Duanın en leziz ve en hazır meyvesi şudur
Haftanın Hutbesi...
Risale Haber-Haber Merkezi
ِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Aziz cemaat!
Her an ve her zaman, isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı arz edeceğimiz ve sıkıntılarımızı ve dertlerimizi giderecek, gizli açık her şeyi bilen ve gören Allah’tır. İşte dua, Allah’a karşı niyaz, yalvarış ve tazarrudur. O'ndan hayır ve rahmet dilemek, O'nun rızasını, hidayet ve istikamete muvaffakiyeti dilemek ve O'na yalvarmaktır. Dua geniş ve büyük bir ibadettir. Bir nevi ubudiyetin ruhu hükmündedir. Peygamberimiz: “Şüphesiz ki dua ibadettir” (2) buyuruyor. Ve başka bir hadislerinde: “Allahu Teâla Hazretleri'nin fazlından isteyin. Zira Allah, kendisinden istenmesini sever. İbadetin en efdali de (dua edip) kurtuluşu beklemektir.” (3) buyuruyorlar.
Bazen istediğimiz şeyler ya aynısıyla verilir veya daha evlası verilir. Birisi kendisine erkek evlat ister. Cenab-ı Hak, Hz. Meryem gibi bir kız evladı verir. “Duası kabul olunmadı” denilmez. “Daha evla bir surette kabul edildi” denilir. Bazen de dünya saadeti için dua edilir. Fakat bu dua ahiret saadeti için kabul olunur. “Dua reddedildi” denilmez daha faydalı bir surette kabul edildi denilir. Cenab-ı Hak: “Bana dua edin, size cevap vereyim.” (4) buyuruyor. Eğer Allah vermek istemeseydi, istemek vermezdi.
Muhterem Müslümanlar!
Duanın en güzel, en lâtîf, en leziz, en hazır meyvesi ve neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli her şeye yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerîm Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyaçlarını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zatın huzurunda kendini tasavvur ederek bir ferah, bir huzur duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun” der.
Değerli kardeşlerim!
Dua edileceği vakit istiğfar ile manevi temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salâvat-ı şerifeyi şefaatçi gibi zikretmeli ve sonunda yine salâvat getirmeli. Çünkü iki makbul duanın ortasında bir dua kabul olur. Hem hadiste ve Kur'ân'da olan dualarla; hulûs ve huşû ve huzur-u kalble, namazın sonunda, bilhassa sabah namazından sonra, mübarek vakitlerde, mescitlerde, Cumada duanın kabul olunduğu saatte, üç aylarda, hususan kandil gecelerinde, Ramazan'da, özellikle Kadir gecesinde dua etmek, duanın kabul olmasına vesiledir. Hutbemi başta okuduğum ayet-i kerimenin mealiyle ve bir hadis-i şerifle bitiriyorum. Cenab-ı Hak: “Ey insanlar! Duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var” (1) buyuruyor. Peygamber efendimizde: “Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a talep edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir.”(5) buyuruyor.
1-Furkan suresi 25/77
2-Tirmizî, Tefsir, Gâfir, (2973); Ebû Dâvud, Salât 358, (1479).
3-Tirmizî, Daavât 126 (3566).
4-Mü’min Sûresi, 40:60.
5-Tirmizî, Daavât 112, (3542).
Hazırlayan: Fatih Aksüt