Barış için Londra'dan Filistin'e gidiyorlar

Barış için Londra'dan Filistin'e gidiyorlar

Bisikletle Londra'dan Filistin'e ulaşmayı amaçlayan PEDAL grubu, geçtikleri ülkelerde İsrail'in haksız uygulamalarını anlatıp Filistin'de ekmek üzere tohum topluyor

Zeynep Kılıç'ın haberi

Bisikletle Londra'dan Filistin'e ulaşmayı amaçlayan PEDAL grubu, geçtikleri ülkelerde İsrail'in haksız uygulamalarını anlatıp Filistin'de ekmek üzere tohum topluyor. Ekilen yerden barış çıkar umuduyla!

İşgal altındaki bir ülkede toprakla birlikte halkın 'kendi ayakları üzerinde durabilme' yetisi de zaptedilir. Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir; yardıma muhtaç yaşamaya alışmak zorundadır halk. İşgalin en acı tarafı budur belki de. Yüzyıllarca ekmeğini verimli topraklardan çıkaran Filistinliler şimdilerde dünyanın dört bir yanından gönderilen yardımlara muhtaç bir şekilde hayatını sürdürüyor. Tam da bu yüzden Filistin halkının en çok ihtiyaç duyduğu şey, yeniden üreten bir toplum olmayı öğrenmek. Bunu öğretmek için yola çıkmak ise herkesin harcı değil. Zira balık vermenin, balık tutmayı öğretmekten daha kolayımıza geldiğini kim inkar edebilir?

Neyse ki sayıları az da olsa ikinci şıkkı seçen insanlar da var. PEDAL grubu onlardan biri. 15 gençten oluşan grubu, Filistin için üzülen 'modern' insandan ayıran temel şey, kredi kartı hesabından bir tık'la Filistinlilere maddi yardım ulaştırmak yerine çok daha meşakkatli ancak bir o kadar da anlamlı bir yolu seçmeleri. İsminden de anlaşılacağı üzere bisikletleriyle Londra'dan yola çıkan grup üyelerinin amacı 100 günde Filistin'e ulaşmak. Uğradıkları ülkelerde kamuoyunun dikkatini Filistin sorununa çekmeyi amaçlayan çevreci gençler, yolda topladıkları tohumları da son durakları olan Filistin'de ekmek istiyor. Mavi Marmara'ya yapılan saldırının ardından harekete geçmeye karar veren ve 21 Nisan'dan beri yollarda olan grup üyeleri, gittikleri ülkelerde Filistin sorununu anlatmakla kalmıyor. Çevreciler, göçmenler ve ayrımcılığa uğrayan kesimlerle de dayanışmaya geçiyor. Onların mücadelelerini gittiklerinde Filistinlilere anlatmak üzere not ediyor. Filistinlilere yalnız olmadıklarını göstermek ve geleceklerini yeniden inşa edebileceklerine dair umutlarını yeşertmek için.

Çevre konusunda oldukça hassas olan grup üyeleri, yolculuk aracı olarak bisikleti seçmelerinin sebebinin de doğaya zarar vermemek olduğunu söylüyor. Hiçbiri profesyonel bisiklet kullanıcısı değil ancak yolda geçirdikleri 2 ayı aşkın süre onları adeta bisikletle bütünleştirmiş. Günde on saatini bisiklet üzerinde geçirdiğini söyleyen grup üyelerinden Ed, "Bisiklet benim evim oldu." diyor. Çoğu zaman yemeğini bile bisiklet üzerinde yediğini söyleyen Ed, üzerinde biber kuruttuğu bisikletinin evi, mutfağı, ofisi kısacası her şeyi olduğunu dile getiriyor.

Biz de geçtiğimiz hafta bisikletleriyle Türkiye'den geçen grup adına Joe Philipps ile bir röportaj yaptık.

Sizi Filistin için yollara düşüren sebep ne oldu?

Bu 15 kişi, İsrail işgaline karşı Filistinlilerin davasını savunan ve 170 sivil toplum kuruluşunun birleşmesinden meydana gelen BDS Hareketi'nin içinde yer alıyor. Amacımız gittiğimiz yerlerde BDS'nin faaliyetlerini insanlara tanıtmak.

Grubunuz kimlerden oluşuyor?

Bizler tamamen bağımsız bir şekilde örgütlendik. Aramızda lider bile yok. Çoğumuz İngiltere ve İskoçyalı. İrlanda, Avustralya ve Kanadalılar da var. Üyelerimizi sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, öğretmenler ve tarımla uğraşanlar oluşturuyor.

Yolculuğunuzun Türkiye ayağı nasıl geçti?

Türkiye'de bisikletle yolculuk yapmak oldukça keyifliydi. Ta ki İstanbul trafiğine girene kadar! Türk insanının cömertliği ve kibarlığından çok etkilendik.

Yolculuk sonunda neyi başarmış olmayı amaçlıyorsunuz?

Yolda olmak, en az Filistin'e varmamız kadar önem taşıyor. Çünkü biz sadece Filistinliler değil, zor koşullar altında yaşayan bütün kesimlerle dayanışma içerisindeyiz. Dayanışma içinde olduğumuz gruplar arasında ayrımcılığa uğrayan kesimler, göçmenler, tarım yapmak isteyen ancak su ve toprak gibi doğal kaynaklara ulaşması engellenen kesimler var. Filistin halkı, bu üç mağduriyeti de yaşıyor.

Çevre ve tarımın korunmasına yönelik çalışmalarınız da faaliyetlerinizin önemli bir kısmını oluşturuyor. Filistin'e tohum götürdüğünüzden bahsettiniz. Bu girişimin Filistin'e bakan tarafı ne şekilde olacak?

PEDAL olarak Londra'dan yola çıkarken oluşturduğumuz 'tohum bankası'nı da yanımızda taşıyoruz. Amacımız büyük şirketlerin piyasaya sürdüğü 'genetiği oynanmış tarım ürünleri' (GMO) ile büyük risk altında bulunan ürün çeşitliliğinin önemine dikkat çekmek. Gittiğimiz ülkelerde bunun önemini de anlatıyoruz. Tarımla uğraşan kesimlerle irtibata geçip yanımızda getirdiğimiz tohumlardan verip karşılığında farklı tohumlar alıyoruz. Böylece çeşitliliğimiz artıyor. Yolculuk sonunda elimizdeki tohumları Filistin'e ekeceğiz. Bunlar dayanışmanın tohumu olacak.

Filistin'de ne yapmayı planlıyorsunuz?

Hem İsrail hem de Filistin tarafından barış yanlısı olan sivil toplum kuruluşları ve medya organlarıyla iletişime geçip kendimizi anlatmak istiyoruz. Dediğimiz gibi yanımızda getirdiğimiz tohumları da Filistin'de kalıcı tarımla uğraşan inisiyatifler aracılığıyla ekmeyi planlıyoruz. Tarım ürünleri çeşitliliğini artırmaya uğraşan inisiyatiflerle birlikte halkı, gençleri ve çiftçileri tarımın ve çevrenin korunması konusunda bilinçlendirme faaliyetlerine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.

Yolculuğunuzun barışa ne gibi katkıları olabilir?

Biz barış yolunda çözümün ancak 'halk hareketi' ile gerçekleşebileceğini düşünüyoruz. Toplulukların kendi yaşamlarını kontrol eden gücü geri istemeleri ve mücadele etmeleri halinde neleri elde edebileceğini göstermek istiyoruz. Yolculuk boyunca uğradığımız ülkelerde çeşitli mağduriyetlere direnen insanların hikâyelerini Filistinlilere anlatarak, dünyanın diğer bölgelerinde de farklı farklı mücadeleler olduğunu göstermek istiyoruz.

Zaman