Cennet hazinelerinden bir hazine ister misiniz
Cennet hazinelerinden bir hazinenizin olmasını isterseniz yapmanız gereken şey çok basit...
Ali Demirel'in yazısı
"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh-Gerçek güç ve kuvvet ancak Allah'a aittir" duası gönül dünyamızı ışıklandırır, bizi kendimizi beğenme hastalığından kurtarır ve bize hem bu dünya, hem de ahiret saadetinin anahtarını kazandırır.
Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.s), ordusunun önünde Hayber'e doğru yola çıkar. Bir vadiden geçerken sahabilerden bazıları yüksek sesle tekbir getirmeye başlarlar. Efendimiz:
"Yavaş tekbir getiriniz. Çünkü siz ne sağıra dua ediyorsunuz, ne de gaibe sesleniyorsunuz. Muhakkak ki siz, her şeyi işiten ve size çok yakın olan Allah'a dua ediyorsunuz. O her zaman sizinle beraberdir" buyurur.
Peygamberimizin arkadaşlarından Abdullah bin Kays diyor ki:
"Ben bu sırada Peygamberimizin bineğinin arkasında idim ve "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh (Gerçek güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur)" demeye başladım. Efendimiz, sesimi işitti ve "Ey Abdullah" diye seslendi. Ben: "Buyur Ey Allah'ın Rasûlü" dedim. "Ey Abdullah, sana Cennet hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi?" dedi. Ben de "Haber ver Ey Allah'ın Rasûlü anam babam sana feda olsun" dedim. Efendimiz: "O kelime, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh'tır buyurdu." (Müsned, 5/156)
BU DUA BİZE NE ANLATIR?
Peygamber Efendimizin bu duayı nazara verirken "Cennet hazinelerinden bir hazine" demesi gayet manidardır. Demek ki cennetin de kendine göre hazineleri vardır, onlardan bir tanesi de bu duadır. Anlaşılan o ki, cennet hazinelerinden biri olan bu duayı yapmak, insanı cennete layık ve ehil hale getirmektedir.
Bu duayı manasını anlayarak ve tam duyarak söyleyebilenler, Cennete girenlerin tattıklarını tadacak, onların orada elde edecekleri keyfiyet ve ruh coşkunluğunu henüz dünyada iken elde edebileceklerdir. Bir başka yaklaşımla bu duayı çokça söyleyenler yaptıkları her işte Allah'ın yardımını göreceklerdir.
Mana büyükleri bu duayı günün herhangi bir vaktinde yüz defa söylemenin, söylerken de onun manası üzerinde tefekkür etmenin, gönül dünyamızı ışıklandıracağını, bizi kendimizi beğenme hastalığından kurtaracağını ve bize hem bu dünya, hem de ahiret saadeti kazandıracağını söylerler.
Bugün