Rasim Ozan KÜTAHYALI
Müslüman vicdanına çağrı...
Birçok konuda hitap ettiği kitle azınlıklara tekabül eden resmî devlet ideolojisinin çok geniş kitlelere aynı anda hitap edebildiği tek mesele var... Ermeni meselesi etrafında birbirinden hiç hoşlanmayan kesimler bir anda ittifak içine girebiliyor... İttihatçı zihniyet bir anda Türkleri, Kürtleri, Alevileri, Sünnileri, laikleri, dindarları kendi çatısı altında birleştirebiliyor... İşte bu sebeple, bu coğrafyanın temel hastalığı İttihatçılıktır... İttihatçı zihniyetten bir yandan herkes şikâyet eder, bir yandan da bu coğrafyada herkes bir yanıyla İttihatçıdır... Bu acı gerçek değişmedikçe de bu bozuk düzen bu şekilde yaşamaya devam edecek maalesef... Bunu herkes iyi bilmeli...
Türkiye’nin dindar entelektüelleri esasen İttihatçılardan hoşlanmaz... Özellikle Talat Paşa figürüne yönelik sevgisizlikleri had safhadadır... Talat Paşa dendiği zaman dindar bir insanın aklında oluşan temel imaj, Talat’ın mason ve İslam-düşmanı olduğudur...
Fakat aynı dindarlar, bu hiç hoşlanmadıkları Talat Paşa’nın yönetimindeki İttihatçı hükümetin Ermeni kardeşlerimizi zorunlu göçe zorlamasını ve çoluk çocuk yollarda katledilmelerine göz yummasını, hatta bunu teşvik etmesini niçin savunma ihtiyacı hissederler? Müslüman vicdanına sahi bir insan böyle bir felaketi niçin savunur? Daha doğrusu nasıl savunabilir?
Aynı zihniyetin takipçileri Türkiye’nin dindarlarına da türlü zulümler yapmadı mı? İstiklal mahkemelerinde şapka meselesi yüzünden İskilipli Atıf Hoca gibiler katledilmedi mi? Yalan dolan gerekçelerle Cavit Bey gibiler asılmadı mı? Bu İttihatçı zihniyet Kuran öğrenmek isteyenleri bile potansiyel suçlu görmedi mi? Çocukların Kuran öğrenmesini bile yasaklamadı mı? Bu zihniyet evinde Kuran meali bulundu diye insanları hapse tıkmadı mı? Binlerce Müslüman, evinde jandarma baskına gelecek diye İslami kitaplar saklanmadı mı? O saklanan İslami kitaplar arama sırasında bulununca evlerden toplanıp yakılmadı mı?
Bilinmelidir ki bu İttihatçı zihniyet Ermenileri ve Hıristiyanları ne kadar düşman gördüyse, dindar Müslümanları ve İslami hayat tarzını da bir o kadar düşman olarak gördü... Kürtleri ve Alevileri de aynı şekilde düşman belledi...
Düşman olduklarına karşı inkâr ve mümkünse imha politikasını yürüttü... İttihatçı zihniyet uyguladığı zulüm politikalarını düşman olduğu kesimlerin demografik oranlarıyla ters orantılı olarak hayata geçirdi... En azınlık olana en sert ve gaddar zulümleri uyguladı. Gayrımüslimler direkt imha edilme ve kovulma politikasıyla yüz yüze geldiler. Bu topraklar sistematik olarak gayrımüslimlerden arındırıldı. Şunu da unutmayalım ki İttihatçı arındırma politikası 1915’te bitmedi, bugünlere kadar “tehcir” sürmeye devam etti... İttihatçı zihniyet, düşman olduğu kesimlerin nüfus oranı arttıkça zulüm seviyesini zorunlu olarak düşürdü... Kürtler bir Ermeniler gibi değildi... Aleviler bir Kürtler kadar değildi... Sünni-dindarlar da Aleviler gibi değildi...
Dolayısıyla bu ülkenin tarihinde bir dindar kıyımı yaşanmadıysa, bu dindar insanların sayıca çokluğundandır... Katledilerek yok edilme ihtimalinin olmaması sebebiyledir... Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu ülkede, tıpkı o zamanın Ermenileri gibi, iki milyon kadar Sünni-dindar kesim yaşasaydı, bu azınlık dindarların da sonu Ermenilerden farklı olmazdı... Sünni-dindarlar Aleviler gibi 12-15 milyon arası bir azınlık olsalardı da sonları Alevilerden farklı olmazdı... Maraş’ı, Malatya’yı, Çorum’u ve Sivas’ı bu sefer Sünni-dindar insanlarımız yaşamak zorunda kalırdı...
Dolayısıyla muhafazakâr entelektüel Gökhan Bacık’ın “Muhafazakâr Akla Çağrı” başlıklı çok çok önemli makalesinde altını çizerek belirttiği gibi Ermeni meselesinin kimlere hayat öpücüğü verdiği dindar yurttaşlarımız tarafından, İslami dünya görüşüne sahip aydınlarımız tarafından çok iyi tespit edilmelidir...
İslami duyarlılığa sahip olup, aynı zamanda milliyetçi olan insanlarımıza da buradan seslenmek istiyorum... Ermeni kardeşlerimiz biz Türkler tarafından katledilmemiştir... “Türk milleti, Ermenileri kesmiştir” söylemi saçma sapan bir söylemdir. Kimse ama kimse bu söylemi savunmuyor bu ülkede. Bu alçak İttihatçı oyunlarına lütfen gelmeyin... Yüzbinlerce Ermeni kardeşimize zulmeden bu bahsettiğim İttihatçı zihniyettir. Bu vicdansız kararı alan dönemin İttihatçı hükümetidir... Bu devletin tarihi boyunca Müslümanların İslam’ı yaşama hakkına sistematik olarak tecavüz eden zihniyetle Ermeni kardeşlerimize o büyük felaket acısını yaşatan zihniyet aynıdır...
Bu zihniyet Medine Bircan’ı inancı gereği taktığı başörtüsü sebebiyle hastane kapılarında katlettirmişti... O zaman dönemin tıp fakültesi dekanı hiç tınmamış ve “Atatürk devrimleri benim için hipokrat yemininden öncedir” demişti...
1915’te de Diyarbakır’ın Ermenileri katledilirken gelen itirazlara karşı dönemin valisi Dr. Mehmet Reşit “Benim için Türklüğüm, hipokrat yemininden öncedir” demişti...
Bu ülkenin Müslüman vicdan sahipleri mesleklerine ihanet edecek derecede gözü dönmüş bu iki İttihatçı doktor arasında fark görmemelidir... 2001’de İslami kimliğinden ötürü Medine Bircan’ı katledenler, 1915’te Ermeni kimliği sebebiyle insanları katledenlerin zihniyet torunlarıdır...
Taraf
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.