Namaz kahramanlarından gelen mesajlar...

Yirmi bir yaşındayım ve Avusturya’da elektronik mühendisliğinde okuyorum. Annem kitabınızı duymuş ve bu yaz Türkiye’den hem dostlara dağıtmak için, hem de bizler için kitabınızdan almış. Bunu sevinerek söylüyorum ki kitabınızı okuduktan sonra, namazımı ihmal etmeye bahaneler bulamıyorum! Çok detaylı ve etkili bir çalışma olmuş. Unutkanlığımdan dolayı kitabınızı gittiğim arkadaşlarda unuttuğum oluyordu ve evlerinde bu kitabı bulanların okumaya başlayıp bırakamadığını da çok duydum...

Ufacık bir katkıda bulunmak istiyorum: Bilim ve dini aynı anda araştırmaya çok meraklı bir insanım. Ve sizin yazdığınız, Hz. Ali’nin namaz kılarken bir nevi hiçbir şey hissetmeden ameliyatla bacağındaki oku çıkarttırması, beni çok etkiledi...

Size geçen hafta araştırdığım bir konudan bahsetmek istiyorum. “Ölüm bilimi” diye bir araştırma dalı oluştu son zamanlarda. Bu bilim dalının amacı, ölüme çok yakın olan hastaların, gördüklerini ve hissettiklerini araştırmak. Bu hastalar, kalp krizi geçirenler veya çok riskli bir ameliyat için bedenleri sun’i bir ölüm vaziyetine getirilen birtakım diğer insanlar (sun’i ölüm, beyin ve kalp fonksiyonlarının tamamen durdurulması, yani uyku veya bayıltma değil).

Bu insanların büyük bir bölümü, hiçbir şey hatırlamıyorlar. Ama ölümün eşiğinden kıl payı dönenler var ki bahsettikleri çok ilginç! Ameliyat sırasında gözleri ve kulakları kapalı olduğu halde, beyinleri ve kalpleri fonksiyonsuz olduğu halde, hayata döndürüldükten sonra, ameliyatın tüm detaylarından bahsedebiliyorlar... Sanki bedenlerinden çıkıp, doktorların yanlarında durup kendi ameliyatlarını seyretmişçesine... Sadece görüyorlar ve duyuyorlar, vücutta bulunmadıkları için acı hissetmiyorlar. Bu durum, bilim adamlarına şunu gösteriyor:

Beyin eşit değildir bilinç (yani ruh). Beyin, ruhun üreticisi değil, sadece ruhun kullandığı bir alet...
Hz. Peygamber (a.s.m.), Hz. Ali ve diğer sahabelerin namazlarına döndüğümüz zaman ise, insanlığın bu yıldızlarının, namaza durdukları zaman, teslimiyet ve ihsanlı ibadetleriyle, ruhlarını bir nevi vücutlarından çıkarıp Allah’a (c.c.) çok daha yakın bir noktada toplayabildiklerini anlıyoruz. Ve ameliyat masasında ölüm anını yaşayanlar gibi, tamamen dünyadan uzaklaşıp, Peygamberimizin şu sözünü ispatlıyorlar:
"Namaz müminin miracıdır." Yani Allah’la buluşması, görüşmesi, konuşmasıdır.
Bunu, kitabınızda da bahsettiğiniz gibi, çok az insan başarabiliyor. Ve dediğiniz gibi de namazın dernekleri kurulmalı ve insanlar kendilerini bu konuda geliştirmelidirler.

(Hakkı Görgülü)