Ekrem KILIÇ
Na’t
“Yazdıklarım Muhammed’i (asm) medhetmeden uzak;
Süslendi belki şi’rim, O’nun ismi var diye.”
Üç büyük, küllî muarrif Hakk’ı tam ta’rîf eder:
Başda Kur’ân, sonra görmüş olduğun göklerle yer.
Âyet âyet zerrelerden bir kitabdır kâinât;
İşte ondan sor ki: “Kimdir Hâlik’ın?” bir bak, ne der?
Sonra meydân, Rahmeten li’l- âlemînindir, evet,
Âyete’l- kübrâsı kevnin, Zât-ı Ahmed, serbeser...
Dinleyip, ders almamız lâzımdır elbet bizlerin,
“Rabbimiz kimdir?” der, öğrenmek dilersek biz eğer...
Evvelâ, Bürhân-ı Nâtık, Enbiyânın Hâtemi
Bilmemiz lâzım, nasıldır; hem de kimdir? Bir beşer!
Doğru, insandır O, lâkin ma’nevî şahsiyyeti
Gör ne kıymetdârdır, hakkiyle olmuştur lider.
Sath-ı arz mescid ve gökler kubbeler hükmündedir.
Mekke bir mihrâbı; mü’min “Kâbe kıblem.” der, döner.
İşte Yesrib, bir büyük minber, münevver Zâtına;
Hutbeler söyler, nasîhatlar eder: milyon değer!
Ehl-i îmân, ittiba’ etmekdeler ef’âline;
Çünki rehbersiz bulunmaz yol, nasıl insan gider?
Sâde insanlar için sanmak abesdir, çünki O,
Cin, melek.. her türlü mahlûkàt için rahmet diler.
Hem o Peygamber bütün insanlığın sertâcıdır.
Onsuz insanlar olur hattâ şu hayvandan beter!
Enbiyâullâha başkandır Muhammed Mustafâ (asm);
Başka bir şey istemez, yalnız bu nâm, ünvân yeter!
Evliyûllâh için seyyid o Zât’dır, âşikâr!
Böyle bir mürşid bulunsun, her mürîd elbet erer...
Halka-i zikrinde kimler yok ki? Bak bir: enbiyâ,
Evliyâ, şemsler, kamerler, zerreler, seyyâreler...
Aslı, geçmiş enbiyâdır; meyvedir her evliyâ..
O’ysa, cennetden çıkan kıymetli, nûrânî şecer...
Müddeî, isbât eder da’vâsının her vechini;
Enbiyâ tasdîk eder, şâhid olur.. pek mu’teber!
Her velî bir başka cins imzâ koyar da’vâsına,
Her kerâmet zammedip kesbetdirir yüksek değer.
“Birdir Allâh!” der O zîrâ; “Başka yokdur bir ilâh!”
Her kavim putlar yapıp tapmış iken dörder – beşer...
Hey cehâlet! Doğru yoldan sapmış insanlık yürür;
İşte, Peygamber bu insanlar için çok gam çeker.
Sağ ve sol: mâzî ve müstakbel O’nun da’vâsına
Saf tutup, hep bir ağızdan: “Haklısın!” der, baş eğer.
Hadsiz imzâlarla te’yîd etmiş olsun bunca zât;
Hangi vehmin haddi artık, hakka bâtıl der geçer?
Her kanat te’yîd eder, icmâ’, tevâtürlerle der:
“Doğru söylersin ve hakdır verdiğin her bir haber.”
Hâkezâ, Tevrât’ın, İncîl’in işâret etdiği
Hem semâvî çok kitablardan çıkan pek çok eser
Bildirir Bürhân-ı Tevhîd’in açık evsâfını.
Bilse irhâsâtı insan, istemez hüccet; sezer.
Sonra, hâtiflerle kâhinler beşâret etmede...
Mu’cizâtın hepsi sağlam, ayrı şâhiddir birer.
Ap-açık binlerce hüccet.. duy; inan görmüş gibi.
Kàbil ammâ saymamız, bitmez – tükenmez; çok sürer...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.