'28 Şubatta 'Allah' diyen askeri bile tutukladılar'
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) 28 Şubat sürecinde yaşanan 'irticacı avı'nın boyutları, dönemin tanıkları ve mağdurlarının ifadeleriyle gün yüzüne çıkıyor.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla ordudan ihraç edilen Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan, o dönemde evinde "Allah" diye bağıran bir astsubayın komutanının emriyle tutuklandığını söyledi. Dosyanın daha sonra kendi önüne geldiğini belirten Çağlayan, baskıları rağmen beraat kararı verdiğini ifade etti. O dönemde en çok irticacı avlayan komutanın terfi ettiğini söyleyen Çağlayan, bir astsubayın ise sadece komutanına "Selamünaleyküm" dediği için tutuklandığını kaydetti.
Üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen 28 Şubat sürecinin izleri kapanmak bilmiyor. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrasında uygulamaya konan kararların mağdurlarının anlattığı hikayeler, yaşanan hukuksuzlukların boyutlarını gözler önüne seriyor. Post modern darbenin mağdurlarından Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan, yaşadıklarını 'Orduda ve Yargıda Darbeci Kuşatma' adlı kitabında ele aldı. Nesil Yayınları'ndan piyasaya çıkacak kitapta Çağlayan, dönemin hukuksuzluklarını hem asker hem de hakim gözüyle anlattı.
Cihan Haber Ajansı'nın (Cihan) sorularını cevaplayan Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra asker tanıdıklarının teşvikiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'ne girdiğini belirtti. 15 sene devam eden meslek hayatında 90'lı yılların başına kadar herhangi bir sorun yaşamadıklarını aktaran Çağlayan, özellikle 94 yılından sonra sıkıntıların artmaya başladığını ifade etti.
'DURUM TERÖR; VAZİFE DARBE' DÖNEMİ BİTTİ. 'DURUM İRTİCA; VAZİFE DARBE' DÖNEMİ GELDİ
Terör olaylarındaki azalmanın ardından asker içindeki darbeci zihniyetin 'durum terör vazife darbe' formülünden 'durum irtica vazife darbe' formülünün işleme koyduklarını ifade etti. Cuntacı zihniyetin terörü de irticayı da kendisine bahane yaptığını kaydeden Çağlayan, "Burada aslında bir irtica söz konusu ve buna dayalı darbe yapılıyor değil. Aslında amaç darbe fakat bunu meşrulaştırmak için irtica ve terör argümanları kullanılıyor." diye konuştu.
Daha sonraki dönemlerde yaşanan psikolojik harekatların ortaya çıktığını anlatan Çağlayan, tamamen mizansen bazı olayların topluma ve TSK'nın kendi içindeki unsurlara karşı kullanıldığını belirtti.
O dönemde yayınlanan emirlerdeki 'Birlik komutanları kendi birliğinden başka birisi tarafından irticacı personel bulundurduğu takdirde irticayı himaye etmekle suçlanacaktır' maddesinin TSK personelinin adeta kimyasını bozduğunu anlatan Çağlayan, bunun üzerine bütün komutanlarının birlik içinde irticacı avına çıktığını söyledi. Çağlayan, "Böyle bir risk altında bulunan bir birlik komutanı ne yapabilir. En ufak bir dini tutumu veya dini bir anlam ifade eden davranışı titizlikle mercek altına alıp bu şekilde yani kendisini korumak için böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalmamak için normal dini davranışlar dahi çok farklı algılanmaya başladı." şeklinde konuştu.
'İrticacı avı'nın lojmanlarda da devam ettiğini ifade eden Çağlayan, ailelere de diğerlerini fişlemek için görevler verildiğini söyledi. Bazı ailelerin "Bize böyle bir görev verildi ama biz sizi biliyoruz siz iyi insanlarsınız. Sizin hakkınızda iyi rapor veriyoruz." şeklinde izahatta bulunduğunu belirten Çağlayan, "Bütün davetlere kasıtlı olarak çağrılıyorduk. Gelmesen zaten suç. Geldiğin zaman eşin başörtülü, içki içmiyorsun, eğlencelere iştirat etmiyorsun. Bundan dolayı zaten davranışlarımız mercek altında, her halükarda huzursuz bir ortam." ifadelerini kullandı.
O dönemde irtica şikayetlerinin artık önü alınmaz bir hal aldığını belirten Çağlayan, bir astsubayın evinde Allah diye bağırdığı için tutuklandığını söyledi. Tutuklama kararı vermek zorunda kalan savcıların vicdan azabı çekerek bizzat itiraz dilekçesi doldurduğunu ve dosyanın incelemek üzere kendi önüne geldiğini belirten Çağlayan, "Dosya geldiğinde inceledim. Astsubayın fiilinin sivil bir mahalledeki evindeki komşusuna 'Allah' diye bir ses gelmiş. O da oradaki komutanlığa dilekçe vermiş ve 'alt katımdaki astsubay Allah diye bağırıyor' diye dilekçe vermiş ve komutanda dosyasını hazırlayarak 'tutuklanması' diye bir talimat vermiş. Bu şekilde oradaki hakimler tutuklamak zorunda kalmışlar. Çünkü tutuklamasalar kendileri de suçlanacak. Bunu inceledim ve olayın bu şekilde olduğunu gördükten sonra tahliye kararı verdim." açıklamasında bulundu.
YOLSUZLUK DOSYASINDA 'BERAAT' EMRİNE UYMAYINCA İLK ŞURADA İLİŞİĞİ KESİLDİ
Kıbrıs Askeri Mahkemesi'nde kıdemli hakimken yolsuzluk davasıyla ilgili bir baskıya maruz kaldığını ifade eden Çağlayan, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri'nin kendisini, "Davanın sanığı dönemin TRT Genel Müdürü oğlunun beraati için suça mazeret teşkil etmek için bir rapor hazırlandığını gereğini yap" yönünde bir talimat verdiğini söyledi. Çağlayan şöyle konuştu: "Bu şekilde bir emirle karşı karşıya geldiğimde kendisine çok soğuk bir şekilde cevap verdim. 'Dosyayı inceleriz bakarız, gereğini yaparız' şeklinde, herhangi bir taahhüt vermeyen bir cevap verdim. Telefonla görüşmeden sonra dosyayı araştırdım da dosyanın başka bir hakim arkadaşta olduğunu gördüm. Kendisine bilgi verdim. Hatta raporun temin edilmiş bir rapor olduğunu ve sıhhatini araştırmasını kendisine tavsiye ettim. O da o duruşmada raporun durumunu araştırmak üzere ara karar alıp talimat yazdırdı."
Beraat kararı bekleyen Genelkurmay Adli Müşaviri'nin duruşmadan birkaç gün sonra tekrar kendisini aradığını ve bu kez 'fırça vari' bir üslupla neden beraat kararı çıkmadığını sorduğunu aktaran Çağlayan, "Kendisine 'ben talebinizle ilgili olarak davaya bakan hakim arkadaşı bilgilendirdim' dedim ve telefonu yüzüme kapattı. " şeklinde konuştu.
Olaydan birkaç gün sonra Ankara'dan görevlendirilen emekli bir albayın Kıbrıs'a gelerek, kendisinin Yüksek Askeri Şura'da durumunun görüşüleceği dosyayı bizzat aldığını ve geri döndüğünü söyledi. Çağlayan, bu olayı takip eden ilk şurada ise Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesildiğini belirtti.
"EN ÇOK İRTİCACI AVLAYAN TERFİ EDİYORDU"
O dönemde en çok irticacı avlayan komutanın terfi ettiğini söyleyen Çağlayan, bir astsubayın ise sadece komutanına "Selamünaleyküm" dediği için tutuklandığını ifade etti. Çağlayan, "Suçu birlik komutanına 'selamünaleyküm' demesi. Birlik komutanı da bunu üst komutanlığa bildiriyor ve üst komutanlık ta dosyasıyla 'sevk edin' askeri diyor." diye konuştu.
Konunun kendisinin görevli olduğu savcılığa iletildiğini ve 'komutan tutuklanmasını talep ediyor' diye de not düşüldüğünü anlatan Çağlayan, "Ancak olayda askeri mahkemeyi ilgilendiren bir suç söz konusu değil. Tamamen disiplinle alakalı bir durumdur ve bu kişi mahkeme tarafından serbest bırakıldı." dedi.
Bu karar üzerine komutanının hakimleri yanına çağırarak 'tutuklanması için ne yapılması gerekir' diye sorduğunu belirten Çağlayan, "İtirazla en yakın askeri mahkemeye tutuklama kararı verdirdiler." şeklinde konuştu
Timetürk