Hizmet olsun diye Cevşen'i besteledi
Halil Necipoğlu, nam-ı diğer Camideki Adam, Allah'ın güzel isimlerinin yer aldığı Cevşen duasını besteledi.
Ali Pektaş'ın haberi:
Halil Necipoğlu, nam-ı diğer Camideki Adam, Allah'ın güzel isimlerinin yer aldığı Cevşen duasını besteledi. Uzun yıllardır üzerinde çalıştığı besteyi, önümüzdeki günlerde vereceği bir konserle ve şubat ayında çıkacak albümle dinleyicilerle buluşturacak. Cevşen'in, ruhuna büyük tesirleri olduğunu anlatan sanatçı, bu duayı insanlığa hizmet olsun diye bestelediğini söylüyor.
Halil Necipoğlu'nu artık neredeyse bütün Türkiye tanıyor. Duruma göre verdiği İngilizce hutbeler, yayınladığı tasavvuf musikisi albümleriyle farklı ve çok yönlü bir imam-hatip portresi çiziyor. Halen Dolmabahçe Camii'nde görevini ifa eden Necipoğlu, bugünlerde farklı bir telaşın içinde. Uzun yıllardır uğraştığı Cevşen projesini insanlara sunmak için harıl harıl çalışıyor sanatçı. Udi Yurdal Tokcan'ın müzik yönetmenliğini yaptığı bu çalışma, hem bizlere hem de sufi müziğini takip eden yabancı kulaklara hitap etmeyi hedefliyor.
Necipoğlu, new age-tasavvuf müziği sentezi olan bu çalışmanın ilk konserini 4 Şubat'ta Cemal Reşit Rey (CRR)'de verecek. Ayrıca Cevşen duasından seçilen beş bölümün farklı makamlarda bestelerinin yer aldığı albüm de, duanın anlamını içeren bir kitapçıkla şubat ayının ortasında Beyza Müzik'ten çıkacak.
Halil Necipoğlu, Cevşen ile talebelik yıllarında tanışmış. Cevşen'in muhtevasından çok etkilenmiş. "Çünkü hayatın ağır yükleri altında acze ve sıkıntıya düştüğümde, Cevşen'i okuyunca her şeye gücü yeten yüce Rabb'ime güvenim artıyor. Hayatımdaki yeri çok büyük." diyor .
"Gençlerin beğenilerini dikkate aldım"
Cevşen'in, bulanık zihinleri açan ve kalbin derinliklerine inen, manevî dertlere deva, gönüllere sefa muhteşem bir dua olduğunu söyleyen Necipoğlu, düşüncelerle Cevşen duasını bestelemeye karar vermiş. Necipoğlu, "İnsanlığa hizmet olur diyerek Rabb'imden inayetini istedim. O da kendi letafetini üzerimden lütfetti elhamdülillah."
Cevşen'i new-age ve tasavvuf müziği sentezi şeklinde bestelemesinin sebebini şöyle anlatıyor sanatçı: "Günümüz gençliği çoğunlukla Avrupa'da üretilen müzik altyapılarına yazılmış şarkıları dinliyor ve ondan hoşlanıyor. Özellikle elektronik altyapı tercih konusu. Ben de, madem bu çağda yaşıyoruz ve gençlerin müzikal beğenileri daha ziyade bu biçimde şekillenmiş, o halde böyle bir altyapıda müzik üretmeyi ve buna bizim geleneksel tasavvuf müziğimizin makamsal örneklemelerini de katarak bir sentez oluşturmayı düşündüm. Bu düşünceden hareket ederek yola çıktım. Aynı zamanda maksadım bir nebze dahi tasavvuf neş'esini hissettirmek olmuştur."
18 sanatçı seslendirecek
Sanatçıya besteleri yaparken hangi duyguların ona ilham verdiğini soruyoruz: "O günlerde kalbim kurak bir nehir gibi. Gönül mahallimde boşluklar oluşmuş bir halde iken mübarek Cevşen duasına sarılmayı bir çıkış yolu gördüm. Okudukça ruhuma büyük tesirlerini hissettim. Bu durum içinde Cevşen'in manevî atmosferini teneffüs anlarımı hangi duyguyla yaşadım, tarifini izahtan acizim."
Halil Necipoğlu, talep olması halinde gala konserinden sonra da bu projeyi birçok kişiyle buluşturmak istiyor. Rast, uşşak, segah/hüzzam, çargâh, neva makamlarında bestelenen Cevşen'i sahnede 18 sanatçı seslendirecek. Dua makamında ve niyaz halinde.
Projenin müzik yönetmenliğini, sanatçının Camideki Adam ve Esma albümlerinin de müzik yönetmenliğini yapan udi Yurdal Tokcan üstlenmiş. Kadim dostu Tokcan'ın Cevşen projesinin her aşamasında üst düzeyde katkı sağladığını söylüyor Necipoğlu. Bu proje ve albümün, Yurdal Tokcan'ın Cevşen'e muhabbetinin ve yüksek sanatının zirve yaptığı bir çalışma olduğunu da sözlerine ekliyor.
Musiki, âşıkın aşkını artırır
Bilindiği gibi İslam ve müzik ilişkisi her zaman sorgulanmıştır. Söz Cevşen ve musikiden açılmışken Halil Necipoğlu'na bu konudaki görüşlerini soruyoruz, "Keçecizade Mehmet Efendi, 'Her nimet kendi zatıyla helaldir, onu nasıl kullandığımıza bağlı' demiştir. Mesela üzüm helaldir, alkolle fermente edilirse şarap olur, şarap ise haramdır. Musikide de öyle. Musiki âşıkın aşkını, fâsıkın fıskını artırır. Bu meyanda günah olanları istisna musikinin meşru bir haz, dolayısıyla mubah olduğunu gösteren aklî-mantıkî delilleri vardır. İnsana din duygusunu veren Yüce Yaratıcı, ona güzel, ölçülü ve ahenkli seslerden ve nağmelerden tat alma yeteneğini, hatta güzel besteler ve hoş nağmeler vücuda, husûle getirme kabiliyetini de vermiştir. Bu itibarla musikiye İlahi bir sanat gözüyle bakanlar da olmuştur. İlahi mesajları kuru ve yavan algılayan, insan ruhunda derin boşluklar doğuracak unsurlara bir nebze olsun iyi gelecek, kemâlâtı perçinleyecek estetik tarafın bir kanadının da müzik olabileceği düşünülebilir." diyor.
Şöhret peşinde değilim
Halil Necipoğlu, müziği bir su kanalına benzetiyor. İstediğiniz yöne çevirebileceğiniz bir kanal, "Müziğin iyileştirici, öğretici, düşündürücü gücünü yüklediğimizde bu kanal, suyun toprağa can verdiği, bereketlendirdiği gibi insan gönlünde de en azından iyileştirici etkisini gösterecek. Benim arayışım, müzikte ahengi yakalamaktan ziyade, müzikle ahengi yakalamak." Necipoğlu, yaptığı bütün işlerde kendini arka plana çekiyor ve tevazu perdesini hiç yırtmıyor. Ona bu düşüncemizi dile getirdiğimizde mütevazı bir cevap alıyoruz: "Bu sorunun cevabı bende hiç değişmedi çok şükür. Bir büyüğümüz 'Şöhret ayni riyadır, kalbi öldüren zehirli bir baldır' demiş. Şöhret derdinde değilim. İnsan kendine sunulan lütufları O'nun rızası için değerlendirmelidir. Amacım; baki kalan kubbeye hoş sada bırakmaktır."
Tasavvuf müziği Ramazan'a sıkıştırılıyor
"Tasavvuf müziğimiz Ramazan ayına sıkıştırılmış gözüküyor, bence doğru değil. Ramazan ayında sanat ticareti oluyor. Zira, bu albümleri almak ve bu müzikleri dinlemek sadece Ramazan ayında geliyor halkımızın aklına... Fakat nasıl ki mübarek Cevşen, bulanık zihinleri açan ve kalbin derinliklerine inmesi bakımından manevî dertlere deva, gönüllere sefa bir muhteşem dua ise musiki de öyledir, kanaatimce o yüzden özellikle kalplerin inşirahına vesile olduğuna inandığım tasavvufi güfteler ve buna ait besteler her daim faydalıdır ve dinlemek gerekir. Maneviyatı kuvvetlendirir."
Zaman