Mehmet PAKSU
Miraç'tan bize neler geldi?
Peygamberimiz Miraç'tan beş hediye ile döndü.
Birinci hediye: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, peygamberleri, cenneti cehennemi ve bütün âhiret âlemlerini, hattâ Cenab-ı Hakk'ın cemâlini gözleriyle gördü.
Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilâf, aksi bir beyan olmayan o yüce insan mü'min ruhlara şu mesajı veriyordu:
"Sizin inandığınız melekleri, peygamberleri âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini gözlerimle gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyin!"
İkinci hediye: İnsan her şeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Hâlbuki ay, O Ezelî Sultan'ın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.
Mü'minler merak ediyorlar. Rabbimiz bizden ne istiyor? "Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık" derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından Ezel ve Ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi, beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâm'ın diğer esasları ve ibadetleridir.
Üçüncü hediye: Peygamberimiz (a.s.m.) ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirdi, cinlere ve insanlara hediye etti. Kendi gözüyle cenneti gördü, sonsuz saadetin varlığını müşahede etti ve bu büyük müjdeyi haber verdi.
Öyle ki, bir adama idam edileceği son anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.
Dördüncü hediye: Peygamber Efendimiz Miraç'ta Cenab-ı Hakk'ın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin cennette mü'minlere de nasip olacağı müjdesini verdi.
"Dolunayı nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle cennette apaçık göreceksiniz" sözleriyle bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.
Beşinci hediye: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibi'nin en nazlı "sevgilisi" olduğu Miraç'la anlaşıldı. Kâinata nispetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan, bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, "Sen paşa oldun" dense ne kadar sevinir.
Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, "Sonsuz ve baki bir cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin" dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar.
İşte insan cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakk'ın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakk'ın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır.
Böyle bir insanın kalp ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Mi'rac'ın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Sözler, "31. Söz" Miraç Risalesi)
Bugün
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.