Nabizade Hikayeciliği
Himmet Uç'un yazısı...
Nabizade hikaye türünün bizde ilk örnekleri verildiği yıllarda hikaye yazmıştır. Hikayeleri içinde Karabibik önemlidir. Bu hikayeyi yazmak için asker olarak görevli olduğu kurumdan Kaş bölgesinin topografyasını yapmak üzere İstanbul’dan görevlendirilir. Oraya gittiğinde hem topografik görevini yapar, hem de Kaş ilçesinin Beymelik köyünde bir süre kalarak Karabibik hikayesini yazar.
İlk köy hikayesini özellikle Zola vadisinde natüralist hikayesini yazar. Karabibik, Beymelik köyünün tipik özelliklerini taşıyan bir tiptir. Kızı Huri de şahsiyetinin bütün yönleri hakkında bilgi verilen bir hikaye kişisidir. Nabizade, Natüralizmi kaynak eserlerinden okumuştur. Özellikle uzun zaman kime ait olduğu bilinmeyen Ravi mahlaslı makaleler onundur ve bu mahlasla Tercüman-ı Hakikat gazetesinde iki yazı neşretmiş, Zola’nın romana hakkında Le Romane Natüralist, Natüralist romanlar ve Le Romansiye Natüralist isimli natüralist romancıları okumuştur. Onlardan hareketle bu iki yazıyı Tercüman’da yayınlamıştır. Yazılarda bu kitaplardan alıntılar hissedilir. Nabizade Zola’nın müşahadeye dayanan romancılığını takdir eder ve onun La Terr toprak romanının nasıl yazıldığı hakkında bilgi verir. Kendisi de Karabibik’i yazarken Zola yolunda hareket etmiş olduğunu anlatır ve bizzat Beymelek köyüne gittiğini ifade eder. Genel Kurmay arşivinden edindiğimiz bilgilerle onun o bölgeye gönderilme nedenini doktora tezim olan Nabizade Nazım isimli eserimde neşrettim. Böylece onun neden Antalya bölgesini gittiğini ortaya çıkarmış olduk. Rahmetli Hocam Kaya Bilgegil doktora sınavımda askeri arşive girmemden dolayı beni takdir etmiş, böyle bir cesaretten dolayı Pekiyi derece ile doktor olmuştum Haluk İpekten, Kaya Bilgegil ve Orhan Okay Hocamın oluştuğu bir jüride.
Karabibik natüralist bir hikayedir. Natüralistler kahramanlarının davranışlarını irsi ve fizyolojik bir yapıya bağlamaya itina gösterirler. Zola’nın İmparatorluk Devrinde Bir Ailenin İctimai Tarihi isimli romanlar dizisinde bütün kahramanlar irsi yapıları gereği işlenmişlerdir.
Karabibik’te Huri yaşı otuzu geçmiş olduğu haldi kendisine bir koca zuhur etmemiştir. Gayet esmer gözleri patlak, çivil, sağ bacağı topal, dudakları küçük, vücudu etine dolgun, ayakları hem iri, hem nasırlı, elleri küçük ve nazik, saçları kara ve dizlerine kadar uzundur. Ahlak cihetinde bazı faziletleri ile beraber noksanları da vardır. Gayet tembel olduğu halde gayet merhametlidir. Kibri epeyce ziyade, cahil odun gibi kaba ve fakat çocuklara muhabbeti ziyadedir. Bu hali ile dikkatli bir valide olmaya müsaittir.
Karabibik’te vaka ve çevre münasebetleri iyi ayarlanmıştır. Natüralizm çevre ve irsiyete dayanır, Karabibik’te bütün davranışlar bu irsiyetten ileri gelir. Karabibik onun hikayeleri içinde en itinalı hikayedir. Her zaman modern hikayenin özelliklerini taşımıştır ve taşıyacaktır. Onun Beymelik’de bir tiyatro eseri olarak oynanması yerinde, isabetli ve geç kalmış bir teşebbüstür. Bu işi gerçekleştirenlere teşekkür ederiz Türk edebiyatının bu bahtsız ve erken ölen büyük zekasını tekrar gündeme getirdikleri için. Hikayede büyük bir gözlem gücü ile dikkatli bir ayrıntı kayıt altına alınmıştır.
Karabibik’te şair kendi fikirlerini olayın örgüsüne katmaz, tamamen tarafsız durur ve gördüklerini yorum hakkı okuyucuya ait olmak üzere yazar. Zola yorumcu bir romancı değildir, o sadece gördüğünü bütün çıplaklığıyla hatta ahlaki değerleri hiçe sayarak yazar. O ahlaksızlığın ayrıntılı anlatılması ile ahlaka hizmet edileceği zannındadır. Bu yüzden Mithat Efendi onu eleştirir ve Nabizade’nin Ravi mahlaslı yazılarının itici gücü ile Müşahedat isimli romanını yazar, Mithat Efendi bu natüralist romanını da Nabizade’nin teşviki ile kaleme almıştır. Nabizade’ye verdiği cevaplarda da onun bizim roman düşüncemize getirdiği yenilikleri anlatır.
Nabizade yeni romanlar için de yol haritası belirler. “ Bu esnada Yörüklere dair bir roman kaleme alınmak istese derhal mesela Konya cilayet-i celilesine kadar gidip Teke Sancağı dahilinde birkaç hafta seyahat etsin, gecelerce Yörük çadırlarında yatsın, saatlerce Yörük beyleriyle; falanlarla konuşsun, Yörüklerin çadırlarını, obalarını köylerini, kıyafetlerini, ahlaklarını, hissiyatlarını suret-i maişetlerini tafsilatıyla öğrensin de ondan sonra kaleme sarılsın…”(Tercüman-ı Hakikat 3551, 7 Nisan 1890)
Karabibik önsözünde konunun Anadolu köylüsünden seçilmesinin sebeplerini izah eder. “ Romanımızın zeminini Anadolu köylerinden intihapda bir mütalaa vardır ki, bu da köylülük, çiftçiliğin alemlerinin yabancısı iseniz, size o alemler hakkında bir fikir vermiş olacaktır. Vukuatımıza zemin-i cereyan olan yerlerde ahalinin suret-i maişet ve meşguliyeti hakkında kafi derecede malumat bulacaksınız. Lisanlarına aşina olacaksınız.
Karabibik uzun yıllar gözlerden uzak kalmıştır. Gündüz Akıncı bu gafleti eleştirir. Güzin Dino’nun Edebiyatımızda Gerçekliğe Doğru isimli çalışmasında da Nabizade’nin adı geçmez. Nabizade’nin Karabibik isimli eserinden sonra bu yolda Ebubekir Hazım Tepeyran’ın Küçük Paşa’sı ile Yakup Kadri’nin Yaban romanı yazılmıştır.
Nabizade’nin Karabibik’ten sonra en önemli roman-hikaye vadisindeki eseri Zehra isimli romanıdır. Bu roman da Zola vadisinde Natüralist iddialarla yazılmıştır. Suphi kıskanç Zehra ile evlendirilir, eve gelen hizmetçi çerkez köle Sırrıcemal’e acıyan Suphi’nin bu tavrını eleştiren Zehra onu Sırrıcemal’a yakınlaştırır. Daha sonra Suphi onunla yasak bir aşk yaşar. Daha da ileri giderek bir çocukları olur. Sırrıcemal evden başka bir eve geçer. Zehra kıskançlığı gereği onu başka kadınlarla iyice sefahetin içine çeker. Sonunda Suphi iradesizliğinin, Zehra da kıskançlığının cezası olarak trajik şekilde ölürler.
Nabizade’nin Karabibik isimli eserinin tiyatroya uyarlanmasını kutluyor, edebiyatımızın bu büyük kalemini yine hatırlıyoruz