Eskişehir'in Bediüzzaman bağı
Vakit Gazetesi yazarı Mustafa Özcan, Eskişehir'in Risale-i Nur müellifi ve Nur şakirtleriyle özel bağları olduğunu söyledi.
Risale Haber-Haber Merkezi
Vakit Gazetesi yazarı Mustafa Özcan, Eskişehir'in Risale-i Nur müellifi ve Nur şakirtleriyle özel bağları olduğunu söyledi. Eskişehir gezisini köşesine taşıyan Özcan, "Bediüzzaman’in hatıra ve silüetleriyle dolaşmış olduk. Bediüzzaman yanımızda gibiydi. Adeta bizimle dolaşıyordu" dedi.
Çalışkanlar ailesinin genç fertlerinden Osman Çalışkan’ın davetiyle Eskişehir'e gittiğini ifade eden Özcan, "Odun Pazarı İlçesi sınırlarına girince sanki burası başka bir şehre dönüşüyor ve Yavuz’un manevi mirasını barındırıyor. Batılıların deyimiyle burası bir quartet ve Arapların deyimiyle al madina olmalı. Burada Alaeddin Camii ve Ak Camii gibi kadim camiler var. Ve bunlardan Ak Camii ile Bedidüzzaman arasında mahrem bir ilişki var ve bu ilişki Tarihçe-i Hayat’a da konu olmaktadır" şeklinde yazdı.
Eskişehir'deki tevafukları da anlatan Özcan, yazısını şöyle sürdürdü:
"Bu şehrin Risale-i Nur müellifi ve Nur şakirtleriyle de özel bağları var. Bu anlamda Bediüzzaman ilk gelişinde Eskişehir’de 11 ay kalmış. Bendeniz de 11. ayda vasıl olduğum Eskişehir’de yoğun olarak onun hatıralarıyla yaşadım. Yavuz’un Kurşunlu Camii’nin bulunduğu bölgede Bediüzzaman adeta Eskişehir’in Halid Bin Zeyd’i (Eba Eyyübi’l Ensari) olan Abdulvahid Tabakçı’nın evinde misafir kalmış. Ve Bediüzzaman bu evi de çok sevmiş ve benimsemiş.
Yolumuz üzerinde kalan evi dışarıdan temaşa etmekle yetiniyoruz. Cumartesi akşamı arkadaşlarla sohbet ederken bana bir adet Tarihçe-i Hayat uzattılar ve ilk açtığım yer Eskişehir bahsi ve ilk karşıma çıkan yer de Bediüzzaman’ın kaldığı Abdulvahid Tabakçı’nın iki katlı evinin fotoğrafı oldu. Geceleyin bana ayrılan odada da yine o evin büyük boy fotoğrafı asılıydı. Yani Eskişehir’i Yavuz’un ve Bediüzzaman’in hatıra ve silüetleriyle dolaşmış olduk. Bediüzzaman yanımızda gibiydi. Adeta bizimle dolaşıyordu. Eskişehir gezimiz tevafuklarla süslü olarak devam etti. İskilipli Atıf Hoca devrim öncesinde yazmış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinden dolayı yargılanır. Bediüzzaman da yine devrim öncesi yazmış olduğu Tesettür risalesi dolayısıyla Eskişehir’de yargılanır. Ve liseli kızlarda görmüş olduğu tesettüre riayetsizlik ve kayıtsızlık nedeniyle Gençlik Rehberi’nde tesettürün önemine vurgu yapar.
Bediüzzaman’dan sonra Nurcuların mihne/çile dönemlerinden birisi de yine Eskişehir’de yaşanmıştır. 1971 yılında İrfan Özaydınlı’nın içişleri bakanı olduğu sıkıyönetim günlerinde Hüsrev Altınbaşak gibi Nur talebeleriyle birlikte memleketin fikir erbabı ve önemli şahsiyetleri de Eskişehir Hapishanesinde Yusufiye dersleri almışlardır.
Yazının devam için TIKLAYINIZ