişiyor. Böyle insanlarda kolay kolay yetişmiyor. Rahmetli Ali Ulvi Kurucu’nun Risale-i Nur külliyatından Tarihçe-i Hayat kitabının ön sözünde şöyle bir ifadesi var: Alleme Şeyhülislam, son Osmanlı Halifesi Mustafa Sabri Efendi’den şöyle bir söz işitmiştim:
“İslam bugün öyle mücahitler ister ki dünyasını değil, ahiretini dahi feda etmeye hazır olacak” diyor. Ben bunu cezbe halinde söylenmiş bir ifade olarak anlıyordum. Vakta ki Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını inceleyince bu sözün ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu anladım diyor. Ve Üstadın şu ifadeleriyle dava adamının, feragatini, fedakarlığını anlatıyor. Üstad diyorki: “Bana sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim; karşımda müthiş bir yangın var, alevleri göklere yükseliyor; içinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda birisi beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hadise, bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler…” ve diğer sözü “Ben cemiyetin iman selameti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun! Kur’anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cennet’i de istemem, orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selamette görürsem, Cehennem’in alevleri içinde yanmağa razıyım: çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur” dedi.
Tören, protokolün konuşmalarının ardından Diyarbakırlı Hafız Ali Hoca’nın Dualarıyla kesilen kurbandan sonra Temel atımı için inşaat alanına geçildi. İlk harçlar dualarla atıldıktan sonra tören sonlandı.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.