Nuran ŞAHİN
Menfi ne değildir
Şehâdet alemi yani dünya; Zat-ı Akdes’in isimlerinin Esma-i Hüsna’nın teşahhusu, Hatem-i Vahdeti, Kitab-ı Mübin’de irade ve kudretinin tezahürü, mührü Ehadiyeti’dir. Cemâl- Celâl, Kâbıd-Bâsıt, Muhyi-Mümit gibi isimlerin Aynây-ı Sâmed tecellisi olan dünyayı ve varlıkları olumlu-olumsuz veya müsbet-menfi olarak algılama yeridir.
Hakikat noktasında, olumsuz diye bir şey yoktur. Her şey hakikatte güzeldir. Şehâdet alemi; İmam-ı Mübin’in temessül mahali, Zat-ı Akdes’in ilim yeri Sikke-i Ehadiyeti taşıyor. Tereşşühü ile Turra-i Vahdaniyeti gösteriyor. Çirkin bu bakışta güzelleşir. Karanlık bu bakışta ve algılamakla nurlanır. Menfiler müsbete dönüşür. “Herbir menfî mes’elesi dahi, bir müspet hakikatın ünvanı ve perdesidir. " (Ş: 102) Dünyanın imtihan yeri olma sırrı; dünyaya, hayata, olay ve kişilere müsbet veya menfi bakışımızdaki tercihlerimize göre sonuçlanacaktır.
Menfi ne değildir? Müspettir. Müspet; pozitiftir. Olumlu anlama, konuşma ve davranmadır. Meşru, makul, ümit ve şevk vericidir. Muhabbet tohumu eken, yapıcı, ikna edici, üretici ve geliştiricidir. Yapılanı takdir eder, över, insafla eleştirir. Birleştiricidir ittifak ve ittihada önem verir. Cesurdur istibdat ve zulme karşıdır. Uzlaştırıcı ve yakınlaştırıcıdır.
Risale-i Nur Külliyatı’nda müsbet kavramı ile yaptığımız çalışmaları birlikte müzakere etmeye ne dersiniz? İşte numuneleri:
1. İbadetlerle İlgili Bahisler:
“İbadet iki kısım olup, bir kısmı müsbet ibadettir ki, namaz ve niyaz gibi malûm ibadetler olup, diğeri menfî ibadettir ki, hastalıklar musibetler vasıtasıyla musibetzede aczini, za’fını hisseder. Hâlik-ı Rahimine iltica eder, yalvarır. Hâlis, riyasız manevî bir ibadete mazhar olur" (L: 206)
“Zira sineğin kafasındaki o küçük hüceyratın nidalarına "Lebbeyk" söyleyen o Sâni’-i Semi’ ve Basîr’in, senin dualarını işitmemesi ve o dualara müsbet cevablar vermemesi imkân ve ihtimali var mıdır?" (Ms: 68)
“Ve ekseriyet-i mutlaka ile hidayet ve hayır, müsbettir ve vücudîdir ve imar ve tamirdir. "(L:70)
“Salih amei ikiydi. Biri müsbet ve ihtiyarî, biri menfî ızdırarî. " (S: 715)
2. Ahlâkî Özelliklerle İlgili Bahisler:
“Beşerin bu arzu-yu beka gibi ebed tarafına uzanmış ve aktar-ı âleme yayılmış binler menfî ve müsbet arzuları var ki, onları vermekle beşerin iki dehşetli yaraları olan aczini ve fakrını tedavi eden zât ise, ancak sırr-ı vahdetle bütün kâinatı kabzasında tutan Zat-ı Ehad olabilir. " (Ş: 15)
“İyilikler ve haseneler, ekseriyetle müsbet ve vücudîdir. " (Ş: 360)
3. Şahısların Davranışlarıyla İlgili Bahisler:
“Müsbet ise, hak sahibine hakkını vermektir. " (S: 85)
“Sende iki cihet var: Birisi, icad ve vücud ve hayır ve müsbet ve fiil cihetidir. " (S: 320)
“Çünki birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezler. " (M: 268)
“Ademi ise, bir cüz’ünün ademiyle olduğundan; zaîf adam, iktidarını göstermek için tahrib tarafdarı oluyor, müsbet yerine menfîce hareket ediyor. " (M: 471)
“Evvelâ: Muhterem Sabri Efendi’nin, hakk-ı âcizîde ibraz buyurduğu azîm teveccüh ve takdir-i üstadaneleriyle de müsbet tevazu’ları münasebetiyle birkaç söz söylemeye müsaadenizi rica ediyorum. " (B: 59)
“Halbuki hayret-efza âsârıyla müsbet olan kudret-i Sâni’in canibinden temaşa etmek gerektir. " (Mu: 129)
“Şu zaman-ı tereddüd ve evhamda, iz’an ve iltizamı tenmiye ve takviye eden nuranî sıcak kalblerden çıkan müsbet efkârı ve müşevvik beyanatı, hüsn-ü zan ile temaşa etmek gerektir. " (H: 140)
Müsbet hareket etmektir ki; yani kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. " (L: 151)
4. Toplumla İlgili Bahisler :
“Müsbet milliyet, hayat-ı içtima iyenin ihtiyac-ı dâhilîsinden ileri geliyor; teavüne, tesanüde sebebdir; menfaatli bir kuvvet temin eder; uhuvvet-i İslâmiyeyi daha ziyade teyid edecek bir vasıta olur. " (M: 323)
“Şu müsbet fikr-i milliyet İslâmiyet’e hâdim olmalı, kal’a olmalı, zırhı olmalı.. " (M: 323)
“Hakikat ise, müsbet şeyler, haseneler, iyilikler cemaate, orduya tevzi edilir ve menfîler ve tahribat ve kusurlar başa verilir. " (Ş: 360)
“İşte hak ve hakikatın bu düstur-u esasiyesine bütün bütün muhalif olarak müsbet terakkiyat ve hasenat o müdhiş başlara ve menfî icraat ve seyyiat bîçare milletlerine verilmesiyle; nefret-i âmmeye lâyık olan o şahıslar, -istidrac cihetiyle- ehl-i gaflet tarafından bir muhabbet-i umumiyeye mazhar olurlar. " (Ş: 594)
“Dâhildeki hareket müsbet bir şekilde manevî tahribata karşı manevî, ihlas sırrı ile hareket etmektir. " (Em: 242).
“Şeriatteki rahmet, semâ-i Kur'ân'dandır. Medeniyet-i Kur'ân esasları müsbettir. Beş müsbet esas üzere döner çarh-ı saadet. Nokta-i istinadı, kuvvete bedel haktır. Hakkın daim şe'nidir adalet ve tevazün. Bundan çıkar selâmet, zâil olur şekavet. Hedefinde menfaat yerine fazilettir. Faziletin şe'nidir muhabbet ve tecazüb. Bundan çıkar saadet; zâil olur adâvet. Hayattaki düsturu, cidal kıtal yerine düstur-u teâvündür. O düsturun şe'nidir ittihad ve tesanüd; hayatlanır cemaat. Suret-i hizmetinde, hevâ heves yerine hüdâ-yı hidayettir. O hüdânın şe'nidir insana lâyık tarzda terakki ve refahet, Ruha lâzım surette tenevvür ve tekâmül. Kitlelerin içinde cihetü'l-vahdeti de:Tard eder unsuriyet, hem de menfi milliyet. Hem onların yerine rabıta-i dinîdir, nisbet-i vatanîdir, alâka-i sınıfîdir uhuvvet-i îmânî. Şu rabıtanın şe'nidir samimî bir uhuvvet, Umumî bir selâmet. Hariç etse tecavüz, o da eder tedafü. İşte şimdi anladın, sırrı nedir ki küsmüş, almadı medeniyet. (S:712)
“Asayişi muhafazaya müsbet bir şekilde yardım ediyoruz. " (Em: 243)
“Elcevab: Birinci suale deriz ki: Hadîsteki ihtilaf ise, müsbet ihtilaftır. " (M: 268)
“Za’f-ı dine sebeb olan Avrupa medeniyet-i sefihanesi yırtılmaya yüz tuttuğu bir zamanda ve medeniyet-i Kur’an’ın zaman-ı zuhuru geldiği bir anda, lâkaydane ve ihmalkârane müsbet bir iş görülmez. " (T: 141)
“Halbuki Bediüzzaman, ömrü boyunca müsbet hareket etmeyi düstur edinmiş; "Birkaç adamın hatasıyla yüzer adamların zarar görmesine sebeb olunamaz" demiştir. " (T: 216)
“İşte onlar, Risale-i Nur ve Üstadımızı İslâmiyet düşmanlarına karşı müsbet ve nezih bir tarzda müdafaa etmekten men’etmek için safdillik damarlarından istifade ile böyle bir fikir ve mugalata ile Nur talebelerini aldatmaya, iğfal etmeye çalışırlar. " (T: 698)
“Müsbet mes’elede isbat edici iki adam, menfîce inkâr yoluna sapan binlere tereccuh eder” diye bir kaide-i mukarreredir. " (Nç: 181)
“müsbet mesaili, hakaik-i İslâmiyenin zâhirî manalarına muhalif ve muârız tevehhüm edilmesiyle, zaman-ı mazideki istilasına bir derece sed çekmiş. " (H: 29)
“Türk Adliyesinin her defasında beraet vermesindeki isabet; garazsız, ehliyetli ehl-i vukufların ve Diyanet Riyasetinin her defasında her bir eser ve her bir mektub için takdirkârane müsbet raporlar vermesindeki sır anlaşılıveriyor. " (Ko: 173)
“Unsuriyetin intibahı ya müsbettir ki, şefkat-i cinsiye ile intiaşe gelir ki, tearüfle teavüne sebebdir. " (STİ: 6)
“Halbuki Bediüzzaman, ömrü boyunca müsbet hareket etmeyi düstur edinmiş; "Birkaç adamın hatasıyla yüzer adamların zarar görmesine sebeb olunamaz" demiştir. " (T: 216)
5. İlimle İlgili Bahisler:
“Şark Üniversitesi’nin bir nevi proğramı olmaya lâyık üss-ül esas dersi ise, Kur’an-ı Hakîm’in hakaik-i imaniyesini tefsir eden ve bütün mes’elelerini fünun-u akliye ile ve delail-i mantıkıye ve müsbete ile tesbit ettiren ve makulatla ders veren Risale-i Nur’dur ki; yeni asrın üniversitelerinde ve mekteblerinde okutulmaya şâyandır. " (Em: 192)
“Bu kanaatı hasıl ettiği o zamanda, ulûm-u müsbete denilen bütün fenleri tetebbua başlayarak pek kısa bir zamanda Tarih, Coğrafya, Riyaziyat, Jeoloji, Fizik, Kimya, Astronomi, Felsefe gibi ilimlerin esaslarını elde etmiştir. " (T: 47)
“Medeniyet-i Kur’an esasları müsbettir. " (S: 712)
“Müsbet ilim hayranları Risale-i Nur okuyor. " (G: 230)
“Hem bundan evvelki asırlarda, müsbet ilimlerin, yirminci asırdaki kadar terakki etmemiş olduğu malûmunuzdur. " (S: 752)
“O da girdi, gördü ki: Binlerle dâhî ve yüzbinlerce müdakkik ve yüksek ehl-i tahkik kıl kadar bir şübhe bırakmayan tedkikat-ı amikalarıyla, başta vücub-u vücud ve vahdet olarak müsbet mesail-i imaniyeyi isbat ediyorlar. " (Ş: 119)
“-O halde Üstad’ın mantık, felsefe ve müsbet ilimlerle de alâkası var?" (T: 18)
“Ben, bütün müsbet ilimlerle, asr-ı hazır fen ve felsefesiyle meşgul oldum. " (T: 628)
“Kur’anın hakikatlarını müsbet ilim anlayışına uygun bir tarzda izah ve isbat eden Risale-i Nur Külliyatı, her insan için en mühim mes’ele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim?Vazifem nedir? Bu mevcudat nereden gelip nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatleri nedir?" gibi suallerin cevabını vâzıh ve kat'î bir şekilde, çekici bir üslûp ve güzel bir ifade ile beyan edip ruh ve akılları tenvir ve tatmin ediyor. " (T: 680)
“Kur’an âyetlerinin nurlu bir tefsiri… Baştan başa iman ve tevhid hakikatlarıyla müberhen… Her sınıf halkın anlayışına göre hazırlanmış… Müsbet ilimlerle mücehhez… Vesveseli şübhecileri ikna ediyor… En avamdan en havassa kadar herkese hitab edip, en muannid feylesofları dahi teslime mecbur ediyor…" (T: 681)
“Müsbet netice için denilir: "Güneş çıktı, öyle ise netice veriyor ki: Şimdi gündüzdür.” (L: 52)
“Mantıkça, bu müsbet ve menfî iki netice kat’îdirler. " (L: 52)
6. Risale-i Nur’un Hizmet Ölçüleri:
“Biz, kudsî hizmetimizde daima müsbet hareket ediyoruz. " (M: 419)
“hayat-ı bâkiyeye ve pek büyük İslâm milliyet-i kudsiyesinin müsbet menfaatlerine çalışan ve "Ecel birdir" itikad eden talebeler, o fedailerden (Haşiye) geri kalmazlar. " (Ş: 522)
“Risale-i Nur, hakikat-ı İslâmiye ve Kur’aniyeyi müsbet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir. " (B: 8)
“Zaman, zemin, Risale-i Nur’un müsbet mesleği, ehl-i bid’a ile değil fiilen, belki fikren ve zihnen dahi meşgul olmağa müsaade etmez. " (K: 251)
“Risale-i Nur, hakikat-ı İslâmiye ve Kur’aniyeyi müsbet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir. " (E: 8)
“Risale-i Nur’un bütün vatan sathında ve hattâ âlem-i İslâm ve Avrupa’nın pekçok yerlerinde hüsn-ü kabule mazhar olması ve Türkleri âlem-i İslâmla eski ittihada muvaffak edecek bir dünyevî semeresi Nur şakirdlerinin niyetlerinde olmadan netice vermesi ve hükûmetin bizzât İslâmiyete, dine, vicdan hürriyetine tam kıymet verip eski hükûmetin tahribatlarını tamire çalışması ve mukaddesata tecavüz edenlerin tenkili hakkında bir kanun çıkarmaya teşebbüsü gibi müsbet ve ferahlatıcı pekçok hâdisatın aynı anında o asılsız mes’elenin ihdası, hükûmetin ve İslâmiyet’in aleyhinde olanların mahsulü olduğunda aslâ şübhe etmiyoruz. " (Em: 218)
“Ben tek başımla daha evvel aleyhimdeki o kadar muarızlara karşı dayandığım, zerre kadar fütur getirmediğim, o hizmet-i imaniyede muvaffak olduğum halde; şimdi milyonlar Nur Talebesi olduğu halde, yine müsbet hareket etmekle onların bütün tahkiratlarına, zulümlerine tahammül ediyorum. " (Em: 243)
“Evet Risale-i Nur iman-ı tahkikîyi bu vatanda neşretmekle imanı kuvvetlendirip, bu memleketteki dinsizlik ve imansızlık, dalalet ve sefahete karşı mukabele ve müsbet bir tarzda mücadele ederek bunları mağlub etmiştir. " (T: 156)
“Hemen umumiyetle, Risale-i Nur hizmetinin yegâne maksadı olan imanın kuvvetlenmesinin vatan ve milleti tehdid eden dinsizlik ve komünistlik tehlikesine mani’ olduğunu; şimdi en elzem vazifenin, ferdlere ve cem’iyete düşen hizmetin imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek bulunduğunu; zamanın en büyük davasının Kur’ana sarılmak olduğunu, Risale-i Nur bütün kuvvetiyle bu mes’eleye hasr-ı nazar ettiğinden, vatan ve millet düşmanları, gizli dinsizler, bahanelerle hücuma geçip aleyhte tahriklerde bulunduklarını; "Fakat biz müsbet hareket etmeye mecburuz. " (T: 462)
“müsbet hareket etmenin atom bombası gibi tesiri bulunduğundan, Risale-i Nur’un siyasetle hiçbir alâkası bulunmadığını, mesleğimizin en büyük esasının ihlas olduğunu, rıza-i İlahîden başka hiçbir maksad ittihaz edilemeyeceğini, Nur’un kuvvetinin işte bu olduğunu; ihlasla, müsbet hareket etmekle inayet ve rahmet-i İlahiyenin Risale-i Nur’u himaye edeceğini.. " (T: 462)
“Risale-i Nur, yirminci asrın ilim ve fen seviyesine uygun müsbet bir metodla akla ve kalbe hitab ederek ikna’ ve isbat yoluyla gittiği için, yalnız Türkiye’de değil, hariç memleketlerde de hüsn-ü kabule mazhar olmuştur. " (T: 710)
“Risale-i Nur: Yüzotuz parça hârikulâde risalelerden müteşekkil bir şaheser külliyatı ve yirminci asrın fünun-u müsbetesiyle ulûm-u imaniye ve hakaik-i Kur’aniyeyi mezc ve te’lif ederek, bu asra kadar hiç bir eserde görülmediği ehl-i ilim ve hakikatça, filozof ve profesörlerce musaddak olan emsalsiz bir hususiyete mâlik eserlerinin neşriyatı; Anadolu, Arabistan, Mısır, Pakistan, Avrupa ve Amerika’ya kadar inkişaf etmiş. " (Nç: 175)
“Risale-i Nur’un bir hususiyeti de şudur ki: Diğer Mütekellimîne muhalif olarak ehl-i dalaletin menfîliklerini zikretmeden, yalnız müsbeti ders vererek, yara yapmaksızın tedavi etmesidir. " (T: 695)
“Risale-i Nur bunu yaparken de müsbet bir usûl takib etmiştir. " (T: 696)
“Âlem-i İslâmın ilim merkezi olan Câmi-ül Ezher, onun mertebe-i ilmini ve yüksek zekâsını Üniversite Rektörü Şeyh Bahid gibi müdakkik âlimler vasıtasıyla idrak ederken, müsbet ilimlerdeki derin vukufu da bütün dünyaya yayılıyordu. " (T: 710)
7. Bediüzzaman Said Nursi’nin Talebelere Tavsiyeleri:
“Müsbet hareket etmektir ki; yani kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. " (L: 151)
“Demek Nurcularda hakikî, hâlis, sırf rıza-yı İlahî için ve müsbet ve uhrevî fedailer var ki; mason ve komünist ve ifsad ve zendeka ve ilhad ve Taşnak gibi dehşetli komiteler o Nurculara çare bulamayıp hükûmeti, adliyeyi aldatarak lastikli kanunlar ile onları kırmak ve dağıtmak istiyorlar. " (Ş: 521)
“Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz. " (Em: 241)
“Fakat bu otuz senedir müsbet hareket etmek, menfî hareket etmemek ve vazife-i İlahiyeye karışmamak hakikatı için; bana karşı yapılan muamelelere sabırla, rıza ile mukabele ettim. " (Em: 241)
Biz bütün kuvvetimizle dâhilde ancak asayişi muhafaza için müsbet hareket edeceğiz. " (Em: 242) “Daima müsbet hareket etsinler. " (Em: 245)
“Üstadımız sık sık der ki: Mesleğimiz müsbettir, menfî hareketten Kur’an bizi menediyor. " (T: 702)
Kendimize, ailemize, çevremize, toplumda ve dünyadaki olaylara bakarken Allah’ın (cc) dört ismin tecellisiyle (Evvel- Âhir- Zâhir ve Bâtın ) bakabildiğimiz, anlamaya, düşünmeye çalıştığımız ve bütünsel olarak fotoğrafı gördüğümüzde ve Rabbimizden gelen mektupları okuma kapasitemize göre hayattan lezzet ve huzur alacağız. Sorunları çözeceğiz.
Üstad Bediüzzaman Said Nursi bireylerdeki ve toplumdaki sorunları ve hastalıkları teşhis ederek çözmüş ve reçetelerini yazmıştır. Bizlere düşen bu reçeteleri okumak ve uygulamak. Müsbet hareket etmek, menfi olan davranışlara; istibdad’a, zulme, anarşi ve teröre birlikte sed olmalıyız. Müsbet’te ittifâk ederek ittihâd da birleşmeliyiz.
Sizce müsbet davranışı olmayan yok mudur?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.