Din ile bilimin artık barış yapması lazım

Din ile bilimin artık barış yapması lazım

Sızıntı, Yeni Ümit ve Hira dergilerinin ortaklaşa tertiplediği "Uluslararası Kur'an ve Bilimsel Hakikatler-2" sempozyumunda, Prof. Dr. Yunus Çengel'in tebliği...

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Dekanı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus Çengel: Biyolojik göz karanlıkta akıl gözü de cehalet ortamında göremez

Nur kavramını anlamak için basit bir örnek ilimdir. Bildiğimiz ışık, biyolojik göz ile varlıkların ve olayların dış yüzünü görmemizi sağlar. İlim, varlıkların ve olayların iç yüzünü aydınlatıp mahiyetini akıl gözüne gösteren madde-dışı bir ışık yani nurdur. Bildiğimiz ışık varlıkların dış yüzünü ve dışa dönük fiziksel özelliklerini, bilgi ışığı ise varlıkların iç yüzünü ve mahiyetini gösterir. İnsanlık için aydınlanma, ilim ışığı ile olur. Biyolojik göz, bildiğimiz ışık ile hali görür. Akıl gözü ise nurani ilim ışığı ile hal ile beraber geçmiş ve geleceği görür, ve insanı 'zaman üstü' bir varlık yapar. Biyolojik göz ışıksız ortamda yani karanlıkta göremez ve ışık olmasaydı gözün varlığı anlamsız olurdu. Akıl gözü de cehalet ortamında göremez ve ilim olmasaydı aklın varlığı abes olurdu. İlim kainatta ezelden beri var olan manevî bir katman veya ışıktır, ve zaman-mekan üstüdür. Toplumları aydınlatmada, ilim güneşi münevverlerin yaydığı ilim ışığı, gökteki güneşin verdiği ışıktan önemsiz değildir. İlim tahsilinin temel gayesi ve neticesi, kişinin akıl ve fikir aleminin inşası, imarı ve aydınlatılmasıdır. Tabii bu fiziki değil nuranî bir aydınlanmadır. Kuantum mekaniği aslında zaman ve mekan üstülüğün, yani bir anda çok yerde olmanın ve her yere bir anda gidebilmenin, yani nuraniyetin, inkarı mümkün olmayan bir realite olduğunu kör gözlere bile göstermektedir. Atom üstü dünyada nuraniyeti hapseden deterministik Newton kanunları ve dolayısıyla kesafet hakim iken, atom altı dünyada madde latifleşmekte ve nuraniyet bariz bir tarzda hükmetmeye başlamaktadır. Bu gözlemler ışığında takınılması gereken en objektif yaklaşım, bilim kurumu tarafından nuraniyetin bir fenomen (vakıa) olduğunun itiraf ve ilan edilmesi ve varlıklara sadece maddî objeler olarak değil, maddî ve nuranî objeler olarak bakılmasıdır. Nuraniyet vasfı, atom altı dünyada her seviyede, atom üstü dünyada ise canlılarda ve bilhassa insanlarda hakim olan özelliktir.

Nuraniyet kavramı ve yarı-nurani bir varlık olan güneş analojisi ile teolojide de aklı zorlayan ve deterministik felsefe ile şartlanmış aklın kabul edemeyeceği birçok mesele kolayca halledilebilmektedir. O yüzden nuraniyet kavramı, hem fen bilimlerinde hem de sosyal bilimlerde olmazsa olmaz bir kavram olarak yerini almalıdır. Bu yola girilirse din ve bilimin birbirine yaklaşacağı ve bu olursa çok kötü şeyler olacağı yersiz korkuları ve asılsız telaşları da artık terk edilmelidir. İnsanlığın saadeti, insanların hayatında büyük rol oynayan bu iki büyük kurumun eski kırgınlıkları ve birbirini inkarı bırakıp barış yapmalarını ve birbirlerine destek olmalarını gerektirmektedir. Oluşacak olumlu hava, her iki kurumun da gelişimine katkı yapacaktır.

Zaman