Nurcu değilim, iftiharla Nur'un talebesiyim

Nurcu değilim, iftiharla Nur'un talebesiyim

Bulut, ‘Nurcu’ olmadığını Bediüzzaman’ın ifadesiyle ‘Nur’un talebisi’ olmayı iftihar vesilesi saydığını söyledi

Risale Haber-Haber Merkezi

Yazar Mehmet Ali Bulut, ‘Nurcu’ olmadığını Bediüzzaman’ın ifadesiyle ‘Nur’un talebisi’ olmayı iftihar vesilesi saydığını söyledi.

Yazdığı yazılarına gelen tepkilere sitem eden Bulut, Haber 7'deki yazısında "Şu dünyada hiç kimseye yaranamadım. Yukarıya tükürdüğüm her seferinde bıyığım; aşağıya tükürdüğümde sakalım alındı. Rüzgâra karşı tükürsem bana yazık. Bilmiyorum ne yapayım" dedi.

Herkesin uhuvetten/kardeşlikten söz ettiğini ancak ortada kardeşliğin olmadığına dikkat çeken Bulut, "Cenab-ı Allah’ın Hz. Peygamber efendimizin ‘ümmetim birlik içinde olsun’ duasına boşuna mı “Hayır!” dedi… Cehalet ağanın, inat efendinin, garaz beyin, intikam paşanın, taklit hazretlerinin ve mösyö gevezenin bu kadar, müridi ve taraftarı varken, ittihat mı olurmuş? 72 fırka olmuşuz ve herkes kendisini merkez biliyor" şeklinde yazdı.

Kendisinin ‘Nurcu’ olmadığını fakat Bediüzzaman’ın ifadesiyle ‘Nur’un talebisi’ olmayı iftihar vesilesi saydığını vurgulayan Bulut, yazısında şu görüşlere yer verdi:

"Bediüzzaman hazretleri “Uhuvvet Risalesi” (kardeşlik risalesi) yazmış. Okuduk ezberledik ama onun aynı zamanda, İslam ümmetini oluşturan diğer halkaları da içine aldığı aklımıza gelmedi. Oysa Uhuvvet Risalesi, İran, Azerbaycan, Moğulistan. Uygur, Saraybosna, Sudan, Habeşistan, Yemen vs gibi tüm devletleri ve tüm İslami kavimleri dairesine alıyor. Sen Şiiyi, Nuseyriyi, Bektaşiyi, Alevi’yi o daire içine almanın bir yolunu bulamadıkça, birileri eski yaraları kaşıyarak bizi her daim birbirimize düşürebilir…

Keza İhlas Risalesi yazmış mübarek üstad. Biz onu da hizmette yol ve yöntem bilmişiz. Elbette onu da ihtiva ediyor ama eğer ihlas risalesi çerçevesinde bir nurcu, ehli tarik müslümanı, Süleymancısını, ışıkçısını, cübbelisini, cüppesizini vücudun bir uzvu gibi görmezse, o kitabın hakkını vermiş olmaz. Aynı şey her bir cemaat için geçerlidir. Elbette farklı renkler, yaklaşımlar, duruşlar olacaktır. Bu bir zenginliktir. Evet her bir taife diğerini ihlas ve uhuvvet çerçevesinde bağrına basmadıkça huzur bize haramdır. Herkes kendisini merkeze oturtup diğer herkesi ‘batıl’ sandalyesine oturtuyor!

Keza ben sizin bildiğiniz ‘Nurcu’ da değilim. Fakat Bediüzzaman’ın ifadesiyle ‘Nur’un talebisi’ olmayı iftihar vesilesi sayarım. Çünkü Rirsale-i Nur, Kur’an-ı Kerim'in bu asırdaki hakiki ve şifalı bir tefsiridir, hikmetin rahmani bir soluğudur.

Bu böyledir diye herkesin Risale-i Nur’u sevmesini, beğenmesini beklemek en azından hikmetten yoksunluktur. Bir insan kendisini Kuran şemsiyesi altında biliyor ve -kendince de olsa- kendisini İslam ile ilintilendiriyorsa haddim değildir ki onu İslam’ın haricine atayım. Ama aklıma yatmayan haraketleri kınamak hakkımdır/ hakkınızdır. Nitekim siz de benim size uygun gelmeyen fikirlerimi yerden yere vurma özgürlüğüne sahipsiniz… Ama kimse kimseyi dinin haricine atamaz. Herkes Ferisî olmuş, asacak Mesih arıyor!