En son ne zaman bir akrabayı ziyaret ettiniz
Rabbimiz ve Peygamberimizin akraba ziyaretine çok önem verdiğini biliyor muydunuz?
Hazırlayan: Ali Demirel
En son ne zaman bir akrabanızı ziyaret ettiniz? Rabbimiz ve Peygamberimizin akraba ziyaretine çok önem verdiğini biliyor muydunuz? Unutmayalım ki akraba ziyaretleri, karşılıklı selamlaşma ve hediyeleşme, toplum içinde sevgi ve güven doğurur. İnsanları iç dünyalarına kapanmaktan korur.
Akrabalarınızı ziyaret ediyor musunuz?
Bayram vesilesiyle eminim akrabalarınızı, arkadaşlarınızı ziyaret etmişsinizdir. Bu tür ziyaretler akrabalar arasındaki irtibatı, sevgi bağını güçlendiriyor, dargınlıkları ortadan kaldırıyor, insanları yalnızlıktan, içine kapanmaktan koruyor. Sizce de öyle değil mi?
Esasında sıla-ı rahim, yani akrabayı arayıp sormak, onlarla ilişkilerini devam ettirmek, kusurlarını affetmek ve yardıma muhtaç olanlarına yardımda bulunmak bir müminlik görevimizdir. Rabbimiz sıla-i rahim yapmamızı Kur'an-ı Kerim'de bizzat bizden istiyor. Konuyla alakalı ayeti beraber okuyalım: "Adını anıp Kendisini vesile ederek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakınınız." (Nisâ Sûresi, 4/1)
Ayet-i kerimeden açıkça anlaşıldığı gibi Allah, bizden akrabalık bağlarını sıkı tutmamızı istiyor. Ayette geçen "erham", "rahim" (akraba) kelimesinin çoğuludur. Bu kelimeyi bazı tefsir alimlerimiz, mahrem olsun olmasın, "kişinin bütün yakınları akrabadır (rahim)" demişlerdir. Bu çok kuşatıcı bir anlayıştır ve bu manada aynı apartmanı, sokağı, işyerini paylaştığımız insanlar da sıla-i rahim çerçevesi içine girmiş oluyor.
TEYZEMİ ZİYARETE GİTTİM!
İnsanlığın İftihar Tablosu (s.a.s) bir gün, "Akrabalarını ziyareti terk eden varsa meclisimizde oturmasın" diyerek ashabını uyarır. Bu ihtardan sonra sahabilerden bir kişi aceleyle ayrılır ve biraz sonra sevinçle geri döner. Efendimiz o sahabiye sorar:
- Neden aceleyle çıktın ve sonra sevinçle geri döndün? Sahabi şöyle cevap verir:
- Ya Rasulallah! Siz akrabasını ziyaret etmeyen meclisimizde oturmasın uyarısını yapınca, daha fazla huzurunuzda kalamazdım. Tavırlarıyla beni daima kendinden uzaklaştıran bir teyzem vardı. Uyarınız üzerine onu ziyarete gittim. Kapısını çalınca teyzem şaşırdı. Ben de meclisinizde olanları ve uyarınızı ona anlattım. Çok sevindi ve ellerini açarak bana dua etti, ben de ona dua ettim. Vedalaşıp hemen huzurunuza geldim.
Bunun üzerine Peygamberimiz:
- Sen bu hareketinle çok güzel bir ziyaret yapmış oldun. Şunu iyi bilin ki, akrabalarıyla alakasını kesmiş olan kimsenin bulunduğu meclise Allah'tan rahmet inmez, buyurur.
Akrabayı ziyaret, aile dostlarına gidiş-geliş, karşılıklı selamlaşma ve hediyeleşme, toplum içinde sevgi ve güven doğurur. İnsanın gönlüne sevinç ve huzur verir.
SEVİNÇ VE KEDERLER PAYLAŞILMALI
Sıla-i rahmin karşıtı kat-ı rahim, yani akraba ile bağları kesmek, onları unutup görüp gözetmemektir. Bu davranış İslâm'ın tavsiye ettiği ahlâki görev ve niteliklere ters bir davranıştır. Allah bu davranışı yasaklamış ve böyle yapanları münafıklıkla sıfatlandırmıştır. "(Münafıklar) siz iş başına geçerseniz, yeryüzünde fesat çıkaracak, aranızda akrabalık bağlarını koparacak değil misiniz?" (Muhammed Sûresi, 47/22-23)
İnsanlar arasında akrabalık bağını kuran Rabbimiz, bizlerden bu bağın hassasiyetle devam ettirilmesini istiyor. O yüzden sıla-i rahimi, Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olacak bir amel olarak algılamalıyız. Bize düşen başta anne-babamız, kardeşlerimiz ve dostlarımız olmak üzere imkânlarımız ölçüsünde yakınlarımızın ziyaretlerine gidip hal ve hatırlarını sormak, sevinç ve kederlerini paylaşmak, bir ihtiyaçları varsa imkân nispetinde yardımcı olmaktır.
Bunun dinimizin bir gereği olduğunu hatırımızdan çıkarmayalım lütfen. İsterseniz şu anda aklınıza ilk gelen akrabanızı telefonla da olsa arayıp onun hal ve hatırını sorabilir, bu şekilde Rabbimizin hoşuna giden bir ameli yapabilirsiniz. Herkese hayırlı cumalar...
Bugün