Çocukları yetiştirmeyi ibadet gibi gördük
Risale-i Nur ve onun kahramanları üzerine çalışmaları olan İhsan Atasoy ve aile yazılarıyla tanınan Gülay Atasoy çifti, 33 yıllık evliliklerini ve üç çocuklarını nasıl yetiştirdiklerini anlattı.
Zeynep Kaçmaz'ın haberi
Baba İhsan Bey, çocuklara yaptıkları yatırımın ahiret yatırımı olduğunu söylerken, anne Gülay Hanım, örnek olmayı ve onlara okuma sevgisini kazandırdıklarını ifade ediyor.
Kitapları çok satıyor, beğeniliyor. Hayatın içinden seçtikleri konuları insan hikâyeleriyle zenginleştirerek yazıyorlar. Gülay-İhsan Atasoy çifti, bir nefeste okunan yazılarıyla okurlarına çözüm önerileri sunuyorlar. İhsan Atasoy, Risale-i Nur üzerine yazdığı eserlerle dikkat çekiyor. Eşi Gülay Hanım ise kaleme aldığı gazete, dergi yazıları, kitap çalışmaları, verdiği seminerlerde 'iyi bir insan, anne, baba, eş, evlat nasıl olunur?' sorularına, bilgi ve tecrübelerinin ışığında cevaplar arıyor. Onlar hakkında en çok merak edilen konu ise ele aldıkları sorunları özel hayatlarında yaşayıp yaşamadıkları ve sundukları çözüm önerilerini ne kadar uyguladıkları.
33 yıllık evli Gülay-İhsan Atasoy çifti, evlerini ve evliliklerini, 33 yıllık hayat arkadaşlığını anlattı. Gülay Hanım, "İhsan Bey ile evliliğimiz çok farklı. Biz hayatımızı hizmet üzerine kurmuşuz. O kendini kitap çalışmaları ve konferanslara adamış durumda. Evdeki işlerini de ben yapıyorum. O iyi bir baba ve eş. Bizimle geçirdiği zaman kısıtlı olsa bile sevgisini ve ilgisini hissettiriyor." diyor.
Gülay Atasoy, 1977 yılında Yeni Asya gazetesinde aktüel ve siyasî konularda günlük köşe yazmaya başlar. İhsan Bey de aynı dönemde köşe yazarıdır. Hizmet aşkı onları birleştirir ve kısa bir süre içinde evlenirler. Gülay Hanım 23, İhsan Bey ise 29 yaşındadır. Gülay Hanım, üç çocuğun ardından yazı çalışmalarına ara verir ve kitaba yönelir.
ÇOCUK EĞİTİMİNİ BİR İBADET GİBİ GÖRDÜK
Kitaplarında genellikle kadın ve aile konularını işleyen Gülay Hanım, neden böyle bir alan seçtiğini şöyle anlatıyor: "Eğer kadını eğitirseniz toplumu da eğitmiş olursunuz. Kadının İslam'ı yaşaması, çocuk yetiştirmesi, ideal bir eş olması gibi konular hep ihtiyaca binaen yazıldı. O dönemde bu konuları işleyen çok fazla kitap yoktu." Bu arada İhsan Bey, bir yandan gazete ve kitap çalışmalarını sürdürür, diğer yandan yurtiçi ve yurtdışı konferanslarına katılır. Evin tüm sorumluluğunu Gülay Hanım üstlenir, çakılacak bir çividen tamir edilecek musluğa kadar her şey ona aittir. O, bu durumdan hiç şikâyetçi olmaz; çünkü o evde çalışırken eşinin de hayır yolunda koşturduğunu bilir. Eşiyle iyi bir arkadaş olduklarını ifade eden Gülay Hanım, "Eve ne kadar yorgun gelse bile onun ilgileneceği konularda bir şeyler sorup sohbet açarım. Bana izahlarda bulunurken günün sıkıntılarını unutur. Ayrıca bütün yazılarımı önce ona okuturum. Böylece birbirimizi anlamaya, günün yorgunluğunu üstümüzden atmaya çalışırız." diyor.
Çiftin Hicret (31), Hümeyra (26), Mehmet Ali (24) adlı üç evladı var. 1 yaşındaki torunları Fazıl onlara ayrı bir mutluluk yaşatıyor. Çocuklarının okuması için tüm imkânları kullanan Atasoy ailesinin büyük kızı Hicret tıp doktoru ve dâhiliye uzmanı. Eşi Murat Gökçe de doktor. Ortanca çocukları Hümeyra ise psikolog ve Dr. Ayhan Tufan'la evli. Yeni mezun olan oğulları Mehmet Ali ise bilgisayar mühendisi.
Çocuk eğitimine hamilelik sürecinde başlarlar. Bunun için çocuk ve ebeveyn konuları üzerine kitaplar okurlar.Çocuğun eğitimini bir ibadet gibi görürler. İhsan Atasoy, çocuklarına yaptıkları yatırımın, ahirette sevap olarak kendilerine geri döneceği inancıyla çocuklarını yetiştirdiklerini belirtiyor. 'Allah'ım bizi çocuklarımızla imtihan etme' duasını da hiçbir zaman dillerinden eksik etmezler. Kavlî duadan sonra fiilî duayı uygulamaya başlarlar. Gülay Hanım, hamilelik döneminde devamlı abdestli olduğunu, sesli olarak Kur'an-ı Kerim ve cevşen okuduğunu söylüyor.
Gülay Hanım "Okul öncesinde onlarla sevdikleri pasta, kurabiyeler eşliğinde öğleden sonraları okuma saatimiz, birlikte çizgi film seyretme zamanımız vardı. Yatmadan öncede büyük insanların hayatlarından bahseder, ahlakî değerleri ve Peygamberimiz'in hayatını anlatan yaşlarına uygun masallar, kitaplar okurduk. Sonra da mütalaasını yapardık. Kim nerede ne yanlış yapmış, güzel olan nedir? Böylece analiz etmeyi, düşüncelerini ifade etmeyi öğrendiler. Ve her şeyden güzeli çok iyi birer okuyucu oldular. Ondan sonra zaten benim de yüküm hafifledi." şeklinde konuşuyor
Atasoy çifti, çocuklar 8 yaşlarına geldikten sonra televizyonu evden kaldırır. İhsan Bey, 'Televizyonsuz olur mu?' tepkilerine 'Asıl, hayatı gazete ve kitapla yaşıyorsun.' cevabını verir. İhsan Bey, "Ruhun dünyaya açılan iki kapısı vardır: Göz ve kulak. Dolayısıyla çocuk evin içinde gördüklerini ve işittiklerini tabiri caizse ruh disketlerine depolar. Çocuk, anne-babasının her vakit namaz kıldığını görürse namaz onun dünyasında olmazsa olmaz bir değer olarak yerleşir. Çocuklarımızın yapmasını istediğimiz şeyleri önce biz kendimiz uyguladık. Yanlarında namaz kıldık, kitap okuduk." diyor.
Atasoy çifti, çocuklarına hiçbir şeyi yasaklamaz, sadece onları uzaktan kontrol eder. Çocuklarının arkadaşlarını yakından tanımak için onları sık sık eve davet ederler. Atasoy çifti sorunlar çıksa da bunları aşmasını bildiklerini ifade ediyor.
Anne babadan çocuklarına dört tavsiye
Hayatta kendinizi Robinson Cruseo gibi yalnız hissedin. O, bir adaya düşer ve yıllarca hayatını orada tek başına sürdürür. Siz de şu dünyada yalnız başınıza yaşadığınızı varsayarak, yılmadan zorlukları aşmaya çalışın.
Fedakâr ve sabırlı olarak hep verici olun. Sürekli başkalarına verin, ama almayı düşünmeyin.
Dünya; rahat, ücret ve mükâfat yeri değil, imtihan yeridir. Unutmayın ki zahmet rahattadır.
Yaşamak için yiyin, yemek için yaşamayın.
Zaman