Ammar’a düşman olan Allah’a da olur
Kendisine dinden dönmesi adına günlerce işkenceler yapılmıştı. Annesi ve babası gözleri önünde işkenceler altında şehit edilmişti.
Hazırlayan: Ali Demirel
Artık dayanacak hali kalmamıştı. Son derece bitkin bir haldeydi. Müşriklerin teklifini kalben olmasa da diliyle kabul etmek zorunda kalmıştı ve hakkında bakın hangi ayet inmişti?
Dünkü yazımızda İslam’ın ilk şehitleri Hz. Yasir ile hanımı Hz. Sümeyye’den bahsettik. Bugün ise bu ailenin diğer ferdi, oğulları Hz. Ammar’dan bahsetmek istiyoruz. Azgın zalimleri bu iki İslam kahramanın şehit edilmesi teskin etmemişti.Onlara göre artık sıra Hz. Ammar’a gelmişti. Hz. Ammar’a o kadar ağır işkence yaptılar ki artık Ammar’ın dayanacak hali kalmadı. Son derece bitkin bir haldeydi. Anne ve babasını da kaybettikten sonra iyice halden, takatten düştü. Müşrikler ona akıl almaz işkenceler yapıyor ve ondan dinden dönmesini, Peygamber Efendimiz (s.a.s) aleyhine konuşmasını istiyorlardı. İşkenceler dayanılmaz hale gelmişti. Hz. Ammar artık ya öldürülecek ya da müşriklerin dediğini yerine getirecekti.O, İslamiyet için, din için hangisinin daha iyi olacağını uzun uzun düşündü. Allah Resulü’nü inkâr etmek ona çok ağır geliyordu. En sonunda Allah Resulü’ne tekrar kavuşabilmek için müşriklerin dediklerini kalben olmasa da kabul etti. Sadece diliyle İslam’dan vazgeçtiğini söyledi. Bunun üzerine müşrikler onu serbest bıraktılar.
KALBiN NASIL, EY AMMAR?
Serbest kalan Hz. Ammar’ın içerisinde derin bir endişe ve korku vardı. Kendi kendine “Acaba dinden gerçekten çıktım mı?” diye çok ama çok korkuyordu.Hemen soluğu Allah Resulü’nün yanında aldı. Allah Resulü’nün huzuruna vardı, ona başından geçen bu olayı ayrıntısıyla anlattı.Hz. Ammar’ı sükûnetle dinleyen Allah Resulü: “Kalbin nasıl, Ey Ammar!” diye sordu. Resulullah, onun söylediklerinin kalbinde olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Hz. Ammar: “Ya Resulullah! Kalbim eskisi gibi imanla doludur.” Allah Resulü: “Sen tepeden tırnağa imanla dolusun. Şayet sana tekrar böyle işkenceler yapılırsa, müşriklerin ellerinden kurtulman için yine böyle bir yola başvurabilirsin” buyurarak Hz. Ammar’ı sakinleştirdi. Zira Hz. Ammar o kadar derinden üzülmüştü ve korkmuştu ki bu olay üzerine bir ayet naziloldu. “Kalbi imanla dolu olduğu halde inkâra zorlanan kimselere bir mesuliyet olmaz.” (Nahl Suresi, 106. ayet) Bu ayet üzerine Hz. Ammar oldukça rahatladı. Zira ondaki bu sağlam imanı bizzat yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim tasdik etmişti. Daha sonra Hz. Ammar, Medine’ye hicret etti. Orada da boş durmadı, ömrünü İslam davasına adayarak geçirdi.
iSLAM’IN iLK MESCiDi iNŞA EDiLiYOR
Allah Resulü deMedine’ye hicret edince ona ibadet ve istirahat edeceği bir yer lazımdı. Bunun üzerine Hz. Ammar bir mescit yapma fikri sundudiğer sahabelere. Bu İslam tarihinde bir ilkti.Onun parlak fikri neticesinde ‘Kuba Mescidi’ inşa edildi. Hz. Ammar da bizzat bu mescidin inşaatında çalıştı. Mübarek elleriyle koca koca taşları taşıyordu. Hz. Ammar, peygamber aşığı bir insandı.Allah Resulü’nü her şeyden daha çok severdi. Allah Resulü’nün de en çok sevdiği sahabilerden biriydi. Nebiler Sultanı onu gördüğünde içini belli bir sevinç kaplardı. Yine bir günHz. Ammar’ı karşısında görünce şöyle buyurdu: “Ammar’a düşman olan, Allah’a düşman olur; ona kin besleyen, onu kızdıran Allah’ı kızdırmış olur.” Yine başka bir yerde onunla ilgili Kâinatın Efendisi şöyle buyurmuştur: “Cennet Ali, Ammar, Selman ve Bilal’i şiddetle arzu etmektedir.”
HZ. AMMAR DA ŞEHiT OLUYOR
Bir gün Hz.Halid b. Velid ile Hz. Ammar arasında küçük bir anlaşmazlık çıkmıştı.Her ikisi de gidip Allah Resulü’ne birbirlerini şikayet ettiler. Onları sükunetle dinleyen Resulullah, yukarıda zikrettiğimiz hadisi tekrar ederek Hz.Halid’den Hz. Ammar’ı kızdırmamasını söyledi. Zaten bu anlaşmazlıkta Hz. Ammar da haklıydı. Hz.Halid bu olayı naklederken şöyle der: “Yemin ederim ki Allah Resulü’nün huzurundan ayrıldığımızda Hz. Ammar’ı nasıl memnun edebileceğimden başka bir şey düşünemiyordum.” İşte Allah Resulü, Hz. Ammar’ı böyle severdi. Zira onun ömrü İslam yolunda hep fedakârlıklarla, işkenceler altında geçti.O, ömrü boyunca dine, imana hizmet etti. En sonunda aradığı şahadeti, Sıffın Savaşı’nda buldu. Babası şehit, annesi şehit, kendisi şehit.Ne mübarek bir aile. Allah onlardan razı olsun.
Bugün