Maddiyyun taifesi de, melâikenin mânâsını inkâr etmeye mecal bulamadı
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
İKİNCİ MAKAM: Bundan evvel ispat ve izah edildiği gibi, hayat, mevcudatın keşşafıdır, belki mevcudatın neticesidir. Binaenaleyh, bu geniş fezanın sâkinlerden ve şu yüksek semavatın şenliklerden hâli olduklarının imkânı var mıdır? Evet, bütün ukalâ, akıl ve nakil ve manevî bir icmâ' ve ittifakla melâikenin mânâ ve hakikatlerine hükmetmişlerdir; fakat tâbirleri çeşit çeşittir.
Meselâ, Meşşaiyyun, envâ-ı mevcudatı idare eden ruhanî mahiyet-i mücerrede ile, İşrakiyyun ise ukûl ve erbabü'l-envâ ile, dinler dahi melekü'l-cibal, melekü'l-bihar, melekü'l-emtar gibi tâbirlerle tâbir etmişlerdir. Hattâ, akılları kör gözlerinde bulunan maddiyyun taifesi de, melâikenin mânâsını inkâr etmeye mecal bulamadıklarından, fıtratın namuslarına nüfuz eden kuva-yı sariye ile tâbir etmişlerdir.
Sual - Kâinatın irtibatını, hayatını temin için, hilkatte cereyan eden namuslar, kanunlar kâfi gelmez mi?
Cevap - Senin dediğin o sâri kanunlar, namuslar, itibarî ve vehmî emirlerdir. Muayyen vücutları, müşahhas hüviyetleri ancak onları temsil eden ve onların mâkesi bulunan ve onların yularlarını ele alan melâike ile sabit olur.
Ve keza, teşekkül-ü ervaha münasebeti olmayan şu camid âlem-i şehadete vücudun münhasır olmadığına, akıl ve nakil müttefikan hükmetmişlerdir. Binaenaleyh ervaha münasip ve muvafık çok âlemlere müştemil olan âlem-i gayb, melâike ile dolu ve âlem-i şehadetin hayatına mazhardır.
Hülâsa: Melâikenin mânâ-yı hakikati, bu izah edilen emirlerden tebarüz etti. Binaenaleyh, melâikenin suretleri, eşkâlleri arasında, ukûl-u selimenin kabul ettiği vecihle, şeriatın izah ve beyan ettiği şekildir ki, melekler mükerrem abddirler; emirlere muhalefetleri yoktur ve muhtelif kısımlara münkasım ve lâtif ve nuranî cisimlerdir.
Bediüzzaman Said Nursi
İşârâtü'l-İ'câz