Mülkün Temeli çatırdıyor!!!

“Adalet mülkün temeli” ise şâyet, iyi bilin ki artık mülkün temeli çatırdıyor.
Eee, hukuka ve adalete yapılan bu kadar darbeye, yanlışlığa, yandaşlığa, siyasallaşmaya ve balyoz üstüne balyoza, temel mi dayanır? Çözüm, yepyeni bir sivil anayasa…
•Şemdinli iddianamesini yürüten Van Özel Yetkili Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı HSYK’NIN, ‘meslekten ihraç etme’ olayını hatırlayınız!
Bu savcı, Y.Y.Ü. Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ve dokuz kişiye, 1998’de YYÜ’ne tıbbı cihaz alımında yaptıkları usulsüzlük iddiasıyla, 2005 yılında dava açmıştı. HSYK, burada görevini yapan savcıyı, yani ‘suçlu her kim (!) olursa olsun, üzerine giden bu cesur savcıyı’ görevden alarak; Yücel Aşkın’ı ve diğer suçluları rahatlattı diğer savcı ve hakimlere de GÖZDAĞI vermiş oldu.
•Bu durumda, adalete tam bir balyoz indi. Çünkü, 82 yasası buna müsaittir…
***
•SUSURLUK davalarının ve binlerce faili meçhullerin, nasıl ÖRT-BAS edildiğini hatırlayınız. Bu hukuk skandalları zinciri de adalete, çok büyük darbeler indirmişti.
•Sn. Recep Tayip Erdoğan’ın sadece “bir şiir okudu” gerekçesiyle Pınarhisar cezaevine atılmasını hatırlayınız. Üstelik bu şiir, lise edebiyat kitaplarında bile var olan bir şiirdi. Bu durum da adaletin temeline inen, tahrip edici bir balyozdu.
•Mehmet Kutlular’ın “Musibetler, birer İlâhî ikazdır” âyetini hatırlatması sebebiyle, 3 yıl hapse mahkûm edildiğini hatırlayınız.
Bu olayla ilgili kararda, zerre kadar adalet var mıydı?...
•Cumhurbaşkanı seçimlerindeki, 367 olayındaki hukuk skandallarıyla da adalete defalarca balyozlar indirilmişti.
•Başörtüsü olayındaki TBMM’nin 411 evet oyuna rağmen, bu halkın iradesini hiçe sayan sadece 9 kişinin darbesi de, adaletin temelini iyice oymuştu!
•Cumhuriyet başsavcısının, eften-püften ve trajikomik bahanelerle, AK partiyi kapatma davası açarak, adaletin temeline darbeler vurması da unutulamaz.
Bu ‘muhalefet gibi siyasî davranışlar’ da çok acı örneklerden olup, hukuka bir darbedir.
•Yüksek Öğrenim Kurulu, tarihi bir karara imza atarak baskıcı 28 Şubatçıların bir uygulaması olan ve 11 yıldır “eğitimde fırsat eşitliğini” ortadan kaldıran “katsayı uygulaması”nı kaldırdı. 
Bu haberi okuyunca yüreğimize buruk bir sevinç oturmuştu. Lâkin uzun sürmedi. Adalet dağıtması gereken kurum, hukukun temeline birkaç kez BALYOZ daha vurarak, milyonların sevinçlerini boğazlarımıza dizdi. Oysa aynı Danıştay, daha önceki bir müracaatı “katsayı olayı YÖK’ÜN görevidir” diye reddetmişti. O günkü YÖK’E başka, bugünküne başka karar verilmesi, adaletin temeline DARBE değil de nedir acaba?...
•Ana muhalefetten AYM’ye yapılan otuz küsur müracaat ile 5000’lik plânlar hakkında, belediyelerden öğrencilere verilen bursların iptali ve birçok hayırlı çalışmalara müdahaleler hakkında, adaletin temeli defalarca dinamitlenmiş oldu.
2009’da HSYK’nın Ergenekon Dâvasına bakan İstanbul savcılarını görevinden almaya teşebbüsü de, yarım hasarlı bir balyozdu. Bu arada bir HSYK üyesinin Ergenekon sanıklarından birisiyle çekilen fotoğrafları, bu vahâmetin mühim bir parçasıdır…

•Şimdi ise “Erzincan Baş Savcısı hakkında” görevli savcıların, tamamen usulüne uygun olarak yürüttükleri soruşturmaya, HSYK’NIN müdahale etmesi ve soruşturmayı yapan savcıları görevden alması, bardağı taşıran son damla oldu.
Haklarında şimdiye kadar hiçbir şikâyet yokken, yetkileri kaldırılan bu Cumhuriyet Başsavcısı vekilini ve cumhuriyet savcılarını, HSYK’NIN görevden almaları, alenen yargıya ve adalete bir DARBE değil de nedir? Bu durum Ergenekon’un üstüne giden savcılara ve hâkimlere GÖZDAĞI değil midir? Hak, adalet ve hukuk bunun neresinde? 
•Sivil anayasaya geçmekte bir hayli gecikmenin, acıları ve sancılarıdır bunlar!...
Lütfen objektif düşünelim: Çok güçlü ve sağlam deliller ortada olduğu için, mahkeme İ. Cihaner’i hemen tutukluyor. Sonra defalarca yapılan itirazlara ve dava açan savcıların görevden alınmalarına rağmen, mahkeme bu sanığın tutukluluğunda ısrar ediyor. Bu da gösteriyor ki, bu savcılar yerden göğe kadar haklıdırlar. Yani gerçekten görevlerini tam yapmışlar. Peki, Cihaner’i tutuklayan hâkimlere “tıss” bile yokken, bu savcıların görevden alınmaları niye? Onu savcılar tutuklamadı ki, hâkimler tutukladı hâkimler!
Demek ki; Yargı BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ değilmiş, bir hayli siyasallaşmış…
•Burada insanı kahreden olay; hukûka, yargıya ve ADALETE en büyük darbelerin, yine hukukçular tarafından revâ görülmesidir. Hariçten değil!... Çünkü, 1980 darbesinin ürünü olan 82 yasası, bu darbelere çok müsait olarak düzenlenmiş…
Şimdi lütfen şu çelişkilere çok dikkat ediniz:
Malûm bir parti (!) temsilcilerinin, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin, HSYK’YE destek ziyaretleri de yürekler acısı bir davranıştır. Hukuk ve parti temsilcileri; mazlumun, mağdurun ve haklının arkasında olmalı değiller miydi? Yani bunlar, haksız yere mesleklerinden alınan, ekmeğinden edilen ‘savcı meslektaşlarına’ destek ziyareti yapmalıydılar. Oysa suç işleyenlerin yanında, âdeta katı bir siyasî TARAFTARLIK sergilediler.
Peki bu dava Yargıtay’a geldiğinde; bu sayın yargıçlar (!) nasıl tarafsız ve âdil olabilirler?!... Bu çelişkilere HSYK’nın önceki Bşk.Vekili Hakkı Süha T.B.oğlu, bazı Yargıtay üyeleri ve binlerce hukuk adamı karşı çıkarak, HSYK’ya tepkiler gösterdiler. Bunların, “Adalet, Mülkün Temelidir” sözüne sürekli sahip çıkan ve slogan edinen Atatürk’ün, kemiklerini sızlatmaya ne hakları var? Yazık, gerçekten çok yazık!...
•Son sözüm onlara değil, saygıdeğer okurlarımadır. Üstelik de Allah kelâmıdır:
“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numûnesi şâhitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi ADALETSİZLİĞE sürüklemesin. Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. (Böylece) Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Mâide sûresi, 8. Âyet.)
Evet bizler mutlaka Haktan yana olmak zorundayız, çünkü bu dünya mahkemeleri gelip geçicidir. Bugün vaar, yarın yok!  ‘Hiçbir imtiyazın ve aldatmacanın olmadığı, mutlak âdil olan Mahkeme-i Kübrâ’ ise çok uzak değil!!! Çoğu gitti azı kaldı…

Evet saygıdeğer dostlar. Bu ap-açık olaya bile birçok kimse maalesef haktan ve adaletten yana değil de, yine ‘taraftar gözüyle’ bakacak. Hukuk ve adalet yine ikinci plana itilecek. Yorumlar ve tepkiler de yine siyasi görüşlere ve saplantılara göre şekillenecek...
Ehh, ne yapalım. Hepimiz imtihan dünyasındayız. Tavırlarımıza göre değerlendirileceğiz.
•Hiç olmazsa bizler, HAKTAN ve ADALETTEN yana tavır alalım da, kendimizi ve sevdiklerimizi hem dünya sıkıntılarından, hem de Cehennemden kurtaralım…
Ayrıca tünelin ucu da göründü. Bu raddeden sonra SİVİL ANAYASA şart oldu.
İnşallah gerçek Demokrasiye geçişin sancılarıdır bunlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.