Menderes'le Said Nursi arasındaki mesaj trafiğinin şahidi

Menderes'le Said Nursi arasındaki mesaj trafiğinin şahidi

3 Ekim 2008 tarihinde 95 yaşında vefat eden Emre, Adnan Menderes ile Bediüzzaman Said Nursi arasında mesaj trafiğine şahitlik etmişti

RİSALEHABER

1947 yılında Türkiye'nin ilk bağımsız milletvekili olarak TBMM'ye giren, 1950'den 1960'a kadar Demokrat Parti Muş milletvekilliği yapan Gıyasettin Emre'yi rahmetle anıyoruz.

3 Ekim 2008 tarihinde 95 yaşında vefat eden Emre, Adnan Menderes ile Bediüzzaman Said Nursi arasında mesaj trafiğine şahitlik etmişti. Emre o anları şöyle anlamıştı:

"BEDİÜZZAMAN MENDERES'E, 'DİN KAHRAMANI' DERDİ"

"Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Adnan Menderes'e müteaddit defa, 'Din kahramanı' diye buyurduklarına şahid olmuşumdur.

"Adnan Menderes bir din kahramanıdır. Dine büyük hizmetleri olmuştur ve olacaktır. Fakat Adnan Bey arzu ettiği hizmetinin semeresini göremeyecektir. Benim de dine hizmetim olmuştur, ketm etmeyeyim... Ama ben de hizmetimin semeresini, Adnan Bey gibi göremeyeceğim. Her ikimizin de hizmetlerimizin semeresi, ileride görülecektir' demişlerdi.

"Bunu hatırladığım zaman bir inşirah, bir ferahlık duyuyorum. Bir kere Risale-i Nur talebeleri, yani Bediüzzaman'dan ilham almış olanların hizmetleri başkalarınkinden farklıdır.

ÜSTAD ANKARA'YA GELİNCE İNÖNÜ ORTALIĞI AYAĞA KALDIRMIŞTI

"Üstad Ankara'ya geldiğinde Beyrut Palas Otelinde, 22 numaralı odada kalıyordu.

"İsmet Paşa, Bediüzzaman'ın Ankara'ya geldiğini duymuştu. Ama nasıl gelmişti, amamesiyle, sarığıyla... O zamanlar dindar nesil pek yoktu. Yeni bir nesil oluşmaya başlamıştı. Bediüzzaman'ın Ankara'ya gelmesinden Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde oldukça telaşlı bir şekilde bahsedilmişti. Bediüzzaman, Beyrut Palas Otelinde bulunduğu bir sırada İsmet Paşa Meclis'te bir konuşma yaptı: 'Siz Şeriatı hortlatıyorsunuz, irticayı hortlatıyorsunuz. Bediüzzaman'ı gezdiriyorsunuz...' Sonra Adnan Menderes bu iddialara şöyle cevap vermişti:

MENDERES'İN ÜSTADI MÜDAFAASI

"Allah aşkına, Paşa niçin bu kadar dinden, dindarlardan rahatsız oluyor, öleceğini bilmiyor mu? Şimdiye kadar kendisine ne zararları dokunmuş? Bütün hayatını dine vakfetmiş bir pir-i fâniden ne istiyor? Niçin eziyetinden hoşlanıyor, niçin meşakkat çekmesinden hoşlanıyor, niye bu kadar dine ve dindarlara karşıdır, anlayamıyorum?'

"Bundan sonra Paşa ikinci defa kürsüye çıktı ve, "Efendim siz, Atatürkçülerle istihza ediyorsunuz. Öyle zaman gelecek ki, sizi ben dahi kurtaramayacağım" dedi. Bunun üzerine DP grubu galeyana gelmişti.

MENDERES, ÜSTADA TAZİMATLARINI ARZETMEMİ İSTEDİ

"Ben Üstadın ziyaretine gittiğim zamanlar, Kim ve Akis dergileri vardı. Benim resmimi kapak kısmına koymuşlardı...

"Üstad o zaman Dr. Tahsin Tola'nın evine gitmiş, otelden ayrılmışlardı. Tabiî cereyan eden hâdiseler üzerine biz de çok müteessir olduk. Üstadı ziyarete gitmek üzere bulunuyordum ki, Adnan Beyin beni çağırdığını söylediler, yanına gittim.

Menderes, "Tâzimatlarımı kendilerine arz et. Bu adamların çıkardığı hâdiseleri biliyorsunuz. Bu hengâmeler bitsin. Ben bizzat seyahatlarına devam etmesi için, kendilerine haber gönderirim" dedi.

O DİN KAHRAMANI İÇİN, BU SEFER GİDECEĞİM

"Üstadı ziyarete gittiğimde, yataklarında uzanmış, hâdiseleri duymuş ve müteessir olmuşlardı. Kapıyı açar açmaz kalktı, yine, 'Gıyas! Gıyas!' diye hitap etti ve beni kucakladı.

"Dedim: 'Kurban! Adnan Beyin selâmları var, ellerinden öper ve ricaen: O bizden daha iyi biliyor. Bu Halk Partililer, bir hayli hâdise çıkardılar, Üstad Hazretlerini de rahatsız ettiler. Teşrif etsinler, istirahat etsinler, hava sükûnet bulsun, ben kendilerine haber veririm, derler.'

Baktım, Üstadın gözleri pırıl pırıl nur saçıyordu, ayağa kalktı: "Bak Gıyaseddin! Sana söylüyorum. Türkiye'yi başlarına yıkarım, yalnız o din kahramanı için bu sefer gideceğim" dedi. Tabii ben, onun o heybetinden hiç konuşmadım artık. Menderes'in ricalarını kabul etmişti.

Saat bir olmuştu, Başbakanlığa gittim. Adnan Bey beni bekliyordu. Üstadın ne dediğini sorunca, ben, "Beni kızdırmasınlar, yoksa Türkiye'yi başlarına yıkarım; yalnız o din kahramanı için bu sefer döneceğim" dediğini kendisine söyledim, Adnan Bey memnun oldu.

Üstad, doğru Isparta'ya gitti. O zaman da, zaten 'Doğuya ölmek için gidiyorum' demişti. Birkaç gün sonra malûm seferini yaptı, Urfa'da vefat etti.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.