Ekrem KILIÇ
Levhalar
Güzel bulduğumuz manzara resimlerini, özlü sözleri çeşitli şekilde süsleyerek yaşadığımız mekânlara asarız. Onlarla sanki, madde âleminden mânâ âlemine bir pencere açarız. Kimi levhalar bizim için daha değişik bir anlam ifâde etmektedir, bir değeri vardır. Şu fotoğraf önemli bir hâtıramızı canlandırmaktadır. Bu ise uzun ve meşakkatli gayretlerin sonucu elde edilmiş bir belgeyi çerçevelemektedir.
Her insanın dünyâsı kendine göre unutulmaması gerekli levhalarla doludur. Sevincini şimdi de duyduğumuz güzel anları hatırlayarak uzatmak, ebedîleştirmek isteriz. Özlediklerimizi gözümüzün önünde bulundurarak hasret ateşimize su serpmeyi arzû ederiz. Tecrübelerimizin, çalışmalarımızın ürününü seyrederken kendimize olan güvenimizi tâzeler, bir parça gurur duyarız. Hülyâlarımızı, hayâllerimizi elimizin uzanacağı bir mesâfede tutmanın hazzını yaşarız.
Saâdetimizi artıran, dünyâ ve âhiret için sevdiklerimizi gösteren, gönüllerimizi neş’elendiren, insanlığımızı ihtâr eden levhalar yolumuzu ışıklandıran ve tehlikeleri haber veren vâsıtalardır. Onlara bakıp dersini almak güzeldir, faydalıdır. Gafletten uyanmaya, mutluluğun devâmı için gayret göstermeye, nîmetin kıymetini bilerek şükür etmeğe sebeptirler.
Levhalar, yalnızca belirli bir olayı, manzarayı, emeği çerçevelemezler. Onlar, bizim iç dünyâmızı da yansıtırlar. Onlara bakan bir başkası, hakkımızda bir takım kanâatlere ulaşır. Bu düşünceler, bâzen gerçeğe isâbet etmeyebilir. O zaman, seçtiğimiz ve çevremizi süslediğimiz levhalar mı yanlıştır, yoksa düşünce sâhipleri mi; bilinmez!
Zamanla göz âşinâsı olup, görmeden baktığımız levhalar da vardır dünyâmızın duvarlarında... Bir kısmı camlı, çerçevelidir; dışımızdadır. Bir kısmı içimizde, hâfızamızda kayıtlıdır. Gözlerimiz ve hayâlimiz onlara bakmaktadır ya, zihnimiz ötelerle meşguldür. Düşüncemiz o manzaraların, o hâtıraların, o belgelerin uzaklarında odaklaşmıştır. O çerçevelerin için boştur artık; bulundukları yerde sâdece birer süs olarak durmaktadır.
Akıl, geçmişle ve gelecekle alâkalı olsa da, duygular bir noktada kaybolmak, bir damlada boğulmak üzeredir. Kalb, o anda yol aldığı suların büyüklüğü veyâ küçüklüğüne bakmaksızın, bütün mürettebâtı ile birlikte meçhuller denizine dalmaktadır. Atomun en küçük parçası kadar bir yerde, geçmişiyle, geleceğiyle koca bir ömrü kaybetmektedir. İstiridyenin incisine okyanusları doldurmaktadır.
Levhaların değeri, insana vazîfesini ve sorumluluklarını hatırlattıkları sürece artar. Hayâli eğlendirmek, gurûru okşamak, hevesleri kamçılamak, kendini unutmak için nazarımızı meşgul eden levhalar, önümüzdeki uçurumu görmemizi engellemekten başka bir işe yaramaz...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.