Medeni insanlardan canavarlar doğdu
Günlük Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
İslâmiyetin bir rükn-ü mühimmi olan zekât, beşerin hayat-ı nev’iyesi için ehemmiyeti şudur:
Hadiste var: اَلزَّكَاةُ قَنْطَرَةُ اْلاِسلاَمِ Yani, “Zekât bir köprüdür ki, Müslüman, kardeşi olan Müslümana muavenet için ondan geçer.” Zira me’mûrü’n-bih olan teavün, o vasıta iledir. Ve nev-i beşerin heyet-i içtimaiyedeki nizamın sırâtu’l-müstakîmi odur. İnsanlar içinde madde-i hayatın cereyanına rabıta odur. Terakkiyat-ı beşerdeki zehirlere tiryak odur.
Evet, zekâtın vücub-u kat’îsinde ve onun kabilesi olan sadakaya ve karz-ı hasene davet-i Kur’ânîde ve ribânın vesailiyle beraber hurmet-i şedidesinde azîm bir hikmet, âlî bir maslahat, vâsi bir rahmet vardır.
Eğer sahife-i âlemde tarihî bir nazarla dikkat ve cemiyet-i beşeriyenin mesavisinin esasları teftiş edilse, görülecektir ki, bütün ihtilâlât ve fesadın asıl ve madeni ve bütün ahlâk-ı rezilenin mahrek ve menbaı, tek iki kelimedir. O iki kelimenin imtizacından, bomba gibi küre-i arz patladı; ve izdivacından, medenî insanlardan canavarlar doğdu.
Birinci kelime: “Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne?”
İkinci kelime: “İstirahatim için zahmet çek; sen çalış, ben yiyeyim.”
Merhametsiz nefisperest olan birinci kelime-i gaddaredir ki, âlem-i insanı zelzeleye getirip, kıyameti kopmak üzeredir. Şu kelimenin ırkını kesecek tek bir devası var ki, o da zekâttır ve zekâtın mükemmili olan sadakattır. Ve onun mütemmimi olan karz-ı hasendir. [İlk dönem eserleri]
Bediüzzaman Said Nursi
Sözlük:
rükn-ü mühim: önemli esas
beşer: insanlık
hayat-ı dünyeviye: dünya hayatı
muavenet: yardım
me’mûrü’n-bih: yapılması emredilen şey
teavün: yardımlaşma, dayanışma
heyet-i içtimaiye: toplumsal yapı, sosyal bünye
sırâtu’l-müstakîm: dosdoğru yol
madde-i hayat: hayat maddesi, kan gibi
Terakkiyat-ı beşer: insanlığa ait kalkınmalar, yükselmeler
vücub-u kat’îsinde: kesin zorunluluk, kesin ve şüphesiz farz oluş
karz-ı hasene: Allah rızası için verilen ödünç, faizsiz verilen borç
davet-i Kur’ânî: Kur'an'ın daveti, çağrısı
ribânın vesaili: faizin vesileleri, araçları, vasıtaları
hurmet-i şedide: şiddetli yasaklama
azîm: büyük
âlî: Yüce, yüksek
maslahat: fayda, gaye
vâsi: geniş
sahife-i âlemde: kainat sayfası
cemiyet-i beşeriye: insan topluluğu
mesavi: kötülükler, fenalıklar, kusurlar
ihtilâlât: bozukluklar, ayaklanmalar
ahlâk-ı rezile: kötü ahlak, ahlakça aşağılık
mahrek: hareket yeri, alanı
menbaı: kaynak
imtizac: bileşik, karışık
küre-i arz: yerküre, dünya
izdivac: bir araya gelme, yaklaşma, evlenme
nefisperest: nefsini seven, nefsinin arzularına düşkün
kelime-i gaddare: kahredici, öldürücü, zâlim ve merhametsiz söz
âlem-i insan: insan alemi
mütemmim: tamamlayıcı