İslamiyette tevhîd ve şirk

İslamiyette tevhîd ve şirk

Allah'a imân, imân esaslarının ilk şartıdır. İslâm'a göre Allah vardır ve birdir; O'ndan başka ilâh yoktur.

Allah'a imân, imân esaslarının ilk şartıdır. İslâm'a göre Allah vardır ve birdir; O'ndan başka ilâh yoktur. Kur'ân'ın özellikle üzerinde durduğu husus, Allah'ın birliği meselesidir. Zira Allah inancı insanlarda fıtrî olarak bulunmaktadır. Ancak insanlar, Allah'ı gereği gibi takdir edemediklerinden, zaman zaman Allah'ı inkâr etmişler ve O'na şirk koşmuşlardır. Allah da onlara peygamberler göndermek suretiyle onların ulûhiyet konusundaki bu yanlışlarını düzeltmelerini istemiştir. Hz. Muhammed'in getirmiş olduğu İslâm'ın temel gayesi de her yönüyle tevhîdin gerçekleşmesi, onun zıddı olan şirkin ortadan kaldırılmasıdır.

Tevhîdin itikâdî boyutu yanında sosyal ve ahlâkî boyutu da vardır. Kur'ân'da şirkin pek çok tehlikesine dikkat çekilmiştir. Zira birden fazla ilahın kabulü kalplerde bir ayrılık meydana getirir. Herkes gücünün üstünde kabul ettiği değişik bir varlığa inanırsa bu itikat, topluma da sirayet edecek ve insanların kabul ettiği tanrılar adedince, belki de ondan daha fazla, farklılıklar ve ayrılıklar meydana gelecektir. İnanç açısından ayrılıkların çok kolayca taassuba dönüşeceği göz önüne alınırsa bu durumun toplumun fesadına yol açacağı muhakkaktır. Hâlbuki tek olan Allah'a inanmak, ruhlarda bir bölünme meydana gelmediğinden, iç huzurun teminatı olur ve bu huzur elbette topluma da yansır. Ayrıca toplum fertlerinin tek Allah'a inanmaları, aralarındaki kardeşlik bağının da çok güçlü olmasını sağlar.

Tevhîdin, aynı zamanda bir kolaylık prensibidir. İnsana İslâm kapısını açan tevhîdin, sadece âhiret saadetini temin etmekle kalmadığı, onun dünyadaki yaşantısına da kolaylıklar sağladığı ifade edilir. Zira insanın tek bir zâta karşı sorumlu olmasıyla birçok zâta karşı sorumlu olması arasında fark olduğu, kuşkusuz birincisinin daha kolay olduğu belirtilir. Bu cümleden olarak tek bir zât tarafından tesis elden bir ahlâk sisteminin insanların hayatını kolaylaştıracağını ifade etmek gerekir. Bunun için öncelikle tevhîd inancına sahip olmak gerekir. Aksi takdirde ahlâk konusunda uygulamada birlik bir yana, teorik tartışmaların da sonu gelmez. Zira şimdiye kadar çok sayıda düşünür ve filozof ahlâkın kaynağı konusunda ihtilaf etmişler ve ahlâkî müeyyidenin ne olması gerektiğinde bir ittifak sağlayamamışlardır.

Kur'ân'ın tevhîd ilkesi çerçevesinde üzerinde en fazla üzerinde durduğu noktalardan biri de yanlış Allah tasavvurudur. Kur'ân, yanlış ilâh tasavvuruna yol açan her türlü inanç ve düşünceyi şiddetli bir şekilde eleştirmiştir. Bu yanlış ilâh tasavvurlarının temelinde Allah'ın uzak olduğunu tasavvur etmektir. Câhiliyye toplumunu şirk bataklığına sürükleyen bu yaklaşım Kur'ân'da affedilemeyecek tek suç sayılmaktadır. (Nisa, 48) Ancak bu uzak ilâh tasavvurunun şirk boyutuna varmadan, zaman zaman Allah'tan gâfil olma şeklinde mü'minlerde de bulunduğu muhakkaktır. Hâlbuki yakın ilâh tasavvuru, Allah'ın her ân işte ve oluşta olduğu, devamlı olarak insanları gözetim ve murakabe altında tuttuğu Kur'ân'ın açık beyânıyla ortaya konulmuştur: "Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarlarsa (bilsinler ki:) Ben çok yakınım; dua edenin yakarışına her zaman karşılık veririm." (Bakara, 186)

Kur'ân-ı Kerim'de insanın sıkıntıda olduğu zaman Allah'a kulluk ettiğinden ve sıkıntısı giderildiğinde ise Allah'a şirk koştuğundan söz edilir: "İnsanlar sıkıntıya uğradıklarında Rablerine dönerek O'na yalvarıp yakarırlar; fakat rahmetine nail olunca da bir kısmı, başka güçleri Rablerinin ilâhlığına ortak koşarlar." (Rûm, 33)

Tevhîd'in zıddı olan şirk; Allah'a ortak ispat etmek, Allah'tan başkasının adına yemin etmek, hadiselerin sebeplerini âdî sebeplere bağlamak, Allah'tan başka ilâh tanımak ve putperestlik demektir. Şirk, Allah'ın kuluna olan sevgisine ve rahmetine kulun sırt dönmesidir. Kur'ân-ı Kerim'e göre şirk, bilgisizlik (Yûnus, 18) ve zulümdür (Lokmân, 13). Kur'ân, şirk koşan kimseleri ise zâlim, müfteri, sapık, zanna uyan, necis, bilgisiz, yaratıkların en şerlileri olarak nitelendirir. Şirk işleyen kimselerin amelinin boşa gideceğini, hüsrana uğrayacaklarını, Allah'ın onlara cenneti haram kıldığını ve kalacakları yerin cehennem olacağını beyân eder.

Yeni Şafak