'Münazarat Eğitici Eğitimi'nden notlar
Risale Akademi tarafından düzenlenen "Münazarat Eğitici Eğitimi" tamamlandı
Risale Haber-Haber Merkezi
Risale Akademi tarafından düzenlenen "Münazarat Eğitici Eğitimi" tamamlandı. İki gün süren program eğitimciler farklı konuları ele aldılar.
İSLAM BİRLİĞİNİN BÜYÜK SAİKİ
Eğitimci yazar Bestami Sait Çiftçi "Eğitim Düşüncesi: Medresetüz-zehra, Bilim, Düşünce ve Çok Dilli Eğitim" başlıklı sunumunda Medresetüzzehra'nın çıkış noktasını teşkil eden temel kavramın "cehalet" olduğunu belirtirken Bediüzzaman'ın hedefinin geçmişteki hissiyat okulu ile gelecekteki fikir medresesini birleştirmek olduğuna vurgu yaptı.
Medresetüzzehra'nın cehaleti ve ulaslararası ortamda ırkçılığı kaldıracak bir proje olduğunu belirten Çiftçi, öğrencisini de öğretmenini de kendisi yetiştiren ve vakıf üniversitesi özelliğini taşıyan bu projenin ortadoğunun ve bütün İslam ülkelerinin merkezi ve İslam birliğinin büyük bir saiki olacağını söyledi.
DEVLET İNSAN HİZMET İÇİN VAR
Yrd. Doç. Dr. Ömer Lütfü Peker "Siyasal iletişim: Anayasal Vatandaşlık ve Çoğulculuk (Din, Dil, Kültür, Milliyet, Açık Toplum vb.) Yönetmede Temel İlkeler" başlıklı sunumunda günümüzde hak, adalet, eşitlik ve güvenlik kavramlarının ön plana çıktığını, devletin insanın ihtiyaçlarından doğduğunu, devletten önce insanın olduğunu belirtti. Peker, insanın sosyal hayatı, sosyal hayatın kuralları, kuralların da devlet yapılanmasını ihtiyaç haline getirdiğini dolayısıyla ile devletin insana hizmet için var olduğunu ifade etti.
ZİKİR, FİKİR VE ŞÜKÜR SONUCUNA BAĞLANMALI
"Münazarat ekseninde Zihin ve Zihniyet Sorunu" başlıklı konuşmasında Caner Kutlu, kainatın manasının insanın manasını bulmasıyla gerçekleştiğini belirtti. Kutlu, insan zihninin küçük bir hareketle binlerce sistemi değiştirebilecek çarkların bir parçası olduğunu, insanın zihnî takip yaptığı sürece uyanık, zihnî takipten vazgeçtiği her an bir tehlikede olduğunu, dolayısı ile zihnin enelere döneceğini söyledi. İnsanın bütün kainatı nağamatıyla ihtizaza getiren verileri takipten bigane kalamayacağını, zihnin bir yerlere takılıp kalmasının bozulmayı gösterdiğini ifade eden Kutlu, zihinlerin bir zihniyetin esiri olması ile insanın insan olmaktan çıkacağını, zihnin her veriyi evrensel bir manaya taşıyabilen çarklarını bozduğu zaman, insanın aklını da kaybedeceğini, zihnin donmasının, ifsat olmasının, bir zihniyete teslim olmasının ya da ucuz bir fiyata satılmasının her türlü istibdata yol açacağını, istibdat virüsünün de her sistemi bozacağını, her veriyi karartacağını, her çarkı durduracağını, hareketi keseceğini, manayı karıştıracağını ve çürüteceğini, zihinsel engellerine sarılan ya da kurtulamayacak duruma düşen insanın imtihan sırrından uzaklaşacağını, bir tür hayvaniyete dönmüş olacağına dikkat çekti.
İnsanın kainatta akan verileri zihninde; zikir, şükür ve fikir sonucuna bağlaması gerektiğini, böylelikle her bir zihni melekenin kendine ait özel tefekkürünü ortaya çıkaracağını belirten Kutlu, zihni hür her insanın Yaratıcısı ile büyük bir anlaşma yapmış olduğunu ve bu anlaşmaya sadık kalması gerektiğini söyledi.
ÜSTAD ÇOK İLERİ MEŞRUTİYET TARİFİ YAPTI
Yrd. Doç. Dr. Abdülnasır Yiner "Tarihsellik ve Münazarat: Dün-Bugün Yarın bağlamında Münazarat’ın Yeri" konulu sunumunda Yiner, dünyanın Osmanlıyı hasta adam olarak ilan ettiği çok çalkantılı bir dönemde 2. Meştutiyetin ilan edildiğini, Üstadın o dönemde padişahın, imtiyazların olmadığı çok ileri bir meşrutiyet tarifi yaptığını, halifenin reis-i cumhur olduğunu, Peygamberimize uymamaları halinde haydut olacaklarını anlattığını açıkladı.
Aşırı merkeziyetçiliğin 2. Meşrutiyetle birlikte başladığını, vakıflara el konarak bir bakanlığa bağlanmasının ve bakanlar kurulunun ilk teşkilinin de 2. Mahmud döneminde yapıldığını, bunun asıl sebebinin de Bektaşi olan yeniçeri ocaklarının vakıf gelirlerini kesmek olduğunu, ancak günümüzdeki imam-hatipler bahanesiyle bütün meslek liselerinin zarar görmesi gibi medrese, tekke ve tarikat gibi müsbet olan bütün vakıfların zarar gördüğünü ifade eden Yiner, Abdülhamid dönemi de dahil medreselerin kendi hallerine bırakıldığını, bu nedenle de gelişemediklerini ve çağa ayak uyduramadıklarını, yeni açılan mekteplerin ilk hocalarının gayr-ı müslim olduklarını, Avrupa'ya giderek yetişen öğrencilerin de özenti ve aşağılık kompleksi ile yabancı öğretmenler elinde yetiştikleri için memlekette yaptıkları öğretmenliğin faydadan çok zarar verdiğini, din dersi konsa bile çok anlam ifade etmediğini belirtti.
Münazarat’ın özelde Kürtlere, genelde ise tüm İslam âlemine ve insanlığa yazılmış ve muhatap alınmış olduğunu ifade eden Yiner, Hamidiye Alaylarının cumhuriyet dönemindeki ağalık sisteminin kökleşmesine sebep olduğuna dikkatleri çekti. Yiner, teori ile pratiğin uyumlu gitmediğini, meşveretin hakkıyla yapılması halinde bugünkü problemlerin çoğunun aşılmış olacağını, cumhuriyet sisteminde imtiyazlı kesimin olmaması ve tamamen halka dayalı bir sistem olması lazım geldiğini, bu nedenle Üstadın meşrutiyet-i meşruayı dile getirirken kötü niyet ve uygulamalara dikkat çekmek için "meşrua" kelimesini özellikle kullandığını ifade etti.
MÜNAZARAT İHLASLI MUAVAFFAKİYET İÇİN MÜSBET HİZMET YOLCULUĞU
"İstibdat, Hürriyet, Meşrutiyet: Mahiyeti, Sonuçları ve Etkileri" başlıklı sunumunda Dr. İsmail Benek, hürriyet ve istibdat mukayeseleri yaptı. Meseleye teoriden değil pratikten bakmak gerektiğini belirten Benek, hangi davranışımızın hür, hangi davranışımızın istibdat olduğunu gözlemleyerek sonuca ulaşabileceğimizi ifade etti.
Çoğu zaman nefsimizin esiri olduğumuza dikkat çeken Benek, iradesizliğin karşılığının ha+vetçilik (hayır+evet) olduğunu, hürriyette çıkış noktamızın irade olduğunu, fertte cüzi, toplumda da ortak ve külli iradenin geçerli olduğunu söyledi. Benek, istibdadın özünün, her şeyde kendisini merkeze alan ve mana-yı ismiyle hareket eden kişinin güzel şeyleri göğsünde söndürmek olduğunu, yani istibdadın bir kapatma ve herşeyin mahvedicisi olduğunu belirtti.
Münazarat’ın ihlaslı muvaffakiyet için müspet hizmet yolculuğu olduğunu söyleyen Benek, Beytüşşebap aşiretine gidip Münazarat’taki 155 sorunun icrasını yapmak ve onlara girişimciliği anlatmak gerektiğini ifade etti. Hürriyet, istibdat, davranış ve etkilerini cüzi, ortak ve külli iradeye göre; davranışların ifrat, vasat ve tefrit mertebelerini, kuvve-i akliye, şeheviye ve gadabiyeye göre karşılaştırmalarını yapan Benek, artık tarım ve sanayi toplumu değil, bilgi toplumu olduğumuzu, bilginin de manevi cihat ve hikmet olduğunu, maziye bakan hükumet ve müyulat-ı kalbiye ile geleceğe bakan hikmetin ve temayülat-ı aklıyenin birleştirlmesi gerektiğinin, devlet kapısına ve memuriyete odaklanmadan kurtularak sanat, ziraat ve ticarete yönelinmesi gerektiğinin zaruretine dikkat çekti.
Program, Münazarat Okulu Koordinatörü Ali Irmak’ın yönettiği değerlendirme kısmı ile son buldu.