Mutlak birliğe ulaşmış bir arif: Ömer Hayyam

Mutlak birliğe ulaşmış bir arif: Ömer Hayyam

Star Gazetesi tarafından Sadık Yalsızuçanlar ile yapılan röportaj...

                          Mutlak birliğe ulaşmış bir arif: Ömer Hayyam 

 

Sadık Yalsızuçanlar, adı şiir ve şarapla anılan Ömer Hayyam’ın romanını yazdı. Rubailerin ve iç konuşmaların eşlik ettiği kitap, Hayyam’ı anlamak isteyenlere kılavuzluk ediyor.

Öykü, roman, deneme ve araştırma alanlarında önemli eserleri bulunan  Sadık Yalsızuçanlar, Vefa Apartmanı’ndan sonra  Hayyam kitabıyla okuru selamlıyor.  Yalsızuçanlar, matematikçi, astronom ve şair Hayyam’ı yeniden yorumluyor.

- Hayyam’la ilgili bir roman yazma fikri nasıl oluştu?

Hayyam’a öteden beri ilgi duyuyordum. Müthiş bir melamet tarafı vardı. Bir derinlik sarhoşluğu yaşatıyordu. Hayyam’ın yaşamına ilişkin bilgilerimiz ise hayli kıttı. Matematikçi, astronom ve ‘ayyaş’ olarak biliniyordu o kadar. Ayyaş biri nasıl oluyor da son derece disiplin gerektiren bu alanlarda yetkin bir bilgin olabiliyordu? Hayyam kimdi? Bu sorular sürekli zihnimde dolaştı durdu. Ve Hayyam’a ilişkin sürekli okumalar yaptım. 

- Bir bilge olarak nasıl bir Hayyam ile karşı karşıyayız?

Hayyam, üç tür bilgi edinme yolu olduğunu belirtiyor. Felsefe, kelam ve irfan. İlk ikisinin insanı hakikate ulaştıramayacağını ve tam olarak olgunlaştıramayacağını söylüyor. ‘Ben, irfan yoluna bağlanmış bir sufiyim’ diyor.Hayyam’ın rubailerini yeniden yeniden okumaya başladım. Orada gerçekten de, Wıttgensteın’ı doğrulayan bir şey var. Dil, düşünceyi örtüyordu. Hayyam öylesine yüksek bir dil oyunu yapıyordu ki, derindeki anlama nüfuz etmek herkesin harcı değildi. Sonrasında tarih okumalarına başladım. Ve Hayyam böylece bir anlatıma konu oldu.

- Hayyam’ı şarabı sarhoş edici bir içki olarak tatmayan, bir ‘sırrın sarhoşu’ olarak anlatıyorsunuz. Farklı yorumlamaların sebebi nedir?

Dediğim gibi yüksek bir dil oyunu yapıyor Hayyam. Öyle ki, bu ironiye dönüşüyor. Hakikat’e ulaşan bir insan orada ya susar veya dili bir örtü olarak kullanır. Yunus’un, ‘Yunus bir söz söylemiş hiçbir söze benzemez/Münafıklar elinden örter mana yüzünü’ deyişi bunu ima eder. Dilin bir oyuna ve örtüye dönüştüğü yerde de dimağ kamaşır. Tabi bir de bizim geleneksel bilgelik edebiyatımızdaki sembolizm alanlarını ve sembolleri bilmek gerekir. Şarabı üzüm suyu olarak algıladığınız zaman Hayyam’ın anlam dünyasına girmeniz zorlaşır. Oysa Hayyam, mutlak birliğe, geleneksel deyişiyle, ‘ehadiyet’e ulaşmış bir arif. Cemaleddin Halveti adlı bilge, bu yüzden, ‘dalgalara bakma, denize bak’ diyor. Hayyam, özetle bize, bunu söyleyen bir bilge.

 Star Gazetesi