Caminin adabı, kulun hakkı var

Caminin adabı, kulun hakkı var

Cami adâbı çoğu kez göz ardı edilen bir konu

Aslıhan Köşşekoğlu'nun haberi:

Cami adâbı çoğu kez göz ardı edilen bir konu. İbadete mani olacak kadar yüksek sesle konuşulması, namazda çalan cep telefonları, temizliğe dikkat edilmemesi bariz örnekleri. Oysa cami ziyaretinde kıyafetlerimizden, davranışlarımıza kadar dikkat etmemiz gereken çok şey var.

İbadet ya da ziyaret amaçlı gittiğimiz camilerde göze hoş gelmeyen manzaralarla karşılaşırız bazen. Giriş çıkışlarda ayakkabıların erken ya da geç çıkarılması, cami içinde yüksek sesle konuşulması, namaz esnasında sanki o saate ayarlanmış gibi ısrarla çalan cep telefonları... Bir de, özellikle yaz aylarında "serin serin yatayım" düşüncesiyle kendini ibadethanenin orta yerine atanlar! Hava sıcaklıklarının yüksek olduğu illerden benzer kareler her sene yansıyor medyaya. Görüntüler genellikle aynı: Güneşin en tepede olduğu saatlerde klimalı camilerde neredeyse ibadet edecek yer bırakmayan onlarca vatandaş. Haliyle bir de "Cami ibadet yeridir, uyku değil." diye serzenişte bulunanlar...

Cami içerisinde ya da çevresinde dikkat edilmeyen daha birçok husus var. Türkiye'nin en büyük camilerinden Adana Sabancı Merkez Camii'nde şahit oluyoruz bir örneğine. Bebek arabasını halının üzerinde yürüterek caminin içindeki kadınlar bölümüne sokmaya çalışan annenin davranışını haliyle yadırgıyoruz. Ancak bizim dışımızda garipseyen pek kimse yok. Çünkü bu tür örnekler hemen her gün yaşanıyor burada. Benzer manzaralara Eyüp, Yeni Camii gibi ziyaretçisi çok olan camilerde de rastlıyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı yerli ve yabancı ziyaretçilerin camileri gezmesine yardımcı olmak üzere bazı tedbirler alındığını söylüyor. Tarihî ve turistik camilerde "Turistlerin Cami İçinde Uyacakları Esaslar" Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca olarak cami girişlerinde yazılı. Başkanlığın süreli yayınlarında da cami adabı konusunda sürekli bilgilendirme yapılıyor. Ancak özellikle doğuda görülen camide uyuyanlarla ilgili herhangi bir çalışma yok şimdilik.

Adâbına uygun dinlenilebilir

Yaz aylarında camilerde uyuyan insanların oluşturduğu manzaranın göze hoş gelmediği kesin. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız ilahiyatçıların söylediklerine bakılırsa cami adabına da uygun değil. İlahiyatçı Prof. Dr. Suat Yıldırım; Hanefi, Maliki ve Hanbeli mezhebine göre, insanların yaşadıkları şehirde camilerde uyumasının mekruh olduğunu söylüyor. Yalnızca misafir olarak o şehirde bulunanlar, başka yerde kalma imkânı bulamazlarsa camide uyuyabilirler. Şafiilere göre ise herhangi bir şart olmaksızın camide uyumak caiz. Genel olarak bakıldığında mecburiyet olmadıkça uyumak doğru değil Yıldırım'a göre.

Cami ve Cemaat Adabı kitabının yazarı Mehmet Ali Karahasanoğlu ise camilerin ibadet yeri olduğu, camiye giren kişinin bu anlayış içinde olması gerektiğine dikkat çekiyor. Camiye ibadet maksadıyla gelip namazdan sonra orada adabına uygun tarzda bir süre dinlenilebilir. Ancak, gelişigüzel, ayaklar uzatılarak, başkalarını hissen rahatsız edecek şekilde oturmak, uyumak ve uyurken nahoş sesler çıkararak etrafı rahatsız etmek hoş karşılanacak bir durum değil.

Çocuklar cami adâbını yaşayarak öğrenmeli

Camilerde kadınlara özel mekânların bulunmamasından kaynaklanan sorunlar da oluyor. Çoğu camide maalesef kadınların abdest almalarına elverişli yerler yok. Bu anlamda kadınların tedbirli olup evden çıkarken abdestli bulunmalarında fayda var. Giriş çıkışlarda kadınların erkeklerle aynı kapıyı kullanması da bazen sıkıntılara sebep oluyor. Suat Yıldırım, eğer ayrı kapı yoksa kadınların ezandan önce girip erkek cemaatin dağılmasından sonra çıkmasını öneriyor. Çocuklar camilerin olmazsa olmazı elbet. Erken yaşta namazla, camiyle, cemaatle tanıştırılması Efendimiz'in de ailelere önemli tavsiyelerinden. Bu konuda hem anne-babalara hem de cemaate büyük iş düşüyor. Yıldırım yapılması gerekenleri şu şekilde açıklıyor: "Kadınlar çocuklarına sahip çıkıp cemaatin ibadet huzurunu bozmamalarına gayret göstermeli. Yavaş yavaş cami adabı eğitimi kazandırmalı. Çocukların, önlenmesi mümkün olmayan ses ve hareketlerinden ötürü cemaatin de anlayışlı olması gerekir. Küçük çocukların altını değiştirme gibi işler caminin içinde değil de cami çevresinde başka yer varsa orada yapılmalı. (Yoksa mecburiyet sebebiyle caminin bir köşesinde yapılabilir. Tabii bunu yaparken temizliğe azami dikkat etmeli) Çocukları ve kadınları ibadetten uzak tutma vebalini hiçbir yetişkin yüklenmemelidir. Aksine, cami ile irtibatlarının artırılmasını sağlayan birtakım programlar planlanmalıdır."

Ziyareti fırsata çevirin

Cami ziyaretinde genel adaba dikkat edileceği gibi, küçük detaylarla da sevap haznemizi genişletebiliriz. Mehmet Ali Karahasonoğlu camiye yürürken attığımız her adımdan ötürü bir günahımızın bağışlanacağı ve bir sevap verileceği ümidini taşımamız gerektiğini söylüyor. Diğer önerilerini ise şöyle sıralıyor: "Ezandan önce camiye vardıysak itikaf sünnetine niyet edip, 'Ya Rabbi rahmet kapılarını bana aç!' diyerek camiye girip oturmadan iki rekat "tahiyyetü'l-mescid" namazı kılınabilir. Ezana kadar kıbleye dönüp hayatımızın muhasebesini yaparak ahirete ne kadar hazır olduğumuzu düşünebiliriz. Zikir, salavatla ruhi hayatımızı canlandırmaya çalışabiliriz."Günümüzde çok fazla uygulanmayan Tahiyyetü'l-Mescid müstehap bir namaz. İki rekât nafile namaz şeklinde kılınıyor. Bir mescide girip de meşguliyetinden veya vaktin uymamasından dolayı kılamayanların: "Sübhanellahi velhamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallahu vallahu ekber" demesi öneriliyor.

Fotoğraftan ibadete vakit kalmıyor

Umre ziyaretinde ya da tarihi camilere yapılan ziyaretlerde fotoğraf ya da video çekmeyi neredeyse adet edindik. Bu mübarek mekânlardan hatıra kalacak birkaç kare alınmasında elbet sakınca yok. Ancak bazen o kadar abartılıyor ki farkında olmadan o anın feyiz ve bereketinden uzaklaşılıyor. Prof. Dr. Yıldırım bilhassa Kabe-i Muazzama ve Mescid-i Nebevi ve diğer büyük camilerde bu işle çokça oyalananlar olduğuna dikkat çekiyor ve şöyle diyor: "Sevapların bine, yüz bine çıktığı fırsatları heba ettikleri gibi başka ibadet edenlerin de dikkatlerini dağıtmaktadırlar. Kısa bir çekimle yetinme, bir hatıra alma merakı mazur görülebilir."

Cami adâbına uygun davranışlar

Camiye, abdestli, temiz elbise ve düzgün kıyafetle girilmeli.

Camiye, önce sağ ayağını atarak girmeli.

Camiye girerken Peygamber Efendimiz'e salavat-ı şerife okunmalı.

Camiden çıkarken önce sol ayağını dışarı atmalı.

Ayakları ve çorapları kirli olarak camideki halı ve kilimlere basmamalı.

Bir özrü yoksa camide ayaklarını uzatarak oturmamalı.

Camide bağırıp çağırmak, gürültü etmek ve dünyaya ait şeyleri konuşmak, birbirini iteklemek gibi saygısız davranışlardan sakınmalı.

Soğan, sarımsak yiyerek ağzının kokusu ile camiye gidip cemaati rahatsız etmemeli. Bu listeye sigara da eklenebilir.

Yanındakileri tiksindirecek davranışları bulunmaktan kaçınmalı. Camide Kur'an okunuyor veya vaaz yapılıyorsa dikkat ve saygı ile dinlemeli.

Camiye geç gelenler, boş buldukları yerde oturmalı, ön saflara geçmek için cemaati rahatsız etmemeli.

Zaman