Cenab-ı Hakk'ın bana verdiği hastalık...
Günün Risale-i Nur dersi...
Bismillahirrahmanirrahim
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Şimdi bir halimi size beyan etmek lâzım geliyor tâ başka sebepler sizi müteessir etmesin. O hal de şudur:
Bu yirmi sene tazyik neticesi, ehemmiyetli ve müzmin bir hastalık bana ârız olmuş. Zaten eskiden beri o hastalığın esası bende vardı ki, ona merdümgirizlik, yani, insanlardan çekinmek, temas etmemek, temastan müteessir olmak... Hattâ şimdi en hafif ruhlu bir kardeşim, bir şakirdimle görüşmeyi—fakat Risale-i Nur hizmetine ait olmamak şartıyla—ruhum kaldırmıyor. Hattâ dostâne bakmaktan cidden müteessir oluyorum.
Bu ehemmiyetli halde insanların bana karşı zulüm ve cinayetleri bir vesile olduğu gibi, inayet-i İlâhiye ve kaderin adaleti ve hizmet-i imaniyedeki ihlâsın muhafazası en ehemmiyetli bir sebeptir ki, hem zulm ü cinayet-i beşeriyeyi hiçe indiriyor, hem bu hastalığı tam bana sevdiriyor, sabır ve tahammül verir.
Nasıl ki insanlar evham yüzünden beni temastan men ede ede âsâbıma dokundurdular;
inayet-i İlâhiye dahi, hizmet-i imaniyedeki ihlâsı kırmamak ve tasannukârâne hodfuruşluk vaziyetine girmeye mecbur etmemek ve ziyade hüsn-ü zan edenlerin karşısında beni tekellüflere ve gösterişlere mecbur etmemek ve bu zamanda çok tesir eden şahsıma karşı teveccüh, muhabbet ve hizmete zarar veren kendini makam sahibi göstermek vaziyetinden kurtarmak ve Kur’ân’dan gelen Risale-i Nur’un elmas gibi hakikatlerini bana mâletmekle cam parçalarına indirmemek hikmetleriyle, Cenâb-ı Erhamürrâhimîn bana bu hastalığı vermiştir.
Ben, Cenâb-ı Hakka şükrediyorum. Siz de müteessir olmayınız, memnun olunuz. Fakat fıtrî teellümlere karşı, tahammülüm için duanıza muhtacım.
Aziz kardeşlerim,
bize teslim olunan kitaplarımın yaldızlı kaplı büyük mecmualardan bir kısmına baktım, gördüm ki: Nur, gül fabrikalarının elmas kalemleriyle yazdıkları risaleler, o yaldızlı kaplar içinde bazan on beş yirmi risale içinde bulunan mecmualar o kadar güzel birer elmas kılıç hükmünde düşmanlarına karşı kendilerini büyük makamlarca ve mahkemelerde müdafaa etmek hikmetiyle—hiçbir sebep yokken, birden bire Risale-i Nur’u büyük mecmualar tarzında yaptırmaya hapsimizden beş ay evvel başladık—bunda büyük bir inayet-i İlâhiye olduğuna şüphem kalmadı ve feylesofların mağlûbiyetinin hikmetini anladık. Çünkü içtimada eczaların kuvvetinden çok ziyade bir kuvvet, hususan müdafaa vaktinde içtima ve tesanüdden ileri geliyor.
Kardeşlerim, çoktan size söylemek lâzım gelirken unutmuştum. Kerametli Yirmi Dokuzuncu Söz, o Sözün yalnız birinci makamıdır. O Sözün ikinci makamı ise, ehemmiyetine binaen—ki, bir vecihte ona da “Âyetü’l-Kübrâ” namını İmam-ı Ali Radiyallahu Anhu vermiş olan—Yirmi Dokuzuncu Lem’a-i Arabiyedir ki, “Allahu Ekber” gibi sâir tesbihatın mertebelerindeki Nur’ları beyan ediyor ve Hizb-i Nuriyenin de bir me’hazıdır.
Umum kardeşlerime birer birer selâm ve dua ederim. Gizli olan her gecede muhtemel bulunan leyle-i Kadirlerinizi tebrik ederim. (Emirdağ Lahikası, 1. Cilt, 34. Mektup)
Kardeşiniz
Bediüzzaman Said Nursî
Lügatler :
Allahu Ekber : “Allah En Büyüktür”
Ârız Olma : Bulaşma, İlişme
Âsâb : Damarlar; Sinirler
Âyetü’l-Kübrâ : En Büyük Delil Anlamına Gelen Risale-İ Nur’da Bir Bölümün Adı; Yedinci Şuâ
Aziz : Çok Değerli, İzzetli
Beyan Etme : Açıklama, Anlatma
Beyan Etmek : Açıklamak, İzah Etmek
Bilmukabele : Karşılık Olarak
Binaen : Dayanarak
Cenâb-I Erhamürrâhim : Merhametlilerin En Merhametlisi Olan, Sonsuz Şeref Ve Azamet Sahibi Yüce Allah
Cenâb-I Hak : Hakkın Ta Kendisi Olan Sonsuz Şeref Ve Yücelik Sahibi Allah
Dostâne : Dostça, Dost Gibi
Ecza : Cüzler, Bütünü Oluşturan Parçalar
Ehl-İ Hakikat : Tarikat Ve Tasavvuf Yoluna Girmeden, Sahabe Gibi Doğrudan Kur’ân Ve Sünnetteki Hakikatlere Ulaşanlar
Elzem : Çok Gerekli
Evham : Kuruntular, Şüpheler
Feylesof : Filozof; Felsefe İle Uğraşan, Felsefeci
Fıtrî : Doğal, Yaratılıştan Gelen
Hakikat : Gerçek, Doğru
Hikmet : Gaye, Maksat
Hikmet : Sır, Gaye, Fayda
Hizmet-İ İmaniye : İman Hizmeti
Hodfuruşluk : Kendini Beğendirmeye Çalışma
Hususan : Bilhassa, Özellikle
Hüsn-Ü Zan : Güzel Düşünce
İçtima : Toplanma, Bir Araya Gelme
İhlâs : İbadet Ve Davranışlarda Sadece Allah Rızasını Gözetme; Samimiyet
İhsan : Bağış, İkram, İyilik
İnayet-İ İlâhî : Allah’ın İnayeti, Yardımı
İnayet-İ İlâhiye : Allah’ın İnayeti, Yardımı
Kader : Allah’ın Meydana Gelecek Hâdiseleri Olmadan Önce, Takdir Etmesi, Plânlaması
Keramet : Allah’ın Bir İkramı Olarak Ortaya Çıkan Olağanüstü Hâl Ve Fiil
Leyle-İ Kadir : Ramazan Ayı İçinde Bulunan Mübarek Gece
Mahviyet : Alçakgönüllülük
Mazhar Eyleme : Eriştirme, Ulaştırma
Mecmua : Belli Bir Konuda Yazılan Yazıların Bir Araya Toplanmasıyla Oluşan Kitapçık
Medar : Dayanak Noktası, Kaynak
Me'haz : Kaynak
Men : Yasaklama
Merdümgirizlik : İnsanlardan Sıkılganlık, Kalabalıktan Hoşlanmayıp Yalnızlık İsteme Hâli
Mertebe : Derece, Makam
Muhabbet : Sevgi
Muhafaza : Koruma
Müdafaa : Savunma
Müteessir Olma : Etkilenme, Üzülme
Müzmin : İyice Yerleşmiş, Kronik
Radiyallahu Anh : Allah Ondan Razı Olsun
Risale : Küçük Çaplı Kitap; Risale-İ Nur’un Her Bir Bölümü
Sâir : Bir Şeyden Geri Kalan, Başkası, Diğeri
Sıddık : Çok Doğru Ve Bağlı
Sıddık : Çok Doğru Ve Bağlı
Suret : Şekilde
Şakird : Talebe, Öğrenci
Tasannukârâne : Yapmacık Bir Şekilde Davranma
Tazyik : Baskı, Ağırlık
Teellüm : Elem, Keder, Acı
Tekellüf : Zahmet
Terk-İ Enaniyet : Benlik Ve Enaniyetten Vazgeçme
Tesanüd : Dayanışma
Tesbihat : Allah’ı Her Türlü Kusurdan Yüce Tutarak Şanına Lâyık İfadelerle Anma
Tevazu : Alçakgönüllülük
Teveccüh : İlgi, Yönelme
Vaziyet : Durum, Hâl
Vecih : Şekil, Tarz
Yirmi Dokuzuncu Lem'a-İ Arabiye : Arapça Olarak Temin Edilen Yirmi Dokuzuncu Lem’a
Ziyade : Çok, Fazla
Zulm-Ü Cinayet-İ Beşeriye : İnsanlığın Cinayet Zulmü, Suçu