Necip Fazıl Kısakürek'in Hilali görmek bahsi
Necip Fazıl Kısakürek,İman ve İslam Atlası isimli eserinde 'Hilal'i Görmek ' bahsinde Müslümanların nasıl bir tutum takınması gerektiğini belirtiyor.
İşte Anadoluhaberim'in gündeme getirdiği Necip Fazıl Kısakürek'in o yazısı; Ramazanda en nazik işlemlerden birisiRamazan ile 1 Şevval gününün emin şekilde tesbitinde… Kamerin incecik bir kılgibi görünüp uçuverdiği gece o ayın müjdecisidir ve bu görünüşün ismi hilâldir. İslâmın ve bayrağımızın remzi olanhilâli tesbitte dünya üzerindeki Müslümanların gözlerinden başka şahit kabul edilemez.
İlim dedikleri hesabların sözde bilgi kibirinden başka mânâsı olamaz. İlimyanılabilir, fakat göz, görebildiğinde aldanmaz. Limanı gören gemi kaptanının pusulayaihtiyacı olamaz. İşi illa hesaba dökmek isteyenlerin inadı, hasta iyi olduktansonra ilaç vermeye kalkışan (formalite) yobazı doktorun ısrarına benzer. Hesabta “ilmel-yakîn” varsa, görmekte “aynel-yakîn” var… Ve esasen oruç emriböyle başlayıp böyle gittiğine göre yine böyle devam etmesi gerektiğinianlamamak ve dinî birtakım ilim kılıklı cehaletlerin emrine vermek ne idraksizlik!..
İşte kötü bid’at örneğinin ta kendisi ve çağ dışı olmak yerine çağ içi en (modern) şekli!…·Ramazanda, ilim dedikleri, hakikatte birbirininyanlışını çıkarmaya memur bilgi tezgâhtarlarının hatası şuradan bellidir ki, bir kerecik olsun tayinleri doğru çıkmamış ve bildirdikleri gün daima önceye değil, 1 gün sonraya gelmiştir. Önceye gelseydi, diyebilirdik ki, Müslümanlar hilâli 1 gün sonra gördü; ya evvel görenlerin gözleri neye tesadüf etti? Hilâl yerine bir göktaşına mı? Bu meselede anlayışsızlık yürekler acısıdır; ve Bayram gününe dek uzandığı için Müslümanları haram günde bile oruç tutmaya zorlayıcıdır.
Eskiden, haberleşmenin zor olmasına ve her mıntıka kendi görgüşahitlerine dayanarak iş görmesine rağmen bozulmayan düzen, şimdi Filipinlerdebile Hilâl görünse bir anda dünyaya yayılabileceği mesut şartlar içindebedbahttır. Niçin öbür İslâm ülkelerinde ilme itibar yok da bizde var? Zaman vemekân dışı yaşıyoruz da onun için… Asıl ilim, ilmi anlamaktır.
Hadis emri, “Oruca hilâli görmekle başlayınız ve eğer görmek mümkün olmazsa Şaban ayını 30 gün sayarak ertesi günüRamazan kabul ediniz!” meâlinde iken, bu işde gayretkeşlik, budala birnâdânlıktan başka bir şeye yorulamaz. ·Havanın açık bulunduğu şartlarda hilâli görmemek mümkün olamaz; bütün dünyada da kapalı olması imkânı düşünülemez…
O halde bunca basit bir işde bu gaflet ne demek ola?.. Dünyanın bir yerinde ikiMüslüman ve adil şahit “gördük!” der demez gerçekleşecek ve o anda bütün İslâmalemine yayılabilecek bir vâkıa üzerinde bu çekişme abstir. Şeriatte, mevkiin en yüksek yerine çıkıp göğü tarassut eden iki âdil Müslümanın şahitliği yeterlidir.
Ramazan içinde de büyüyen ayın kaçıncı gününü kaydettiği belli olacağına göre Şevval’in ilkgününü tesbit kolaylaşmaktadır. Bütün zorluk bazı kamerî aylarının 29 çekmesinden doğmakta ve bunun çaresi de yine rûyete dayanmakta… O halde?..
Bu şartlar altında Müslüman –Türk’evazife, intibaksızlık görüldü mü, son günü oruç tutmayıp Bayram çıkar çıkmazilk ve son olarak iki günü kaza etmek… Birinde “ya geç kaldımsa?”, öbüründe “yaharam güne tesadüf ediyorsam?” kaygısı…·
Bu şekilde rûyet, “Kifâyet Farzı” olarakvâcib…·Siz farz ve vâcible alıp vereceğiolmayanlara değil, emriyle oruç tuttuğumuz Allah’ın gösterdiğine göre işgörünüz. Bu bahiste bilgiçlik ve müneccimlik iddialarına itibar olmadığı en eski devirlerden beri İslâmî bir ölçü…
NFK-İMAN ve İSLÂM ATLASI-Sayfa:170-171
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.