Bediüzzaman'dan sonra Sezai Karakoç
Bediüzzaman'dan sonra, medeniyet krizinin nasıl anlamlandırılabileceğini gösterebilen tek düşünür Sezai Karakoç
Risale Haber-Haber Merkezi
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, Bediüzzaman'dan sonra, sadece Müslümanların değil, insanlığın içine sürüklendiği büyük medeniyet krizinin nasıl anlamlandırılabileceğini ve aşılabileceğini gösterebilen tek düşünür-sanatçının Sezai Karakoç olduğunu söyledi.
Medeniyetlerin, kriz zamanlarında büyük sanatçı-düşünürleri çıkardığını ifade eden Kaplan, "Yaşanan krizin derinlemesine anlaşılması, anlamlandırılması ve aşılması süreçlerinde bu sanatçı-düşünürler yaratıcı ve kurucu roller oynarlar" dedi.
İslâm medeniyetinin iki asırdan bu yana "fetret dönemi" yaşadığına dikkat çeken Kaplan, "İslâm medeniyeti, yaklaşık iki asırdan bu yana epistemolojik ve ontolojik kırılma şeklinde tezahür eden, İslâm tarihinde ilk kez hem İslâm'la, hem de diğer medeniyetlerle ilişkilerimizi simülatifleştiren, biçimbozumuna uğratan, metamorfoz yaşamamıza yol açan, çift yönlü temassızlık olarak tarif ettiğim sarsıcı bir fetret dönemi yaşıyor. Tarihte yaşadığımız birinci medeniyet krizi, 13. yüzyılda Doğu cephesinde Moğol istilası ve Haçlı saldırıları sonucunda Bağdat'ın, Batı cephesinde ise Kurtuba'nın düşmesiyle vuku bulmuştu. Bu krizi, fikrî düzlemde Gazalî-Razî geleneğiyle, İbn Haldun'un geliştirdiği güçlü tarih felsefesi ve medeniyet tasavvuruyla; estetik ve rûhî düzlemde, İbn Arabî, Konevî, Mevlânâ, Fuzûlî ve Yunus'un geliştirdikleri muazzam dil ve ruh sıçramasıyla aştık ve İslâm medeniyeti Selçuklu ve Osmanlı hamleleriyle büyük bir meydan okuma ve atılım gerçekleştirdi" şeklinde yazdı.
Batı uygarlığının, modernlikle birlikte geliştirdiği her şeyi kontrol ve kolonize edici, başka medeniyetlere hayat hakkı tanımayan saldırgan meydan okumasının, hem kendisi dışındaki bütün medeniyetleri durdurduğunu hem de kendi çöküşünün sonunu hazırladığını vurgulayan Kaplan, yazısını şöyle sürdürdü:
"İşte Bediüzzaman'dan sonra, sadece Müslümanların değil, insanlığın içine sürüklendiği büyük medeniyet krizinin nasıl anlamlandırılabileceğini ve aşılabileceğini gösterebilen tek düşünür-sanatçı Sezai Karakoç'tur. Sezai Karakoç, bütün yönleriyle anlaşılabilmiş değil henüz. Sezai Karakoç'un hem düşünce, hem sanat, hem de hayatın bütün katmanlarında eşzamanlı, bütünlüklü ve derinlikli bir yolculuk yapmasını mümkün kılan, gelecek 100 yılı görerek yaşayan bir kişilik olması, onun bihakkın ve bütünlüklü olarak anlaşılabilmesini zorlaştırıyor. Hem düşüncesiyle, hem sanatıyla, hem de hayatıyla muhkem bir dünya, muhkem bir gökkubbe, muhkem bir yer ve duruş inşa edebilmiş bir sanatçı-düşünürün anlaşılabilmesi kolay değil. İslâm'ı da, dünyayı da kavrayışındaki sahihlik, kuşatıcılık ve derinlikle benzersiz bir sanatçı-düşünürdür Sezai Karakoç. Ulaştığı peygamberî solukla, Hz. Adem'den bu yana geliştirilen hem vahyî, hem de kadîm geleneklere derin bir ruh üfleyerek, geleneği diri, canlı, yaşayan bir varlığa dönüştüren, bütün zamanları seferber eden, bütün zamanları kendi çocuğu kılabilen ve bütün zamanların çocuğu olabilen benzersiz bir sanatçı-düşünürdür."
Kaplan, Cine-5'in Sezai Karakoç'un bütün yönleriyle anlaşılmasına imkân tanıyabilecek birinci sınıf bir belgesel hazırladığını da hatırlattığı yazısında, "Belgesel, 15 Ocak Cuma akşamı Cemal Reşit Rey'de bir galayla izleyicisiyle buluşacak. Ayrıca belgeselde Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu gibi çok özel ve önemli açıklamalar ve analizler yapan sürpriz isimler de var. Belgesel, yakında sinemada da "görücü"ye çıkacak…Bu belgesel'in, bundan sonra yapılacak çalışmalara belgesel sinemada nasıl köklü, yerli ve evrensel bir dil kurulabileceğinin ipuçlarını gösteren öncü bir çalışma olduğunu da vurgulamak isterim…" görüşünü dile getirdi.