Kin ve haset manevi bir hastalıktır

Kin ve haset manevi bir hastalıktır

Manevi bir hastalık olan kin ve hasedin kaynağı...

Hazırlayan: Ali Demirel


KİN VE HASET MANEVİ BİR HASTALIKTIR

Haset, kıskançlık, çekememezlik, buna bağlı olarak din kardeşine kin duyma, düşman olma, nefret etme gibi söz, fiil ve davranışlar birer hastalıktır.

Bu hastalıktan kurtulmayan bir kişi hem kendine, hem de etrafına ciddi zararlar verebilir.

Kalbimde ne hile, ne kin, ne de haset beslerim!

Kin ve haset manevi bir hastalıktır

Sahabeden Hz. Enes b. Mâlik (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in huzurunda oturuyorduk. Bir ara, "Şimdi size cennet halkından biri gelecek." buyurdu. Derken ensârdan bir zât çıkageldi. Sakalından abdest suları damlıyordu. Ayakkabılarını da sol eline almıştı.
Ertesi gün Resûlullah aynı sözleri yine söyledi. Baktık aynı adam aynı durumda geldi. Üçüncü gün yine Peygamberimiz aynı sözleri tekrarladı. Derken o adam aynı durumda çıkageldi.
Peygamber (s.a.s.) üçüncü gün meclisten kalkıp cemaat dağılınca Hz. Abdullah b. Amr b. Âs (r.a.) adamın peşine takılarak,
- "Ben babamla kavga ettim, üç gün yanına varmayacağıma ant içtim. Bu süre zarfında beni, evinde barındırman mümkünse bunu yap." diye ondan ricada bulundu. O zât da, "Olur" dedi.

BU MERTEBEYE NASIL ULAŞTIN?

Hz. Abdullah devamla bize şunları anlattı:

- Adamın yanında üç gece kaldım. Bu müddet içerisinde bir defa olsun (gece) namaza kalkmadı. Sabah namazına kadar yatıyordu. Sadece yatağında sağa­ sola dönerken Allah'ı anıyor, tekbir getiriyordu. Bir de kendisinden kötü söz duymadım. Üç gece geçince adama:
­- Babamla aramızda bir kırgınlık, dargınlık yoktur. Resûlullah (sas) peş peşe üç gün, "Şimdi size cennetliklerden biri gelecek." demişti. Her seferinde de sen çıkagelmiştin. İstedim ki sana misafir olayım da yaptığın amelleri göreyim, ben de onları yapayım. Doğrusu pek büyük bir ibâdet yaptığını görmedim. Allah Resûlü'nün müjdelediği bu mertebeye nasıl ulaştın?
- ­"Gördüklerinden başka bir ibâdetim yoktur" dedi.
Adam yanından ayrılıp döndüğüm sıra arkamdan çağırdı ve:
- "Doğru söylüyorum, gördüklerinden başka bir ibâdetim yoktur. Şu var ki hiçbir Müslüman'a karşı kalbimde ne hile düşünürüm, ne kin, ne de haset beslerim!" dedi.
- ­"İşte seni o mertebeye ulaştıran bu tutumundur" dedim.

KİN VE HASETTEN UZAK DUR!

Haset, kıskançlık, çekememezlik, buna bağlı olarak kardeşine kin duyma, düşman olma, nefret etme gibi söz, fiil ve davranışlar manevi birer hastalıktır. Haset, başkalarının sahip olduğu bir nimeti, mevki ve makamı, üstün sayılan bir vasfı çekemeyerek, onun din kardeşinden alınmasını ve yok olmasını istemektedir. Kin ise haset duygusuna bağlı olarak başkasına karşı gizli düşmanlık beslemektir.

Hasedin kaynağı, Allah'ın taksimine razı olmamak ve bu taksimi beğenmemektir. İlk kan da haset, kıskançlık, çekememezlik ve kin yüzünden akmıştır. Hz. Adem'in (a.s) oğullarından Kabil, kardeşi Habil'i bu fiiller sebebiyle öldürmüştür.

KALBİN GERÇEKTEN TEMİZ Mİ?

Kalbin temiz olabilmesi, onun bazı kötü huy ve ahlaktan arındırılmasına bağlıdır. Kalp, haset, kin, kibir, cimrilik, riya, gıybet, yalan, günah işlemek, tövbeyi terk etmek, hile yapmak, hırs, açgözlülük, haramların çekiciliği karşısında arzu ve heveslere kapılmak, sövmek, alay etmek, insanları küçümsemek, hayasızlık gibi kötü huylardan arındırıldığı ölçüde temiz olacaktır. Bu huyların bulunduğu bir kalp sahibinin kalbinin temiz olduğunu iddia etmesi çok doğru olmasa gerek. Ne dersiniz?
Bugün