Mü’minlerden iki tâife birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin!
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Hucurat Suresi 9-10. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
9 . Eğer mü’minlerden iki tâife birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin! Artık onlardan biri (aralarında hüküm verdikten sonra yine de) ötekine haksızca zulmederse, o takdirde Allah’ın emrine dönünceye kadar, o saldıran (taraf)la savaşın! Fakat dönerse, o hâlde aralarını adâletle düzeltin ve adâletli olun! Şübhesiz ki Allah, adâletli olanları sever.
10 . Mü’minler ancak kardeştirler; (*) öyle ise o iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allah’dan sakının ki merhamet olunasınız!
(*) “Ey ehl-i îman! Zillet içinde esâret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilâfınızdan (ayrılığınızdan) istifâde eden zâlimlere karşı: اِنَّمَا الْمُؤْمِن۪ينَ اِخْوَةٌ [Mü’minler ancak kardeştirler] kal‘a-i kudsiyesi içine giriniz; tahassun ediniz (korununuz). Yoksa ne hayâtınızı muhâfaza ve ne de hukūkunuzu müdâfaa edebilirsiniz. Ma‘lûmdur ki; iki kahraman birbiriyle boğuşurken, bir çocuk ikisini de dövebilir. Bir mîzanda iki dağ birbirine karşı müvâzenede (dengede) bulunsa; bir küçük taş, müvâzenelerini bozup onlarla oynayabilir; birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte ey ehl-i îman! İhtiraslarınızdan ve husûmetkârâne (düşmanca) tarafgirliklerinizden kuvvetiniz hiçe iner, az bir kuvvetle ezilebilirsiniz.
Hayât-ı ictimâiyenizle alâkanız varsa: اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنُ كاَلْبُنْياَنِ الْمَرْصُوصِ يَشَدُّ بَعْضُهُمْ بَعْضاً [Mü’minin mü’mine karşı nisbeti, kurşunla örülmüş duvar gibidir. Birbirlerine destek verir(ler)] düstûr-ı âliyeyi (yüce düstûru) düstûr-ı hayat yapınız, sefâlet-i dünyeviyeden (dünyada rezîl olmaktan) ve şekāvet-i uhreviyeden (âhiret azablarından) kurtulunuz!” (Mektûbât, 22. Mektûb, 97)