Nazım Gökçek'in ortaokul talebesi iken Bediüzzaman'a yazdığı mektup
Vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz
Daha ortaokuldayken Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine aşağıdaki mektubu yazan ve manevi evladı olarak kabul edilen Nazım Gökçek ağabeyi vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz.
Onbinlerce gence iman, İslam ve Kur'an'ı tanıtan Nazım Gökçek ağabey 16 Nisan 2005 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştu.
***
Bismihi Sübhanehu
Ey inat ve temerrüt ile isyan ve zulmet-i küfür ile tuğyan edip, dehşetli dalalet çirkefine ve uçurumuna düşmüş bedbaht beşeriyete hidayet serdarı olarak lütuf ve ihsan olunan Fahrü’l-İslâm, Üstad-ı Âzam, Dellâl-ı Kur’ân, Halaskâr-ı Âlem-i İslâm, Tercüman-ı Nur, Mücahid-i Ekber, Gönüller Fatihi, pek muhterem, pek mükerrem, kahraman, müşfik, muazzez, aziz ve sevgili Üstadımız Hazretleri!
Evvela: Ellerinizden kemal-i hürmetle, kemal-i muhabbet ve kemal-i iştiyakla öper, ben kusurlu hakîri manevî evlâtlığınıza ve küfür ve dalalete karşı tesis edilmiş muazzam bir sedd-i Kur’ân ve hakkı batılın, imanı küfrün, nuru zulmetin savletinden kurtarmak üzere zındıkaya karşı açılmış haşmetli bir raiyet-i Furkan ve tam, kat’i ve hakiki bir tereşşuhat-ı Nur olan Risale-i Nur’un hizmetkârlığına kabulümü ilk ve son dileğim olarak bütün ruh u canımla istirham ve Bârigâh-ı Kibriyadan bütün varlığımla siz mübeccel Üstadımıza daha uzun ömürler, sıhhat ve afiyetler temenni ve niyaz eylerim.
Henüz ortaokul talebesiyim. Nur’un yeni ve müştak hizmetkârlarındanım. Rıza-yı İlâhî için Kur’ân’a, imana ve İslâmiyete vatan ve millete Risale-i Nur’la hizmete bütün mevcudiyetlerini vakf ve feda eden safî ve fedâî, aşık ve sadık, fedakâr ve cefakâr, mücahit ve muvahhit Nur kahramanı muazzez ağabeylerimin yolunda ve izinde olarak, cadde-i Kübra-yı Kur’aniyede sembolleşen varlığımızla abideleşen İlâhî imanınızla küfr-ü mutlakı kahr ve mahv için açmış olduğunuz, ebediyetlerin ve yemyeşil Cennetlerin pırıl pırıl, ışıl ışıl saf ve temiz nurlu ufuklarından ılgıt ılgıt esen, ümit ve hayat getiren edalı ve sadalı rüzgarlarla, dehşet, haşmet ve azamet içerisinde nazlı, niyazlı dalgalanan âlem-şümul bayrağınızın altında Nur’un aşıkı, Nur’un meftunu, Nur’un pervanesi ve Nur’un fedâisi olarak koşan, küçüğünden büyüğünden, gencinden ihtiyarından, kadınından erkeğinden, öğrencisinden öğretmeninden, işçisinden dişçisinden, hekiminden hâkiminden meydana gelen muazzam Nur kervanının, muhteşem nur-u iman ordusunun ardından boynumda kefen, göğsümde iman ve elimde Kur’ân olarak koşuyor boş kalan yerimi alarak safı doldurmaya ve böylece ihsan-ı İlâhî tarafından omzuma konulan hizmet-i Kur’âniye ve imaniyeyi ifaya çalışıyorum.
Elhamdülillah! Halık-ı Zülcelâlin ihsan ve hidayeti, Kur’ân-ı Hakîmin irşadı ve Risale-i Nur’un talimiyle o Nur’a ve mukaddes davanın hizmetine erdik. Rabb-i Rahimime milyonlarca hamd ü sena.
Üstadım Efendim! Dua buyurunuz, Allah u Teâla cümle kardeşlerimizi de, bizi de hayra muvaffak kılsın, daha ziyade nurlanmak ve ihlâs-ı tamme nasib ü müyesser eylesin, amin.
Cihanbaha Üstadımız Efendimiz! Biz burada bütün Nurcu kardeşlerimizle sırr-ı uhuvvet, ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile omuz omuza vererek, ihlâsı esas tutarak ve ölürsem şehidim, kalırsam Kur’ân’ın hizmetkârıyım parolasını düstur yaparak Kur’ân ve iman hizmetinde cansiperâne çalışmaktayız. Muhtelif yerlerde medreseler açtık. Her gün kardeşlerimizin adedi artıyor.
Antep’imizde küfr-ü mutlakın beli, cehlin dili ve dalaletin boynu kırılmak üzeredir. İnşaallah bir gün gelecek Allah-u Azimüşşanın izni ve iradesi ile Kur’ân-ı Hakîmin elmas bir kılıncı olan Risale-i Nur vasıtasıyla zındıkanın, kör dinsizliğin kökünü kazıyacağız, inşaallah.
Muhterem Üstadımız!
Biz Risale-i Nur’u şöyle anlıyor ve onun ayn-ı hak ve mahz-ı hakikat olduğunu şöyle izhar ederek neşrine çalışıyoruz:
Risale-i Nur, 130 risaledir, 115’i Türkçe, 15’i Arapçadır.
Risale-i Nur, muazzam, muhteşem, müzeyyen, mücehhez ve mükemmel bir tefsir-i Kur’ân’dır.
Risale-i Nur, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın bir mu’cize-i maneviyesidir.
Risale-i Nur, bir Nur-u Kur’ân’dır.
Risale-i Nur, kalbin güneşi, ruhun ateşidir.
Risale-i Nur, havza-i Cinanın gül-ü tevhididir.
Risale-i Nur, bir kâbe-i irfandır.
Risale-i Nur, gönlün huzuru, kalbin sürurudur.
Risale-i Nur’un davası, iman ve ihlâs; yolu, cadde-i kübra-yı Kur’âniye; mesleği Haliliye ve meşrebi de hıllettir.
Risale-i Nur, ehl-i hidayeti zulmet-i dünyadan bostan-ı bekâya, meydan-ı imtihandan Ravza-i Cinana ve zahmet-i hayattan rahmet-i rahata ileten bir müşrid-i azamdır.
Risale-i Nur, sofra-i Kur’ân, davet-i Rahmandır.
Risale-i Nur, bağ-ı Rıdvan, ayine-i Furkan ve kal’a-i Kur’ân’dır.
Risale-i Nur, perde-i zulümatı, nikab-ı galeti yırtmak, küfr-ü mutlakı, temerrüt ve dalaleti parçalamak ve savlet-i a’dayı def etmek üzere açılmış bir raiyet-i Kur’ân’dır.
Risale-i Nur’un maksadı ilim ve irfan, fen ve sanat silahıyla İ’lâ-yı Kelimetullahtır, sünnet-i Nebeviyeyi ihyâdır.
Risale-i Nur, fen ve ilim ile dalalete girip, inat ve temerrüt ile firavunkârane bir gurur ve dehşetli bir dalaletle hakaik-ı imaniyeye karşı çıkıp muaraza eden zındıkların, dinsizlerin, soysuzların, ahlâksız ve milliyetsiz ve firenkmeşreplerin inat ve temerrütlerini kıran, parçalayan Kur’ân’ın elmas bir kılıncıdır.
Risale-i Nur, zekâ eseri, fikir mahsulü değil, ilham eseridir.
Risale-i Nur, verdiği nurlu, hakikatli, merakâver, cazibedar dersleriyle taklidî imandan tahkikî imana yükseltir.
Risale-i Nur, tahkikî iman dersleri vererek meratib-i imaniyede teali, tereffu ve terakki ettirir.
Risale-i Nur, kalbin, aklın, ruhun ve vicdanın münevviridir.
Risale-i Nur’da her bir söz ve fikir, İlâhî bir ateş parçası gibidir. Düştüğü kalp ve gönülleri yakar, his ve duyguları alevlendirir, yıkar, temizler ve yükseltir.
Risale-i Nur, bu zamanın ruhî emrâzını tedavi edip iyileştiren misalsiz bir tiryaktır.
Risale-i Nur, imanın, Cennetin manevî bir tohumu, küfrün de Cehennem zakkumunun bir çekirdeği olduğunu ve bu hakikatlere mebni, kafirin bu dünyada manevî bir Cehennem ve mü’minin de manevî bir Cennet içinde bulunduğunu küfrün ve imanın, hidayet ve dalaletin hassas mizanlarına koyup tarttığı hadsiz hüccet ve delillerle ispat eder.
Risale-i Nur, bu asırda bir “urvetü’l-vüska”dır. Ona temessük eden, yapışan; küfrün, cehlin ve dalaletin zulmetinden imana, irfana Nur’a, hakka kavuşur.
Risale-i Nur, ehl-i imana hayat ve küfr-ü mutlaka memattır.
Risale-i Nur, hilkat-i âlemin muammalarının kâşifidir.
Risale-i Nur, dirilere hitap eder.
Risale-i Nur, nifak ve şikakı, fitne ve fesadı kökünden söküp atar ve yerine uhuvvet ve muhabbeti, vifak ve ittifakı, tesanüt ve teavünü tesis eder.
Risale-i Nur, etbaını riya, gurur, kibir, tasannu, temellük, hodfuruşluk, zillet, enaniyet, meskenet gibi ahlâk-ı seyyieden kurtarır ve vakar, tevazu, sıdk, şefkat, fazilet, merhamet, izzet ve mahviyet gibi ahlâk-ı hamîdeye kavuşturur.
Risale-i Nur, nice imansız kafirlerin, nice dinsiz zındıkların, nice zalim merhametsizlerin, nice gaddar adaletsizlerin, nice beyinli akılsızların, nice kör basiretsizlerin halkalı bellerini, tasmalı boyunlarını ve yukarı kalkık burunlarını, Kur’ân-ı Azimüşşanın elmas kılıncıyla kırmış, parçalamış ve Kur’ân-ı Hakîmin ulvî, kudsî, muazzam ve muhteşem hakikat ve esasları karşısında rüku ettirmiştir.
Risale-i Nur’a isnat, nisbet ve iftira edenler ondaki İlâhî hakikatlerin yüksek ve parlak nuruna bakmaktan, görmekten, anlamaktan ve inanmaktan aciz, naçiz, nasipsiz, kör, alîl, zelîl, sefil, meçhul, deli, denî, meczup, mecruh, me’cur, mefluç ve mütefessih bedbahtlardır.
Risale-i Nur’un hakkı batılın savletinden kurtarmak üzere açmış olduğu raiyet-i Kur’ân’ın altına koşan, sel olup coşan ve kaynayıp taşanlar ezelî ve ebedî gayenin İlâhî ve kudsî ateşi ile yanıp tutuşan, Nur’un aşıkı, Nur’un meclubu, Nur’un meftunu ve Nur’un pervanesi, mü’min, müslim, müttaki, musalli, cefalı, vefalı, sadık, said, cesaretli, basiretli, fedai, mücahit, muvahhit ve muhsin Müslümandır.
Ey canımızın canı, sertacımız, sevgili kahraman Üstadımız!
Bu nefes bu canda bitinceye kadar, bu ruh bu bedeni terk edinceye, bu fer bu gözde zâil oluncaya kadar Risale-i Nur’u okuyacağız, okutacağız, yazacağız, neşrinde bütün ruh u canımızla, sabır ve sebat, azim ve metanetle çalışacağız. Saçlarımız adedince başlarımız bulunsa ve her gün biri kesilse bu hizmet-i imaniyeden çekinmeyeceğiz ve çekilmeyeceğiz ve dünyayı başımıza ateş yapsalar hakikat-i Kur’âniyeye fedâ olan bu başları zındıkaya eğmeyeceğiz inşaallah!
Tekrar tekrar ellerinizden öper ve kıymettar dualarınızı bekleriz, Üstadımız Efendimiz.
Gaziantep Nur Talebeleri namına
Nazım Gökçek
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.