Ettiği bir dua hayatını değiştirdi
Yolda yürümekte zorlanıyor ama sadece tek bir derdi var: Daha fazla okul yaptırabilmek...
Bünyamin Köseli'nin haberi
Halil Türkkan, 30 yıl önce ağır bir hastalık geçirir. Aylarca yataktan çıkamaz. O yıllarda yaptırmakta olduğu okul binasını düşünerek, "Allah'ım, inşaat bitmeden emanetini teslim alma." diye dua eder. Duası kabul olur, iyileşir. Hayatını hayır işlerine adar. Bu sayede ömrü bereketlenir, 88 yaşına gelir. Bugün onun adını taşıyan 20'ye yakın okul, sağlık ocağı ve cami bulunuyor.
"Toplamda 20'ye yakın okul, sağlık ocağı ve cami yaptırdığına göre lüks bir ofisi, birkaç tane sekreteri vardır." diye aklımızdan geçirerek Halil Türkkan ile buluşmaya gidiyoruz. Sahibi olduğu akaryakıt istasyonuna vardığımızda şaşırıp kalıyoruz. İstasyonun hemen arkasında küçük bir kulübeciği var. Yaşı 88. Yolda yürümekte zorlanıyor ama sadece tek bir derdi var: Daha fazla okul yaptırabilmek... Bugüne kadar başta Tuzla, Kadıköy, Üsküdar ve memleketi Nevşehir olmak üzere çok yerde hayır kurumumun yapılmasına vesile olmuş. Servetinin büyük bir kısmını bu uğurda harcamış. Oğulları da hayır işlerinde onu teşvik etmiş. Bürosunun duvarları Milli Eğitim bakanlarından aldığı plaketlerle dolu.
O kadar mütevazı ki kendisiyle röportaj yapılmasını istemiyor. "Hayır işleri gizli kalmalı. Bugüne kadar benimle görüşmek isteyen gazetecileri nazik bir dille geri çevirdim. Siz de ses kayıt cihazını lütfen açmayın. Kâğıt-kalemle not almak isterseniz ona karışmam." diyor. Sadece kendi hayatını anlatmak şartıyla konuşacağını, yaptırdığı okul, cami ve sağlık ocaklarıyla ilgili bilgi vermeyeceğini söylüyor. Hayır kurumlarıyla ilgili bilgileri oğlu Oğuz Türkkan'dan alıyoruz.
Halil Türkkan, 1936 yılında daha çok küçük yaşlarda İstanbul'a gelmiş. Bir Ermeni esnafın yanında süt satarak ticarete başlamış. Ermeni usta, Türkkan'ın çalışkanlığına hayran kalmış ve ona ortaklık teklif etmiş. İkili Libadiye civarında bir mandıra satın almış. Birkaç yıl burayı işlettikten sonra iyi bir kârla başkasına satmışlar. Ermeni ustayla o kadar iyi bir dostlukları olmuş ki adeta baba-oğul gibi kaynaşmışlar. Ermeni usta, başka bir ülkeye yerleşme kararı aldığı gün Türkkan hüngür hüngür ağlamış. Daha sonra kendi ayakları üzerinde durmaya başlamış. Kazandığı parayı biriktirmiş, hayatı boyunca iktisat yapmış. Aldığı bir otobüsle şehirlerarası yolcu taşımacılığına başlamış. Daha sonra otobüs sayısını artırmış ve büyük bir şirket kurmuş.
Hayatını okul yaptırmaya adaması ise başına gelen ilginç bir hadise sonucunda gerçekleşmiş. 30 yıl önce ağır bir hastalığa yakalanmış. Hangi doktora gittiyse hastalığına tam bir teşhis konamamış. Aylarca yatakta yatmış. Bazı doktorlar, "Durumun çok vahim. Çok fazla yaşamayabilirsin." demiş. Halil Türkkan, o yıllarda bir okul yaptırıyormuş. Hastalanınca, "Allah'ım, bu okulu tamamlamadan ruhumu teslim alma." şeklinde dua etmiş. İstanbul'da yaşayan yabancı bir doktor, Türkkan'a ileri derecede mafsal romatizması teşhisi koymuş. Tedavi bittikten sonra sağlığına kavuşarak hayatını hayır işlerine adamış. Okulların inşaatında adeta bir işçi gibi eline kazma ve kürek alarak çalışmış. Son olarak Üsküdar'a 27 derslikli bir okul yaptırmış.
"Halil amca ne zaman yeni bir okula başlıyorsun?"
Halil Türkkan'ın bürokratlarla arası çok iyi. Bakanlar, belediye başkanları ve valiler onu ziyaret ediyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de onu yakından tanıyor. Sağlığı el verdikçe Ankara'ya gidip TBMM'yi ziyaret ediyor, bakan ve milletvekilleriyle görüşüyor. Başbakan Erdoğan onu her gördüğünde elini öpüp hayır duasını alarak, "Halil amca ne zaman yeni bir okulun inşaatına başlıyorsun?" diye soruyormuş. Milli Eğitim bakanları da okul yaptırması için onu teşvik ediyormuş.
Halil Türkkan'ın bürokratlarla olan görüşmelerini oğlu Oğuz Türkkan ayarlıyor. "Onun hem oğlu hem de basın danışmanıyım." diyor gülerek. Babasının yaptığı hayır işlerini yakından takip ediyor. Adeta onun eli ayağı olmuş. İlerleyen yıllarda bir vakıf kurarak hayır işlerini tek bir çatı altında yürütmeyi hedefliyor.
Öğrencilerin 'Halil dedesi'
Yaptırdığı okulun kapısından içeri girer girmez öğrenciler etrafımızı sarıyor. Halil amcanın yüzü bir anda değişiyor, hastalığını unutuyor, neşesi yerine geliyor. Öğrenciler onu yakından tanıyor. Elini öpüyorlar, ona sarılıyorlar. Okul yönetimi Halil amca için bir köşe oluşturmuş. Burada onun hayatını anlatan bilgiler ve fotoğraflar var. Halil Türkkan, öğrencilerin eğitim durumlarıyla ilgili bilgi almak için müdür odasına gidiyor. Okul müdürü, bazı eksiklerinin olduğunu söylüyor. Halil amca, bu eksikleri gidermek için elinden geleni yapacağını söylüyor. Belirli aralıklarla yaptırdığı diğer okulları da gezerek güncel bilgiler alıyor. Okuldan ayrılırken öğrencilerle vedalaşıyor. Son olarak müdür beye dönerek söylediği şu sözler onun hayat felsefesini anlatmaya yetiyor: "Öğrencilerin cıvıltısı bana yetiyor. Evlatlarıma 5 apartman bıraksam bana bu mutluluğu yaşatabilir mi?"
"Yurt dışına bir Türk okulu yaptırmak isterim"
Türkkan, yeni hayır kurumlarına vesile olmak istediğini söylüyor. İstanbul Tuzla'ya ikinci bir okul yaptırmak için yetkililerle görüşüyormuş. Bir engel çıkmazsa önümüzdeki aylarda temel atmak için harekete geçecek. Bir diğer hedefi de yurt dışında bir Türk okulu açmak. Türkçe Olimpiyatları'na katılmak için ülkemize gelen öğrencileri izledikçe büyük bir gurur duyuyormuş.
Yıllar önce tanıştığı Hacı Kemal Erimez'den bahsederken, "Çok muhterem bir zattı. Orta Asya'ya büyük hizmetleri oldu. Kısmet olursa ben de bir Türk okulu yaptırmak isterim. Allah'a her gün dua ediyorum. Beni son nefesime kadar insanlığa hizmet etmekten geri koymasın. Yaptırdığım okullar sayesinde ömrüm bereketlendi. Bana bu kadar uzun yaşamanın sırrını soruyorlar, ben de, 'okul yaptırmak' olduğunu söylüyorum." diyor.
Zaman