Nefis muhasebesinde vicdanın sesini dinlemek
Nefis muhasebesi, insanın arzularını, hırslarını ve davranışlarını denetlemesi, doğru veya yanlışlarını vicdanının süzgecinden geçirip bir değerlendirmede bulunmasıdır
Ali İhsan Er'in yazısı...
Her akşam eksik ve yanlışlarını bir kere daha gözden geçirir; her sabah hatalarını giderme, ahiret hesabına kaçırdığı fırsatları telafi etme ve ötelere azık hazırlama azmiyle hayata açılır...
Müminin, yapıp ettiklerini hemen her gün gözden geçirip hayırlı faaliyetlerini şükürle karşılaması, günahlarını da istiğfarla gidermeye çalışması, bu şekilde sürekli nefsiyle hesaplaşması, kendi kendini sorgulaması ve her zaman muhâsebe duygusuyla dopdolu yaşaması gerekir.
Bazen “insanın kendiyle yüzleşmesi”, bazen “nefsin sorgulanması” ve bazen de “nefis muhâsebesi” olarak isimlendirdiğimiz bu iş, insanın arzularını, hırslarını ve davranışlarını denetlemesi, doğru veya yanlışlarını vicdanının süzgecinden geçirip bir değerlendirmede bulunması şeklinde gerçekleşir. Gerçek bir mümin, ömrünü nefsiyle mücâdele ederek sürdürür. Kalbine uğrayan hâtıralara ve kafasından geçen düşüncelere bile parola sorar. Her akşam eksik ve yanlışlarını bir kere daha gözden geçirir; her sabah hatalarını giderme, ahiret hesabına kaçırdığı fırsatları telafi etme ve ötelere azık hazırlama azmiyle hayata açılır.
HESABA ÇEKİLMEDEN ÖNCE
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz en büyük mahkemede hesaba çekilmeden önce dünyadayken sık sık nefsi sorgulamayı akıllılık ve müminlik emaresi olarak zikretmiş; Hazreti Ömer Efendimiz (ra) de Allah Resûlü’nden işittiği bu hakikati farklı bir üslupla seslendirerek şöyle buyurmuştur:
“Ahirette hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin. Ötede amelleriniz tartılmadan önce burada kendiniz tartın. En büyük arz ve mahkeme için şimdiden gerekli hazırlıklarınızı yapın. Bilin ki, o gün huzura alındığınızda size ait hiçbir şey gizli kalmayacak ve bütün sırlarınız bir bir sayılıp dökülecektir.” Allah’a ve ahiret gününe inanan bir insan, yanlışları ve doğruları, hataları ve isabetli tavırları, kaybettikleri ve kazandıkları açısından her gün bir kere daha nefsiyle yüzleşmelidir.
Ancak bunu kötülük ve fenalıklarını deşeleyip kendini aşağılamak suretiyle yapmamalı; aksine, nefsini karşısındaki bir kanepeye oturtup, onu “rasyonel, insaflı ve uzman” bir hekimin hastasını muayene etmesi edasıyla sorgulamalıdır.
Evet, nefsiyle yüzleşen insan, evvela onu farklı bir varlık gibi görüp muhatap almalı, onun hakkındaki tenkitlerini, takdirlerini dile getirmeli ve onun cevaplarını dinlemelidir. Sonra da ortaya konulan düşünceleri, yöneltilen soruları, nefisten gelen itirazları veya kabulleri bir hakeme arz etmeli ve onun değerlendirmelerine kulak vermelidir. İşte o hakem, olsa olsa insanın en doğru söyleyen sistemi, yani vicdanı olabilir. Bundan dolayı, nefis muhâsebesinde vicdanın sesini dinlemek, onun ölçülerini esas kabul etmek ve nihaî kararı ona tasdik ettirmek gerekir.
KENDİNİ SORGULA
Nefis mekanizması, her türlü şehevî arzu, istek ve kaprislerden; bazı hikmetlerle belli maksatlar için insana verilen kin, nefret, öfke, hiddet ve inat gibi duygulardan meydana gelmiştir. Bundan dolayı, dünden bugüne ruhun terbiyesinden ve kalbin temizlenmesinden bahsedilirken nefis için de “tezkiye” ifadesi kullanılmıştır. Nefis; kibir, gurur, bencillik, haset, kin, öfke, düşmanlık.. gibi şeytanî hususiyetlerine rağmen, onu kalb ve ruhun arkadaşlığına yükseltebilecek önemli bir potansiyeli de özünde taşımaktadır.
O, ciddi bir manevi yolculukla şeytanî özelliklerinden birer birer sıyrılabilir; üzerindeki cismâniyete ait karanlıkları arka arkaya yırtıp sürekli kötülüğü emredici oluş halinden kurtularak temizlenmiş hale gelebilir. Ayrıca nefis, insandaki metafizik gerilimi tetikleyen çok önemli bir unsur sayılır.
O, insanı sürekli uğraştırır; onun gaflete düşmesine asla fırsat vermez ve insandaki mücadele azmini biler. Onun içindir ki, insanı sadece mânâ yönüyle ele alıp terbiye etmek veya onu vicdan mekanizmasından ibaret kabul ederek yalnızca ruh terbiyesiyle meşgul olmak yeterli değildir. Aynı zamanda, nefsin temizlenmesi ve insana verilen negatif duyguların da hayır istikametine çevrilmesi gerekir...
Bugün