Ben İslam Deccalını gördüm
Günün Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Büyük Deccalın, ispritizma nevinden teshir edici hassaları bulunur. İslâm Deccalının dahi, bir gözünde teshir edici manyetizma bulunur. Hattâ, rivayetlerde “Deccalın bir gözü kördür” diye nazar-ı dikkati gözüne çevirerek Büyük Deccalın bir gözü kör ve ötekinin bir gözü, öteki göze nisbeten kör hükmünde olduğunu hadîste kaydetmekle, onlar kâfir-i mutlak bulunduğundan, yalnız münhasıran bu dünyayı görecek bir tek gözü var ve âkıbeti ve âhireti görebilecek gözleri olmamasına işaret eder.
Ben bir mânevî âlemde İslâm Deccalını gördüm. Yalnız birtek gözünde teshirci bir manyetizma gözümle müşahede ettim ve onu bütün bütün münkir bildim. İşte bu inkâr-ı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle mukaddesata hücum eder. Avâm ı nâs hakikat-ı hali bilmediklerinden, harikulâde iktidar ve cesaret zannederler.
Hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlûbiyeti hengâmında, böyle istidraçlı ve şanlı ve tali’li ve muvaffakiyetli ve kurnaz bir kumandanı bulunduğundan, gizli ve dehşetli olan mâhiyetine bakmayarak, kahramanlık damarıyla onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister.
Fakat kahraman ve mücahid ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur-u iman ve Kur’ân ışığıyla hakikat-ı hali göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılır. (Şualar, Beşinci Şuâ, İkinci Makam)
SÖZLÜK:
adavet : düşmanlık
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
âkıbet : netice, sonuç
âlem : dünya
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
avâm-ı nâs : halk tabakası
cüret : cesaret
ferman etme : emretme
hadîs : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hâdise : olay
hakikat-ı hal : durumun gerçek yönü
hâkimiyet : egemenlik
harikulâde : olağanüstü
hengâm : ân, zaman
hiddet : öfke, kızgınlık
inkâr-ı mutlak : her yönüyle inkârcılıkta bulunma
istidraç : inkârcı veya günahkâr kimselere Cenâb-ı Hakkın verdiği olağanüstü özellikler
ispritizma : ölülerin ruhlarıyla ilişki kurulabileceğini ileri süren inanış; ruh çağırma
kâfir-i mutlak : Allah’ı ve mukaddes değerlerin hepsini inkâr eden
kör hükmünde olan : kör sayılan
mağlûbiyet : mağlup olma, yenilme
mâhiyet : özellik, nitelik, esas
manyetizma : telkin ve hipnozla bir kimseyi etkileme
medâr-ı ibret : ibret kaynağı
mukaddesât : kutsal değerler
muvaffakiyet : başarı
mücahid : cihad eden, mukaddes değerler uğrunda her türlü fedakarlığı gösteren
münhasıran : yalnızca belirli bir şeye ait olarak
münkir : inkâr eden, inançsız
müşahede etme : gözlem yapma
nisbeten : kıyasla, oranla
nur-u iman : iman nuru
Radıyallahu Anh : “Allah ondan razı olsun”
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed
rivâyet : Peygamberimizden duyulan ve görülen şeylerin nakledilmesi
seyyie : kötülük, günah
suret : biçim, şekil
Süfyan : Müslümanlar arasında çıkacak olan İslâm Deccalı
tahribat : tahripler, yıkıp bozmalar
teshirci : etkisi altına alan
tevellüt etme : doğma