Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman Kastamonu menfasındaydı. 31 Mart Vakası’nın mahkemelerinde, zabıt kâtipliğinde bulunmuş Niyazi Karatay ismindeki bir zat, Bediüzzaman’ı ziyarete gelmişti. Bu görüşme sırasında Karatay, Üstad Bediüzzaman’ın mahkemedeki eşsiz kahramanlığını anlatmıştı. Hatırayı tebessümle dinleyen Üstad, “Kardeşim, o senin anlattığın Eski Said’dir” diye cevap vermişti. Bu cevaba bir zamanlar Divan-ı Harb-i Örfî’nin zabıt kâtibi olan Niyazi Karatay ise şu cevabı vermişti:

“Nur Üstad’ım. Ben Eski Said’i de bilirim, Yeni Said’i de bilirim. Eski Said de yamandır, Yeni Said de yamandır!”

Bediüzzaman, bunun üzerine mahkemede söylediği “Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaret ise, bütün ins ve cin şahit olsun ki, ben mürteciyim!” cümlesini tekrarlayıp yâd ederek, “Ben bu sözü, İmam Şafiî Hazretleri’nden ders almışım. Hazret-i İmam’ın, Hazret-i Ali’ye (r.a.) karşı duyduğu sevgi, bağlılık ve muhabbetten dolayı “Sen de mi Rafızî’sin?” diye sordukları zaman, büyük İmam:
“Eğer Hazret-i Ali’yi sevmek, ehl-i beyte muhabbet duymak Rafızîlikse, bütün dünya, ins ve cin şahit olsun ki: Evet! Ben de Rafızî’yim...”

(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)