Norşin kapandı ırkçılık arttı
Devletin yanlışlarından biri şu. Doğu Anadolu’da medreseler vardı. En meşhuru da Norşin medresesiydi
Fadime Özkan’ın röportajından:
MHP eski milletvekili, ülkücülerin ağabeyi Nevzat Kösoğlu Kürt açılımını destekliyor.
Bu yıl TBMM Üstün Hizmet Ödülü alan iki yazardan biri olan Nevzat Kösoğlu, MHP eski milletvekillerinden. Erzurum İspir’li. Ötüken Yayınları’nın kurucularından, tarih araştırmacısı ve biyografi yazarı. Hukukçu ve gazeteci. 1970’te MHP’nin Genel Sekreter Yardımcılığını yapan Kösoğlu, 77’de MHP’den Erzurum milletvekili olarak Meclise girer. Ancak siyasi hayatı 12 Eylül askeri darbesiyle kesilir. Bir buçuk yıl hapis yatar, çıkınca da bir daha aktif siyasete dönmez. Yayıncılık yapar, Türk kimliğinin inşası üzerine çalışır. Köseoğlu’nun Türk tarihi ve felsefesi ile kültür ve medeniyet kavramları üzerine yayınlanmış çok sayıda eseri var. Türk milliyetçilerinin çok sevip saydığı, hürmet ettiği bir büyüğü Nevzat Kösoğlu. “Siyasetten uzağım, hiç bir politik endişem yok” diyen Kösoğlu ile Ankara’da buluştuk ve Kürt sorununun çözümü ile PKK’nın tasfiyesini amaçlayan demokratik açılım etrafında konuştuk.
Türkiye 40 bin insanına, yıllarına, kaynaklarına mal olan sorunun çözümünü konuşuyor. Türk milliyetçilerinin ağabeyi olarak, bu konuda sizin fikriniz ne?
Demokratik açılım Türkiye’nin 25, 30 yıldır içinde olduğu problemi çözme iradesini ifade ediyor. Hükümetin irade beyanında bulunması tabiî ki olumlu. Meselenin mutlaka çözülmesi lazım. Çünkü mesele akan kandır, kanayan yaradır, Türkiye’nin ayağındaki prangadır. Bu çözüldüğünde, insanımızın ve milletimizin doğal enerjisinin çok daha güçlü tarzda, çağdaş medeniyete doğru hızla atılacağımızdan hiç kuşkum yok. Türk milletine güveniyorum.
Siyasi Kürtlerin çözüm talepleriyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Kürtçülüğün vakti yüzyıl kadar geçti. Parçalanma bölünme, çöküntü halindeki devletlerin milletlerin problemleridir. Türkiye’nin neresi çöküyor Allah aşkına? Türkiye dünya devleti olmaya doğru gidiyor. 30 yıldır politikanın dışındayım, sözlerimde hiçbir politik endişe yok. Ben Türkiye’nin adım adım çok iyi yürüdüğünü görüyorum. Türk milletinin tarihi sarkacı yukarı dönmüştür. Artık kimse durduramaz, geri çeviremez. Türkiye büyük devlet olma yolundadır. Bunu görmek lazım...
Türkiye güçleniyor, demokrasisi gelişiyor fakat aşağılık kompleksinden ve şu ‘bölünme sendromu’ndan bir türlü kurtulamıyoruz. Her şeyin ardında yabancı parmağı, Amerikan planı aramayı neye yoralım, hele de ‘Türkün gücüne inananlar’ için?
Burada topyekûn milliyetçilerin hatası vardır. Milliyetçiler Türk milletinin milli meselelerde idrakini açık tutmakla kendilerini görevli sayarlar. Doğrudur fakat mübalağaya gittiğinde iş komplo teorilerine varıyor. Onlara göre biz, eskilerin tabiriyle musallaya uzatılmış meyyit gibiyiz, imam bizi oraya buraya çeviriyor. İmamımız da Amerika! Yok böyle bir şey! Bu müthiş yanlış ve tehlikeli bir şeydir. Kişilerin ve toplumların kendilerine olan güvenini yıkar, onu yıktığın zaman ise geriye hiçbir şey kalmaz, hem de kişiye sorumluluklarını unutturur. O mübalağa bizimkileri de yer yer bu noktaya çeviriyor. Ve bir Amerikan düşmanlığı başlıyor. Hiç anlamadığım bir şey zaten bu.
Hangi açıdan anlamıyorsunuz?
Rusya’ya zaten düşmandık, 300 yıldır dövüşüyorduk. Marksizm yüzünden değil. Ama Amerika ile ne kuyruk acım var ne evlat acım. Onunla niye dövüşüyorum? E dünyaya hakim! Olur kardeşim, gücü olan dünyaya hâkim olur. Sen nasıl “Osmanlıydım dünyaya hakimdim” diye nutuk çekiyorsan o da bugün güçlü. Efendim onun projesiymiş. Onun projesiyse bile benim projemle örtüşüyorsa daha iyi, daha kolay çözülecek demektir. Komploya gerek yok zaten. Türkiye yükselişte. Bölünme varmış gibi millete telkin edilmemeli, bilakis ‘arkadaş otur, sakin ol’ falan denmeli.
Osmanlı çoğul bir toplumdu, onun bakiyesinde kurulan Türkiye’de de başka etnik unsurlar mevcut. Hal böyleyken niye diğerleri değil de Kürtler defalarca isyan etti peki?
Cumhuriyetin bir takım tavırlarının Kürtçülük hareketlerinin beslenmesinde etkisi olup olmadığına gelirsek; ayrım olmadı fakat Cumhuriyet, İmparatorluktan gelme o tabi rahatlık genişlik ve güven içerisinde alması gereken davranış tavırlarını da alamadı. Korku, onları bitirdi. O korkuyla Kürtçe öğrenmek, konuşmak gibi meseleler en hafifinden antipatik telakki edildi. Eşitlik vesaire olmasına rağmen Türk kelimesi üzerindeki vurgular istismara yol açtı.
Bu sorun ne sorunu sizce?
Kompleks bir sorun. Bize Osmanlı’dan intikal etti. (İmparatorluğun parçalanmasına yol açan azınlık milliyetçiliklerini anlatıyor)
Kürtlerin durumu neydi?
Osmanlı, Kürtleri Anadolu halkı, kurucu unsurdan birisi saymış, öyle de görmüştür. Siyasi ve hukuki açıdan Türkler neyse Kürtler odur. Kürtçülük hareketleri 20. yüzyıla girerken başladı ama bunlar hem çok zayıf kalmış hem itibar görmemiştir. Çünkü Kürtler de kendilerini Osmanlıdan Türklerden farklı telakki etmemişlerdir.
Osmanlı’nın son dönemlerinde pek çok Kürt isyanı oldu ama, malum.
Ama yaygınlaşmadı. Bedirhanlıların bir oğlunun ayaklanmasının ardından aşiretin ileri gelenleri İstanbul gazetelerine ilan vermiştir; Bu vatan haininin aşiretimizle ilgisi yoktur, diye. 1. Dünya Harbinde Kürtler bizimle beraber harp etmişler, Kurtuluş savaşında da desteklemişlerdir. Yani milliyetçiliğin, etnisite hareketlerinin en kızgın en coşkun olduğu dönemlerde Kürtler bu işlere girmemişlerdir.
Bu süreçte devlet ne gibi hatalar yaptı?
Devletin yanlışlarından biri şu. Doğu Anadolu’da medreseler vardı. En meşhuru da Norşin medresesiydi. Bu medreseler evet, inkılaplara aykırıydı ama devlete Türk milletine bağlıydı. Kapatıldıkça bölgede Kürtçülük yayıldı.
Star