Demokrasimizi cemaatlere de borçluyuz
Bulaç, Türkiye'de demokratik rejimi ayakta tutanlar arasında cemaatler ve İslamcı entelektüeller olduğunu söyledi
Risale Haber-Haber Merkezi
Yazar Ali Bulaç, Türkiye'de demokratik rejimi ayakta tutanlar arasında cemaatler ve İslamcı entelektüeller olduğunu söyledi.
Arap ülkelerine yönelik dile getirilen "Türkiye modeli"nin "Türkiye toplumunun otoriter siyasî rejimi sivilleştirirken yaşadığı tecrübe" olduğunu belirten Bulaç, Zaman'daki yazısında Türkiye özelinde İslam ile laikliği uzlaştıran bir tecrübenin hiç yaşanmadığını ilk günden laikliğin otoriter rejimin ideolojisi olarak iş ve işlev gördüğünü söyledi.
Türkiye'nin 1923-1950 yılları arasında süren tek parti rejiminin demokrasi olmadığını söylemeye gerek bile olmadığını vurgulayan Bulaç, demokratik rejimi ayakta tutanın halkın basireti, sabrı ve genel anlamda hiç taviz vermediği "temkin yöntemi"nin olduna dikkat çekti.
Bulaç, "Bunu Milli Görüş hareketi içinde vücut bulan siyasî partilere, cemaatlere ve İslamcı entelektüellere borçluyuz. Tarihten devraldığımız siyasî kültür ve 20. yüzyılda yaşadığımız tecrübe bize bu yolu takip etmemizi gerekli kılıyordu. Öyle oldu, sonunda bugün işe yarar, anlamı olan bir sonuç ortaya çıktı. Bizim "en radikal" sıfatını alan İslamî akımlarımız ve gruplarımız dahi, "şiddet, terör veya silahlı mücadele"den uzak dururlar. Söz konusu gruplar "laik" oldukları için değil, şiddet ve terörü dinleriyle bağdaştırmadıkları için öyledirler" dedi.