Latif ERDOĞAN
Miraç'ın gölgesinde
Yolun en kısa ve genişiyle Rabbe ulaşmanın, eşyadan esmaya, esmadan müsemmaya sıçrayarak, sıfat ve Zat ile buluşmanın adıdır Miraç.
Bir yöneliş ameliyesi, bir varış neticesidir Kainat Sultanı'nın (celle celalühu), görülmesi mümkün bütün saltanat mülkünü gezdikten, gördükten sonra huzuruna kabul şerefine ermek ve O'nun celali, cemali tecellilerini seyirle yıkanmanın ardından, Zat'ının doyumsuz güzelliğini görebilme lütfüne mazhar olmaktır.
Miraç, kesretten vahdete uzayan nurani çizgide her menzilin bütün makamlarını ve her makamın bütün mertebelerini "mutlak" kapsayıcılığı ile aşmak; İman-İslam ve Kerim Ahlak hakikatlerini en küçük ayrıntılarına kadar ve en kamil, en mükemmel manada yaşayarak mahiyetinin külli, umumi kulluğu ile Mutlak Uluhiyet'in birlendiği son zirveye varmaktır.
Bir vuslat serüvenidir Miraç. Kendi isimlerine, kendi sıfatlarına ve kendi Yüce Zat'ına sonsuz muhabbeti, nihayetsiz aşkı var olan Mutlak Sevgili'nin, bilinme arzusu adına yarattığı varlıklar içinde, yine ezeli ve mutlak ilmiyle bildiği üzere, isimlerini, sıfatlarını ve kendi Yüce Zat'ını en iyi bilen, tanıyan, seven ve fıtri bir aşk ve iştiyakla kendisini her an daha çok bilmek, tanımak isteyen; hicabından dolayı açıktan dillendiremese de bütün varlığı ile O'nu bir an önce görebilmenin ateşiyle yanan, tutuşan Habibi'ni, ayrılığın bu dayanılmaz hicranından kurtararak madde ve manasıyla mutlak vuslatına erdirmesidir.
Bütün beni ademe, bütün cinlere, meleklere ve ruhanilere, belki bütün varlığa gösterilmiş, açılmış bir mucizeler meşheridir Miraç. İnkişaf etmiş insan mahiyetinin, nasıl diğer bütün mahiyetleri geride bıraktığını ders vermek ve inkişaf etmiş insan mahiyetleri arasında en mükemmelinin kim olduğunu belirleyerek göstermektir bir bakıma. Çünkü O, bütün peygamberlere reistir; bütün evliyanın, bütün asfiyanın imamı, rehberi, yol göstericisidir. Çünkü O, bütün insanlara Resuldür. Çünkü O, bütün cinlere Elçi gelmiştir. Çünkü O, insanın hilafetini hayretle karşılayan melekleri, Rabbin ilmine ve hikmetine ebedi hayran bırakacak en büyük ayettir. Evet, Miraç, ayrı ayrı her varlığın kendi istidatları diliyle okuyacakları, anlayacakları ve daim anlatacakları, iç içe mucizelerle dolu bir "Ayet-i Kübra" olmuştur.
Kendisinden sonra bu yolu takiple "seyr-i süluk" yaşayacaklar için de büyük mucizedir Miraç. Çünkü O, kalp, ruh ve latifelerinin en muazzam inkişaf hadisesini göz açıp kapayacak kadar kısa bir sürede, en azam mertebede ve mahiyetinin bütünüyle birden yaşamıştır ki, böylesi bir inkişafa mazhariyet ancak beşerin en büyük velisi olduğu müsellem İki Cihan Serveri'ne hastır ve O'na has kalmıştır ve öyle de kalacaktır. Bütün evliya, mahiyet inkişafı yönüyle de O'nu hep en ileride görmüş ve görecektir. Nefse safiyet kazandırmada O'nun benzeri keyfiyete ulaşan hiç olmamıştır ve olmayacaktır. O'nun Miraç'ta elde ettiği sıbğay-ı ilahi tonunda güçlü bir sıbğaya hiç kimse sahip olamamıştır ve olamayacaktır.
Akrabiyetleri yönüyle peygamberlerden sonra insanların Allah'a en yakını olan sahabeler ve ardından yetişmiş milyonlarca asfiya ve veliler işte bu sıbğanın en göz kamaştıran resimleridir.
Miraç, başta namaz olmak üzere, vahyin dediklerini, Kuran'ın söylediklerini hal diline dökmek; buyruklarını eda içinde Rabbin yakınlığını duymak, en yakınlığını hissetmektir. Yani, her yeri huzur-u ilahi bilerek huzur-u daimiyi elde etmektir.
Bugün
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.