Müslümanların mutlu mekan tasavvuru

Müslümanların mutlu mekan tasavvuru

İslam bahçe kültürü, Kur’an’daki cennet tasvirlerine dayanır.

Ayetlerdeki ‘İçinden geçen ırmaklar ve her türlü meyve’ vurgusu, mutluluk mekanı tasavvurunu biçimlendirmiştir. 

Apartman hayatına sıkışmış günümüz insanı için bahçe denince ya binaların arasındaki biraz yeşillikli boş alan ya da parklar akla geliyor. Halbuki insana yaşadığını hissettirecek derecede zengin bir bahçe kültürümüz vardı. Bir zamanlar bizim bahçelerimiz Avrupalılara örnek olmuştu.İslam bahçe kültürü Kur’an’daki cennet tasvirlerine dayanır. “Takva sahiplerine vaadedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır.” (Fetih 47/15) Bu gibi ayetler Müslümanların mutluluk mekanı tasavvurunu biçimlendirmiştir. İslam bahçeleri de ayetlere referansla sembolik bir anlam bütünlüğünü haizdir.

Çehar-bağ bahçe tipinde cennet modeli

Bahçeler genellikle İslami mimari tasarımların özellikle de sarayların tamamlayıcı bir özelliği olmuştur. Birçok Emevi sarayı planların bir parçası olarak birleşik bahçelere sahiptiler. Ürdün’deki Hirbetul-Mefcer’de,  bir bahçe merkezinde sütunlar üzerinde bir köşk ile büyük bir kare havuz vardır. Bazı erken dönem İslam bahçelerin tam fonksiyonu her zaman açık değildir ve bazıları sadece sebze üretimi için olabilir. Endülüs’te bahçe, Medinetü’z-Zehra saray tasarımının bir parçasıydı ve Granada bahçelerinde doruğa ulaştı.

İran’da bahçe geleneği M.Ö. 500 yılında imparator Kuraş’ın bahçe inşa ettirmesine kadar geriye gider. İslam döneminde bahçelerin estetik yönleri arttı. Çehar-bağ denilen bahçe tipinde cennet bahçeleri model alındı. Merkezi bir havuz veya şadırvan etrafında cennetteki dört ırmağa tekabül eden dört akarsuyu bulunan bu bahçe tipi bütün İslam dünyası bahçeleri için model olmuştur. Tac-Mahal büyük bir çehar-bağın içinde yer almaktadır. Endülüs’teki Elhamra sarayında da çehar-bağ tasarımına dayalı bir dizi avlu bahçeleri vardır. Erken İslam bahçeleri çok sıcak ve kurak alanlarda olduğu için şaşırtıcı olmayan bir şekilde su ve gölge üzerine çok vurgu yapar. Dinlenme ve tefekkür etmek için sessiz bir yer ihtiyacı da önemli bir husustur. Dolayısıyla İslam’da bahçeler, İngiliz geleneğindeki büyük bahçelerin aksine, yürümek için yapılmış yerler değildir. Endülüs’te bahçeler aynı zamanda bir botanik merkeziydi. Halife Abdurrahman sarayın bahçesine dikilmek üzere Hindistan, Suriye ve Anadolu’dan nar ve yasemin, İran’dan sarı gül getirtmişti. 10. yüzyılda Kurtuba ve İşbiliye şehirleri eşsiz güzellikte avlu ve bahçelerle donatılmıştı. Endülüs’teki en eski bahçelerden biri Gırnata şehrindeki Cennetü’l-Arîf’tir. Nasırî emirlerinden III. Muhammed döneminde (1302-1309) yaptırılmıştır. Bu bahçe ve saray komplekste, çiçekler, çeşmeler, revaklar ve pavyonlar çerçevelenmiş uzun bir havuz vardır bu kanallı avlunun Ortaçağ İran bahçe stilinin Endülüs’teki en iyi korunmuş biçimi olduğu düşünülmektedir. Resmi bahçelerin gelişme dönemi minyatür resimlerinde sıkça görüleceği gibi, en azından on dördüncü yüzyıldan itibaren İran’da bir sanat formu haline geldi. Safevi Hanedanı döneminde (17.-18. yüzyıl) bahçe, bir sarayın basit bir uzantısı ötesine gitti ve onun ayrılmaz bir estetik ve fonksiyonel bir parçası haline geldi. İran bahçelerinin yapısı ve planı 15.yüzyılda Ruy Gonzáles de Clavijo ve 17. Yüzyılda Engelbert Kaempfer gibi seyyahlar tarafından Batı’ya götürüldü.

On üçüncü yüzyılda Moğollar tarafından İran’ın işgali bahçecilikte son derece süslü bir yapı dönemi açtı. Moğol İmparatorluğu ile birlikte imparatorluğun diğer bölgelerine (özellikle Hindistan) İran bahçe geleneği intikal etti. Aram Bağ, Moğol imparatoru Babür tarafından Hindistan’da yapılan ilk bahçedir (1526). Babür’ün (ö. 1531) yaptırdığı önemli bahçelerden biri de Lahor- Pakistan’daki içinde kendi kabrinin de bulunduğu Bağ-ı Babür’dür. Günümüzde restore edilmiş olan bahçe oldukça geniş bir alan kaplar.

Osmanlı bahçeleri hem oryantalist hem de klasik-antik bahçe kültürünün sentezi olarak İslam bahçelerinden farklılık gösterir. Cennet bahçesi şeması bu bahçelerin pek azında kullanılmıştır. Suyun ve çiçeğin kullanımı Anadolu bahçelerine göre daha gösterişlidir. İstanbul da saray bahçelerinin yanı sıra konak, köşk, yalı bahçeleri de vardı. Bir başka bahçe türü de çevredeki saray ve kasırların has bahçeleriydi. Bunlar şehir çevresinde havası, suyu, manzarası güzel mesire yerlerinin yakınlarında yer alırdı.

Star