Notere imza veren Said Nursi niye güldü?

Notere imza veren Said Nursi niye güldü?

Necati Müftüoğlu, Emirdağ Adliyesinde zabıt kâtibi olarak vazife yapmış bir devlet memurudur

Risale Haber-Haber Merkezi

Merhum Necati Müftüoğlu, Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ hayatı sırasında Emirdağ Adliyesinde zabıt kâtibi olarak vazife yapmış bir devlet memurudur. Sonradan, birinci sınıf zabit başkâtibi olan merhum Necati Bey, bazen Emirdağ Savcı Vekilliğini de yapmıştır. Necati Müftüoğlu’nun gerek resmî vazifesi itibariyle, gerekse aynı ilçede yaşamalarından dolayı, Said Nursi Hazretleriyle ister istemez çok önemli karşılaşmaları ve münasebetleri olmuştur...

Nevzat Müftüoğlu, aynı tarihlerde Emirdağ Müftülüğünü yapan ve Emirdağ Lâhikasında “Buranın korkak müftüsü” şeklinde adı geçen müftünün oğludur. Onun için, Bediüzzaman Hazretleri Necati Müftüoğlu’na “Kardaşım Oğlu” diye hitap etmektedir. Necati Bey de Üstad’a daima “Efendi Hazretleri” demektedir.

Emirdağlı Merhum Necati Müftüoğlu’nun doğum yılı 1916 olup, 15 Nisan 1996 tarihinde 80 yaşında iken Afyon’da vefat etmiştir. Allah rahmet etsin…

Kendisinin ve ‘Korkak Müftü’ babasının bir döneme ışık tutan hatıralarının tamamı, hazırlanmakta olan “Ağabeyler Anlatıyor-5” kitabımızdan okunabilir. Vefat yıldönümü münasebetiyle şimdilik “Risale Haber” okuyucularıyla bir bölümünü paylaşmak istiyorum.

ÖMER ÖZCAN

***

NOTER OLARAK ÜSTAD’IN VEKÂLETİNİ ALDIM

Necati Müftüoğlu anlatıyor:

Bir başkâtip Mazhar vardı, benden evvelki başkâtip, Efendi Hazretlerine çok muhalif birisi... Bir gün Başkâtip Mazhar’ın bacanağı Terzi Mustafa Bilal (Üstad’ın talebesidir) geldi; “Bacanak, Efendi Hazretleri, ‘benim vekâletimi alsın’ diyor” dedi. Noterler o zaman başkâtiplerdi. Galiz tabirlerle, “ben gitmem” dedi. Etraf da sivil polis dolu...

“Ben gideyim o zaman” dedim. “Sen ne cesaretle gidiyorsun?” dedi. “Ne var bunda resmi bir iş” dedim. “Hadi git sen o zaman” dedi. O zaman ben zabıt kâtibiyim. “Al o zaman noter mührünü, başına bir iş gelirse karışmam” dedi. “Gelsin, gelirse ondan gelsin” dedim. Kalemden, kapıdan çıkarken Mustafa Bilal, “Bacanak sana bir şey diyeyim mi; hem vallahi hem billahi Efendi Hazretleri ‘Kardeşimin oğluna (Necati Müftüoğlu) söyle, gelsin benim vekâletnamemi yapsın’ dedi” dedi. “Bak yine Necati Bey gidiyor” dedi.

Vardım Efendi Hazretlerine selam verdim, aldı. Ellerinden öptüm, “Kardeşim Oğlu deyip” anlımdan öptü. Ben yaptım hazırladım vekâleti. “Buraya imza buyurun lütfen efendim” dedim. Tuttu altına eski yazı ile “SAİD” yazdı, yüzüme baktı, güldü. Tabi manalı baktı… Bu yeni yazı olacak ama ne olduğunu o da biliyor ben de, onun için gülüyor. Bu olmaz ya, der gibi… Sobası tenekedendi, altından bir şeker kutusu çıkardı, içinden bir torbacık, torbanın içinden de mühür “S.NURSİ”. Mührü aldım, o eski yazıyla yazdığı SAİD üzerine bastım.

O, Efendi Hazretlerine galiz tabirler söyleyen Mazhar, aynı gün Mal Müdürüyle dövüştüler. Mal Müdürü vilayete, Valiliğe yazıyor, Vali adalet Komisyonuna yazıyor, Adalet Komisyonu da aldı onu Emirdağ’dan Bolvadin’e nakletti. Emin olun bunlar gerçek olaylar, hem de nasıl olaylar… Ondan sonra Afyon’dan bir tel “Necati Bilge Başkâtip” diye. Görev bana verilmişti.  O zaman benim soyadım “Bilge” idi. Savcı vekilliği falan o zaman başladı benim. Ona, bacanağı Terzi Mustafa Bilal, “Sen Üstad’a hakaret ettin, ondan bu başına geldi” demiş. Ama çok patavatsız adamdı, anlamıyor, bilmiyor bir şey.

www.RisaleHaber.com