Mustafa Öztürk'ün hezeyanlarına Kur'an asırlar önce cevap verdi
Prof. Atilla Yargıcı ve Prof. Ahmet Akgündüz’den tepki
RİSALEHABER
Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yargıcı ve Rotterdam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Prof. Mustafa Öztürk’ün Kur’an’la ilgili sözlerine tepki gösterdi.
Yıllardır çeşitli üniversitelerde ilahiyat fakülteleri tefsir bölümlerinde öğretim üyeliği yapmış Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün Kur’an’ın küfürlerle dolu bir kitap olduğunu ve Kur’an’ın insan kelamı olduğunu iddia etmesinin bir Müslüman tarafından kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirten Yargıcı, şöyle konuştu:
Tefsircilerin bile ön plana çıkarmadığı bir manayı ileri sürmek
“Kur’an haşa küfürlerle dolu bir kitap değildir. Müşrikleri yanlış inanışlarından vazgeçirmek için kullanılan “zalum, necis, yalancı, nankör” gibi ifadeleri küfretmek olarak nitelendirmek kabul edilemez. Kur’an’daki kelimelerin bazen 10 bazen 20 farklı anlamları olabilmektedir. Yüce Allah’ın bunlardan hangilerini murat ettiği ise bilinmemektedir. Kalem suresi 13. Ayetinde müşrikleri tavsif ederken Kullandığı ‘Zenim’ kelimesi de bunlardan birisidir. Tefsirlerimizde bu kelimenin ne gibi anlamlara geldiği ayrıntılarıyla anlatılmakta, örnekler verilmektedir. Bu anlamlardan birisi de babası olmayan kişidir. “Facir, zalum, kafir, bir kavimle iltisaklı görülmesine rağmen o kavimden olmayan kimse” gibi bir çok anlamları bir kenara bırakıp tefsircilerin bile ön plana çıkarmadığı bir manayı ileri sürerek Kur’an’ın Allah kelamı olmadığını iddia etmek, insanların zihinlerine şüpheler meydana getirmeye yönelik bir iddiadan öteye gidemez.”
Kur’an’ın insan sözü olduğu iddialarına Kur'ân cevap vermiştir
Kur’an’ın insan sözü olduğu iddalarının Peygamberimiz (asm) hayatta iken müşrikler tarafından da öne sürüldüğünü hatırlatan Yargıcı, "Kur’an-ı Kerim bunların hepsine de cevap vermiştir. Bir tefsir profesörünün bunları bilmemesi imkansızdır. Müsteşrikler de birkaç asırdır dönüp dolaşıp aynı iddialarda bulunmakta, Kur’an’ın Hz. Peygamberin sözü olduğunu iddia etmektedirler. Ancak bu konuda ortaya hiçbir delil koyamamaktadırlar. Delilsiz de olsa bazı iddialarda bulunmak, müslümanların kendi dinlerinin kutsal kitaplarına karşı olan imanlarını sarsmak ve onları Kur’an’dan ve İslam’dan uzaklaştırmak amacını gütmektedir" şeklinde konuştu.
Prof. Yargıcı, tefsir akademisyenlerinin ve Diyanet’in Kur’an’a yapılan bu saldırılar karşısında sessiz kalmasının kabul edilir bir durum olmadığını da vurguladı.
Kur'an, arş-ı a'zamdan ve ism-i a'zamdan gelmiş bir kelâmullahtır
Öztürk'ün sözlerinin Mekke müşrikleri tarafından da dile getirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Kur'an'ın verdiği cevabı ve Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur'daki tefsirinden örnekler verdi:
1. Bu küfür kokan sözleri Mekke müşrikleri de demişti. Bunlara Kur'an'ın cevabı şudur:
اَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَلْ لاَ يُؤْمِنُونَ ("Yahut Kur'ân'ı kendisi mi uydurdu diyorlar? Doğrusu onların iman etmeye niyetleri yoktur." Tûr Sûresi, 52:33.)
Veyahut: Yalancı, vicdansız" münafıklar gibi "Kur'an senin sözlerindir" diye seni ittiham mı ediyorlar? Halbuki, tâ şimdiye kadar sana Muhammed-ül Emin diyerek içlerinde seni en doğru sözlü biliyorlardı. Demek onların imana niyetleri yoktur. Yoksa Kur'anın âsâr-ı beşeriye içinde bir nazirini bulsunlar. (Sözler, 386)
2.Yine Kur'an buyuruyor:
اَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ ("Yoksa sana bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o kâfirler tuzağa düşecek olanların tâ kendileridir." Tûr Sûresi, 52:42.)
Veyahut: Fıtratları bozulmuş, vicdanları çürümüş şarlatan münafıklar, dessas zındıklar gibi ellerine geçmeyen hidayetten halkları aldatıp çevirmek, hile edip döndürmek mi istiyorlar ki, sana karşı kâh kâhin, kâh mecnun, kâh sahir deyip, kendileri dahi inanmadıkları halde başkalarını inandırmak mı istiyorlar? Böyle hilebaz şarlatanları insan sayıp desiselerinden, inkârlarından müteessir olarak fütur getirme. Belki daha ziyade gayret et. Çünki onlar kendi nefislerine hile ederler, kendilerine zarar ederler ve onların fenalıkta muvaffakıyetleri muvakkattır ve istidracdır, bir mekr-i İlahîdir. (Sözler, 389)
3.Bu şahsa son cevabımız ise şudur:
"Kur'an, bütün dinlediğim ve dünyada mevcud kitablara kıyas edilse, hiçbirisine benzemiyor ve onların derecesinde değildir. Öyle ise ya Kur'an, umumun altındadır veya umumun fevkinde bir derecesi vardır. Umumun altındaki şıkk ise, muhal olmakla beraber, hiçbir düşman hattâ şeytan dahi diyemez ve kabul etmez. Öyle ise Kur'an, umum kitabların fevkindedir. Öyle ise mu'cizedir. Aynen öyle de, biz de ilm-i usûl ve fenn-i mantıkça sebr ü taksim denilen en kat'î hüccetle deriz:
Ey şeytan ve ey şeytanın şakirdleri! Kur'an, ya arş-ı a'zamdan ve ism-i a'zamdan gelmiş bir kelâmullahtır veyahut -hâşâ sümme hâşâ, yüzbin kerre hâşâ- yerde Allah'tan korkmaz ve Allah'ı bilmez, itikadsız bir beşerin düzmesidir. Bu ise ey şeytan! Sâbık hüccetlere karşı bunu sen diyemezsin ve diyemezdin ve diyemeyeceksin. Öyle ise bizzarure ve bilâ-şübhe Kur'an, Hâlık-ı Kâinat'ın kelâmıdır." (Mektubat, 315)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.