Necip Fazıl Kısakürek: Büyükdoğu Irmağı

Necip Fazıl Kısakürek: Büyükdoğu Irmağı

Mustafa ORAL'ın yazısı....

Necip Fazıl edebiyat, düşünce ve siyaset gibi toplumsal hayatın hemen her alanında önü alınamaz savrulmaların, gidip gelmelerin, kırılmaların, kopmaların, parçalanmaların olduğu bir dönemde yaşadı. Üstat gerek aksiyonel kişiliğinin en güzel timsali Büyük Doğu dergisi ile, gerekse de geniş manada edebiyat ve siyasetin bir potada eritildiği şiir, hikaye, roman, tiyatro ve makalelerinde genelde bütün insanlığı, özelde ise üzerinde yaşadığımız topraklardaki insanı inanç, kültür ve düşünce merkezli mezkur savrulmalardan ve kırılmalardan kurtaracak bir misyon üstlendi ve bunu layıkıyla ifa etti.

Ali Haydar Haksal İnsan Yayınları tarafından yayımlanan “Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Irmağı” isimli kitabında Üstadın şahsiyetinde ve eserlerinde karşılığını bulan bu misyonun altını derin çizgilerle bir daha çiziyor.

Haksal, Necip Fazıl’ın çok yönlü bir mozaik olduğunu ifade ederek söze başlıyor. Onun, hayatı bir bütün olarak ele aldığını, bu durumun onda şair, yazar, mütefekkir, aksiyon adamı gibi bir dizi meziyetin doğmasına imkan sağladığını ifade ediyor. Bu minvalde Haksal kitabında, Necip Fazıl’ın bu mozaik kişiliğine gönderme yapan bir dil kullanıyor. Bunun için okura kah bir inceleme ve deneme, kah bir makale ve tebliğ diliyle hitap ediyor. Kitabın bir kısmını Üstadın edebi kişiliğini anlatan inceleme ve deneme yazılarına, diğer kısmını da onun aksiyonel kişiliğinin meyve verdiği Büyük Doğu merkezli makale ve seminer tadındaki yazılara ayırıyor.

Haksal, Necip Fazıl’ın eserlerine ilham kaynağı olan, onlara yön veren nesne, varlık, hal ve durumları anlattığı  bölümde konak, ölüm, baba, anne gibi kavramların Üstattaki karşılıkları üzerinde duruyor.

Üstadın şiire getirdiği yeni sese, orijinal söyleyişlere, şiirindeki lirizme, dildeki akışkanlığa, Türkçe’deki yeniliğe katkısına, ben, ruh, iç derinlik gibi özgünlüklerine dikkat çekerek bu haliyle Üstadın Modern Türk şiirinin önemli bir açılımı olduğunun altını çiziyor. “Çile”nin bu anlamda bir zirve olduğuna işaret ediyor.

Haksal, Üstadın öykülerinin ilk bakışta bir tiyatronun bölümleri gibi durduğunu hatırlattıktan sonra ayrıntı ve yoğunluğun bu genel yapıya hakim olmadığı tespitinde bulunuyor. Onun çok rahat olduğunu, rahatlığının öyküleri daha bir sağlamlaştırdığını, bunun da öykü değeri bakımından önemli olduğunu vurguluyor. Yine Üstadın öykü yapısı bakımından bir endişesi olmadığını, dolayısıyla şairin mısralarının yer yer öykülerine de sindiğini belirtiyor.

Haksal, Üstadın romancılığına irdelerken “Kafa Kağıdı”nın acı çeken bir ruhun romanı olduğu yönünde bir değerlendirmede bulunuyor.

Haksal, Üstadın tiyatro eserlerini değerlendirdiği bölümde onun tiyatro eserlerinin okunurken de, sahnelenirken de insanda heyecan uyandırdığına, bunları tekrar tekrar okurken sürprizleri yaşama duygusunu artırdığına değiniyor. Bu anlamda Üstadın “Bir Adam Yaratmak” isimli eserinin Türk tiyatrosunun ufkunu açarak soluk aldırdığını, hatta  eserin Batı klasikleriyle boy ölçüşebilecek düzeyde olduğu yorumunda bulunuyor.

Haksal kitabın ikinci yarısını Necip Fazıl’ın büyük davası “Büyük Doğu”ya ayırıyor. Bir mefkurenin ismi olan Büyük Doğu dergisini “ruhun dirilişi” olarak niteliyor. Akabinde 16 devreye ayrılan derginin bilançosunu çıkarıyor. Dergi nasıl çıktı, neler yapıldı, dergide kimler yazdı ... gibi bir dizi merak edilen hususu kayıt altına alıyor.

Zeyl: Haksal’ın kitabı çok yönlü bir kitap. Edebi ve akademik dili ile geniş bir okuyucu kitlesinin ilgisini çekebilecek nitelikte. Her ne kadar Necip Fazıl’ın şair olarak yeri doldurulamıyorsa da en azından onu bir bütün olarak anlamak için bu kitap büyük bir boşluğu dolduruyor.