Milli Eğitim'de 28 Şubat aynen devam ediyor

Milli Eğitim'de 28 Şubat aynen devam ediyor

Avukat Yusuf Çağlayan'ın feryadını Haber 7 yazarı dile getirdi

Risale Haber-Haber Merkezi

Avukat Yusuf Çağlayan, Milli Eğitim Bakanlığında 28 Şubat zihniyetinin hala devam ettiğini, başörtülülerle ilgili davalara itiraz edildiğini söyledi.

Çağlayan'ın mektubunu köşesine taşıyan Haber 7 yazarı Reşat Petek, bakanlıkta "skandallar zinciri olduğunu" söyledi. Petek, Çağlayan'ın mektubunu yayınladı.

İşte mektuptan bölümler:

"1998 Aralık Şurası ile TSK'dan ilişiği kesilmiş bir askeri savcıyım. Sebebi malum. Başta eşimin başörtüsü... O dönemde MEB'de görevli öğretmenler de başörtü nedeniyle ihraç edilmeye başladı. Aynı mağduriyeti yaşadığım için, bu kardeşlerimizin davalarını takip etmeye başladım. Özetle, ( yazınıza konu ) Danıştay'ın müspet karara bağladığı davanın avukatıyım. Bendeniz Avukat Yusuf Çağlayan...

"2001 yılından itibaren MEB'in davalı olduğu bütün başörtü davalarında önce davanın reddi yönünde savunmalar aldık. Bu prosedür gereği dedik. Ancak yargıdan olumlu dönen bazı davalarda temyiz, karar düzeltme talepleri geldi. Ancak bu son Danıştay kararı Samsun İdare Mahkemesinin olumsuz kararının 12 nci daireden bozma kararına direnmesi sonucu Genel Kurula gittiği için, buradan çıkacak olumsuz bir karar kazandığımız diğer tüm davaları da olumsuz etkileyecekti. Çünkü tamamı MEB tarafından temyiz veya karar düzeltme talepleri sebebiyle Danıştay'da bulunuyordu... maalesef belirteyim ki, 28 Şubat dönemindeki uygulamaların hiç bir değişiklik olmadan bu günlere kadar MEB tarafından uygulandığına bizzat canlı şahidim. Basına sanki MEB sadece bir karara itiraz etmiş gibi yansıdı. Oysa durum çok daha vahim."

"MEB'in bu ısrarlı temyiz ve karar düzeltme itirazlarına karşılık olarak, hukuki süreç hem AİHM'sinden hem de Danıştay'dan lehe sonuçlanmıştır. AİHM, İstanbul Barosundan Avukat Süleyman Arslan'ın takip ettiği bir davada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin  30.09.2008 günlü ve Başvuru No: 37829/05 sayılı kararıyla, başörtü nedeniyle yapılan ihraç işleminin iptali yönündeki davanın reddine dair verilen ve tüm süreçten geçerek kesinleşen bir davada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6/1. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Yani AİHM, daha önce vermiş olduğu aleyhteki başörtü kararını düzeltmiştir."

"MEB, lehe kararlara itiraz ile yetinmeyip, ihraç işlemi iptal edilen öğretmenlere geriye dönük haklarının ödenmesi hususundaki müracaatlara da olumsuz karşılık vermiştir. Gerekçe olarak ise,  iptal kararında geriye dönük ödemeye dair bir açıklık bulunmadığı belirtilmiştir. Oysa, idari işlemin iptali, bu işlemin hukuk alemindeki bütün sonuçlarını da iptal eder.

"Danıştay 12 nci Dairesinin son kararları, başörtüsünü içtihatta belirtilen eylem kapsamında olmadığı, kılık kıyafet hükümlerine aykırı davranma olduğu şeklinde sonuca bağlamaktadır ki, yürürlükteki mevzuata göre doğru bir karardır. Çünkü, yasada, başörtü açık bir şekilde kılık kıyafet hükümlerine aykırılık olarak tanımlanmış ve yaptırımı da gösterilmiştir. Cezası, önce kınama, sonra uyarmadır. Bu açık düzenlemeye rağmen içtihatla suç ve ceza üretilemez. Ancak şimdi mevzuata aykırı olduğu tescillenen daha önce kesinleşmiş yüzlerce olumsuz başörtü kararı ile açık bir hukuksuzluğa maruz kalan öğretmenlerin durumu ne olacaktır? Biz burada elbette MEB bir idari işlemini savunmasın, yasal temyiz ve karar düzeltme yetkisini kullanmasın demiyoruz. Ancak, itiraz edilen tüm işlemler, 2000 öncesi 28 Şubat ideolojisinin tesis ettiği işlemlerdir. Temyiz ve itiraz yetkisi takdiri bir yetkidir. Şu günlerde başörtü yasaklarının kaldırılmasını gündeme getiren ve daha önce de bunun mücadelesini veren bir hükümete bağlı bakanlığın bu takdir yetkisini olumlu kullanmasının önünde hiçbir yasal engel bulunmamaktaydı. Zaten ortada bakanlığın gerekçe gösterebileceği lehe yargı kararları bulunuyordu. Halen bu tür itirazlar sebebiyle Danıştay'da çok sayıda inceleme devam etmektedir."