Ey Türkler ve Kürtler!
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Ey Türkler ve Kürtler!
Acaba şimdi bir miting yapsam, sizin bin sene evvelki ecdadınızı ve iki asır sonraki evlâtlarınızı şu gürültühâne olan asr-ı hâzır meclisine dâvet etsem; acaba sağ tarafta saf tutan eski ecdadınız demeyecekler mi:
"Hey mirasyedi yaramaz çocuklar! Netice-i hayatımız siz misiniz? Heyhât! Bizi akim bir kıyas ettiniz, bizi kısır bıraktınız."
Hem de sol tarafında duran ve şehristân-ı istikbâlden gelen evlâtlarınız, sağdaki ecdatlarınızı tasdik ederek demeyecekler mi ki:
"Ey tembel pederler! Siz misiniz hayatımızın suğrâ ve kübrâsı? Siz misiniz şu şanlı ecdadımızla bizi rapt eden rabıtamızın hadd-i evsatı? Heyhât! Ne kadar hakikatsiz ve karıştırıcı ve müşağabeli bir kıyas oldunuz!" (Haşiye1)
İşte, ey bedevî göçerler ve ey inkılâp softaları! (Haşiye2)
Manzara-i hayal (Haşiye3) üstünde gördünüz ki, şu büyük mitingte iki taraf da sizi protesto ettiler.
Haşiye1: Fenn-i mantıkın tâbiratı, o zaman ilm-i mantık dersini alan talebeleri o mecliste bulunmasından öyle söylemiş.
Haşiye2: Sonradan ilâve edilmiştir.
Haşiye3: Hayal dahi bir sinematoğraftır. (Münazarat, s 89)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
ECDÂD : Cedler, atalar, dedeler.
ASR-I HÂZIR : Şimdiki asır.
AKÎM : Neticesiz, faydasız.
ŞEHRİSTAN-I İSTİKBÂL : İstikbal memleketi. Büyük bir şehir olan gelecek zaman.
SUĞRÂ : Daha küçük.
KÜBRÂ : En büyük.
RAPT ETMEK: Bağlamak.
RÂBITA : Bağ, bağlayan, rabteden, bitiştiren.
HADD-İ EVSAT : Orta çizgi.
HEYHÂT : Eyvah, yazık, ne yazık.
MÜŞÂĞABE : Aldatma, kötülük etme.
MANZARA-İ HAYAL : Hayalde görülen yer.