Gelişen teknoloji ve iletişim araçları ile yaşadığımız şu zaman diliminde hemen hemen bir çoğumuz beyaz ekrana çokça maruz kalmaya başladık. 2000’li yıllarda cep telefon ve bilgisayar teknolojisinde sınır tanımayan gelişmeler ile bu akıllı cihazlar hayatımızın vazgeçilmez birer parçası oldular. İşte, evde, okulda ve yolda herkesin elinde bir akıllı cihaz bulunmakta.

Çeşitli sebeplerle kullanmak zorunda olduğumuz bu akıllı cihazların ekranları ile günlük yaşamda çokça karşı karşıya gelmekteyiz. Bilgisayarlarımıza ve akıllı cihazlarımıza (telefon) gelen uygulama bildirimleri, mesajlar, e-postalar bizlerin beyaz ekrana bakma sıklığını artırmaktadır. Çok sayıda gelen bu mesajları ve e-postaları okuma ve cevap verme ve bildirimlere bakma bizlerin farkında olmadan zihinsel olarak yorulmasına sebep olmaktadır.

Telefonlarımızdan ve bilgisayarlarımızdan gelen bir bildirim sesi bizleri merak ve heyecana sevk edip, o gelen bildirime hemen bakma hissini uyandırmaktadır. Durum bu şekilde olunca günün sonunda kendimizi ve zihnimizi çok fazla yorgun hissederiz. Bu durumun diğer adı “dijital yorgunluk”tur.

Dijital yorgunluk, bizlerin sağlıklı bir şekilde karar almasının ve düşünmesinin önüne engel olmaktadır. Bu sıkıntılı durum hem iş, hem sosyal, hem de günlük yaşantımıza yansımaktadır.

Dijital yorgunluğa düşmemek adına atacağımız birinci adım cihazlarımızdaki bazı uygulamaların (sosyal medya ve mesajlaşma) bildirim mesajlarını kapatmak. İkinci adım akıllı cihazları (cep telefonu ve bilgisayar) günlük yaşantımızda özellikle de çalışma zamanı dışındaki zaman diliminde kullanmamak veya daha asgari seviyede kullanmak. Üçüncü ve son adım ise zihnimizi dinlendirmek adına boş vakitlerimizde kitap okumak, yürüyüş yapmak ve ekransız aktivitelerde bulunmak bizlere çok iyi gelecektir.

Kalın sağlıcakla.

Vesselam…