Toplum Atatürk'ü tartışmaya başladı

Toplum Atatürk'ü tartışmaya başladı

Mustafa'ya gelen 'resmi' itiraza cevap veren Can Dündar ve ekibi,bu vesileyle 'Atatürk’ü ne kadar tanıyoruz' sorusunun gündeme geldiğini açıkladı

T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı’nın Can Dündar'ın yönettiği Mustafa eleştirisine, film ekibi cevap verdi.
 
Verilen uzun cevabın bir kısmı şöyle:

Muhalefet liderleri filmi eleştirdiler. Konu Meclis gündemine geldi. Meclis Başkanı sigara sahnelerine takıldı. Komisyonlarda tartışma açıldı. Eski Cumhurbaşkanları, eski Genelkurmay Başkanları film üzerine yorum yaptı. Film, televizyon programlarında, panellerde, İnternet ortamında ve hemen her mecrada yoğun şekilde tartışıldı.

Bazı marjinal gruplar kimi sinemaların önünde gösteri düzenledi. Filmin gösteriminin durdurulması için savcılığa suç duyuruları yapıldı. Korsanlar, “Atatürk’e saygıdan” filmin illegal kopyalarını piyasaya sürmeyeceklerini açıkladılar.

Biz, filmi hazırlayan ekip olarak bu tartışmaları ciddiyetle izlemeye ve mümkün olduğunca dahil olmamaya çalıştık. Çünkü toplumdaki mevcut kutuplaşmanın da etkisiyle hızla oluşan “Filmi beğenenler”/”beğenmeyenler” kamplaşmasında tartışılan şey, film olmaktan çıkmıştı; artık Atatürk tartışılıyordu.

Bu tartışma ilk ağızda, filmi görmeden yazan kimi kalemlerin yansıttığı son derece haksız, temelsiz, yanlış bilgiler üzerinden ciddiye alınmayacak iddialar, ithamlarla başladı. Ama zamanla medyanın, akademyanın, düşünce dünyamızın önemli kalemlerinin katılmasıyla derinleşti; önemli bir sorgulamaya zemin hazırladı:

Toplumda çok ihtiyaç duyulduğu anlaşılan “Atatürk’ü ne kadar tanıyoruz”, “Ne kadar tanımalıyız”, “Tartışmaya ne kadar hazırız” sorularını gündeme taşıdı.

Bugüne kadarki söylemi üreten ve savunan kimi çevrelerin bu tartışmadaki hırçınlığı, o cenahtaki hazırlıksızlığı ve hazımsızlığı ortaya koyarken, seyircinin filme gösterdiği yoğun ilgi, toplumun “tabulaştırılmamış, sansürlenmemiş, samimi bir Atatürk portresi”ni çok daha olgunlukla karşıladığını kanıtladı.

Bu arada, 24 Kasım 2008 günü Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na bağlı Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı (ATAM), filme ilişkin bir eleştiri yazısı yayınladı. Bu, filme devlet cenahından gelen ilk akademik tepki olması açısından önem taşıyor. Bize, hem filme ilişkin kimi eleştirileri yanıtlama, hem de resmi söylemin günümüzdeki geçerliliğini sorgulayabilme imkanı veren bu açıklamayı ayrıntılarıyla ele almak istiyoruz.

“ATATÜRK GÖKTEN YERE İNDİRİLDİ İDDİASI”:
Filmin böyle bir iddiası da yok. Filme ilişkin basında bu tür yorumlar çıktı, (bkz. Prof. Baskın Oran, Radikal 2, 9 Kasım 2008) ama orada da “mecazi” bir “indirme” kastediliyor, Atatürk’ün “tanrılaştırılmak” yerine dünyevileştirilmesinden söz ediliyordu.
Atatürk Araştırma Merkezi akademisyenleri ise “Atatürk’ün halen gökte olduğunu” kanıtlamaya çalışmışlar.

“İSLAM DİNİ HAKKINDAKİ İFADELER”:
Deniliyor ki, “Medeni Bilgiler kitabında Afet İnan’ın metne dahil etmediği ifadeler öne çıkarılarak Atatürk İslam karşıtı gibi gösterilmiştir”.  Dikkat edilirse filmde kullanılan ifadeler yalanlanmıyor.

“ATATÜRK’ÜN SOFRASI VE İÇKİ MESELESİ”:
Şöyle diyor açıklama:
“Evet, Atatürk içkiyi sevmektedir ve sofrasında içki içilmiştir. Ancak sofradaki konukların özenle seçilerek kültürel ve sosyal meselelerin tartışıldığı bir akademik ortama dönüştürüldüğü de bilinmektedir. Atatürk’ün sofrasında yeralan pek çok kişinin anılarında yer verdiği bu gerçeğin yok sayılmasını anlamak mümkün değildir.”
Filmde ne deniyor, ona bakalım:
“Sofra, bazen sabahlara kadar devlet işlerinin tartışıldığı bir Meclis’ti… Bazen bir hesap sorma ya da gönül alma divanı… Bazen de hatıra anlatılan, dans öğretilen, şarkı söyletilen, zeybek oynatılan, güreş seyredilen bir eğlence yeri…”

İlgili haber: Atatürk'ü gökten yere indirmeye 'resmi' itiraz