Mustafa İslamoğlu’nu dinlerken…

İslamoğlu’nu dinliyorum. Önceleri bir masanın üzerinde, oturarak klasik usul diyebileceğimiz bir tarzda tefsir ve esma dersleri yapardı. Şimdilerde artık tarzını değiştirmiş görünüyor. Daha modern diyebileceğimiz ayakta, slaytlı, elinde ışın dersler veriyor. Zamanın ruhu, diyecek sözümüz yok. Ama bu modern tarzda zaten öteden beri var olan tasannuun renginin biraz daha koyulaştığını görmek zor değil.

Birlikte kulak veriyoruz:

“…Yanlış bir inanış daha. İnsanın eşref-i mahlukat olması. Koca bir yalan bu. İnsan eşref-i mahlukat değil. Nasıl olabilir ki? Evrende yaklaşık iki yüz milyar galaksi var, her bir galaksinin içinde yaklaşık iki yüz milyar yıldız var. Bu kadar geniş bir evrende insan nokta bile denilemeyecek kadar küçüklüğüyle nasıl eşref-i mahlukat olabilir? Hayır, yalan bu. Kibir bu. Kimin uydurduğunu biliyoruz. Hakim Tirmizi denen hululcu biri  uydurdu…”

İnsanın eşref-i mahlukat olması cismi ve bedeni itibariyle değil, mahiyeti ve özü itibariyledir. Çünkü mahiyet itibariyle tek bir insan milyarlarca galaksiden üstündür. Câlib-i dikkattir, İslamoğlu “biz insanı ahsen-i takvim üzere yarattık” mealindeki Tin Suresi 4. ayetini “biz insanı en güzel kıvamda yarattık” şeklinde tefsir eder. En güzel kıvamda yaratılan insan neden eşref-i mahlukat olamıyor, daha doğrusu en güzel kıvamda yaratılan insan eşref-i mahlukat’tan başka ne ki, anlamak zor gerçekten.

Daha da câlib-i dikkat olan bir şey, İslamoğlu bahsi geçen ayete düştüğü tefsir dipnotunda insanın eşref-i mahlukat olduğunu ateşin ifadelerle haykırır adeta: “Hz. İnsan varlık ağacının meyvesi, kainatın gözbebeği, hayatın ruhu, Allah’ın şaheseridir” (Bkz: Hayat Kitabı Kuran, s.1274 3.dipnot) Görüyorsunuz işte, bilindik, tanıdık ve alışıldık çelişkilerinden birisi daha İslamoğlu’nun. Burada böyle diyor, mealinde tersini söylüyor. Neyse mâlumu ilâm etmeye lüzum yok.

Bütün dinler ve irfan mektepleri insanın kainat içindeki biricik ve eşsiz konumu hususunda ittifak halindeler. Bu, kâdim geleneğimizde “Bir şûlesi var ki şemi canın, fanusuna sığmaz asumanın” ve “Hoşça bak zatına ki zübde-i âlemsin sen, merdüm-ü dide-i ekvan olan ademsin sen” mısralarıyla dile getirilir. Sadece kâdim dinler ve irfan mektepleri değil, bugün modern biyoloji bilimi bile insanın yetenek ve donanım itibariyle evrende eşsiz ve biricik olduğunu itiraf ediyor. Hatta ateistler bile. Sadece sebep olarak tanrı yerine doğal seleksiyon adını veriyorlar buna.

Devam ediyoruz dinlemeye:

“…Halk arasında yanlış bir kullanım var: Yalan dünya. Dünya yalan değil, gerçektir. Yalan dünya diyenin kendisi yalandır. Yalancı vaizdir. Dünya yalan ise ahiret de yalandır, tarla yalan ise mahsul de yalandır. Dünya ahiretin tarlası değil mi? Tarla yalan ise mahsul de, ürün de yalandır...”

Müslüman halk arasındaki “yalan dünya” deyiminin dünyanın gelip geçiciliğine, oyun ve eğlence oluşuna, asıl varılması gereken yurdun ahiret olduğuna ve bunun için de kalbin alakasına değmediğine işaret eden ârifane mecazi bir kullanım olduğunu bilmeyen var mıdır acaba? Kaldı ki mezkûr ifade bir deyim. Bilindiği üzere deyimler hakiki anlamlarıyla değil, mecazi anlamlarıyla anlaşılır. Fani dünya, boş dünya, vefasız dünya gibi. Bu mantıkla Yunus gibi âriflerin hikmetli sözleri de -haşa- yalandır: “Yunus Emre der ki dünya yalandır, güvenme malına malın talandır, seherde aşıka uyku haramdır.” 

“Mecaz ilmin elinden cehlin eline düşerse hakikat tevehhüm edilir.” Divan isimli şiir kitabı olan birinin mecazi bir ifadeye böyle yaklaşması hakikaten de çok düşündürücüdür. Düz mantık veya indirgemeci mantık denilen şey bu olsa gerek.

Dokunduğu her manayı berbat eden ve bilhassa doğru anlama ulaşmanın önündeki en büyük engel olan bu düz ve indirgemeci mantığı son zamanlardaki bütün yaklaşımlarında görmek mümkün.

İşbu mantıkla ve nazar-ı sâthi zulümatlıdır fehvası mucibince İslamoğlu’nun çıkarımları akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim nezdinde hayli ibretliktir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
15 Yorum